GÜNCEL

Türkiye’ye 1. 4 Milyar Dolar Ceza: Ortaklar Arasında Damat Berat Albayrak da Var

Gazeteci yazar Mehmet Yılmaz bugünkü yazısında, Paris Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin Türkiye’nin Irak merkezi yönetimine 1 milyar 500 milyon ABD doları tazminat ödenmesine karar verdiğini yazdı.

T24 yazarı Mehmet Yılmaz, “Berat Bey'in arkadaşları kazandı, biz kaybettik” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazıda, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki petrolü taşıma işini 2011'den itibaren Powertrans adlı şirketin üstlendiği ifade edildi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak da Powertrans adlı şirketin ortaklarından göründüğü anlatıldı.

Mehmet Yılmaz, “Iraktan petrol kaçıran Kürt yönetimi kazanıyor. Barzani familyasının cepleri doluyor. Onların iş yaptığı Türk şirketinin hepsi "gizli" sahipleri kazanıyor. Çuvalla götürüyorlar bile denilebilir. Biz sıradan vatandaşlar ise kaybediyoruz.” dedi.

Mehmet Yılmaz’ın yazısı şöyle;

“Paris Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin kararına göre Irak merkezî yönetimine 1 milyar 500 milyon ABD doları tazminat ödeyeceğiz.

Hepsi bu kadar değil, bu tutar için ayrıca faiz de ödememiz gerekecek ancak bunu hesaplayamadım.

Çünkü bu ceza 2014 – 2018 yıllarını kapsayan bir dönem için ödenecek ve yıllara isabet eden ceza miktarını öğrenemediğim için, faizini hesaplayabilmiş değilim.

Hemen ucuz kurtulduk diye sevinmeyin, hepsi bu kadar da değil. 2018'den günümüze kadar geçen 5 yıllık süre için açılmış bir ikinci dava da devam ediyor ve ilk karara bakarsanız o davada da yüklü bir cezaya çarptırılacağımız kesin gibi. Faizleri de cabası olacak.

Yani neresinden bakarsanız bakın Türkiye, Irak Merkezî Yönetimi'ne 3 milyar 500 milyon dolar civarında bir parayı tazminat olarak ödeyecek.

Bunun nedeni Türkiye'nin, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (Kuzey Irak Kürdistanı – IKBY) merkezi yönetimden bağımsız olarak yaptığı petrol ihracatına olanak ve zemin sağlaması.

TC Enerji Bakanlığı'nın açıklamasına göre Türkiye, cezayı ödeyeceğini tahkim mahkemesine de bildirmiş bulunuyor.

Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nden kamyonlar ya da boru hattıyla Ceyhan'a oradan da gemilerle dünya piyasalarına yapılan ihracatın "kazananları" da var elbette.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çok yakın bazı isimlerin, tankerler ve sahipleri gizlenen şirketler aracılığıyla bölgeden kaçak petrol taşımacılığı yaptıkları iddiası o günlerde çok tartışılmıştı.

Gazeteci Tolga Tanış'ın "Potus ve Beyefendi" adlı kitabında yer alan belgelere göre, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki petrolü taşıma işini 2011'den itibaren Powertrans adlı şirket üstlenmişti.

Tanış'ın kitabında yer alan belgelerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak da Powertrans adlı şirketin ortaklarından görünüyordu.

2016 yılında yayınlanan Wikileaks belgelerinde de bu yönde bilgiler vardı.

Ancak bu bilgilerin doğruluğu resmen kabul edilmedi, onu da belirteyim.

Povertrans'ın koordinatörü Ekrem Keleş, Albayrak'ın dayısının oğluydu. Şirketin neredeyse bütün yöneticilerinin yolu bir dönem Berat Albayrak'ın yönettiği Çalık Holding'ten geçmişti.

Powertrans 25 Mart 2011 günü kurulmuş ve 18 Temmuz 2011 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Kuzey Irak'tan petrol taşıma işinde "tekel" haline getirilmişti.

O günlerde Türkiye'nin "IŞİD petrolüne aracılık yapmakla" suçlandığını da hatırlayalım.

10Haber.net sitesinde yayımlanan habere göre IKBY'nin, Irak Merkezî Hükümeti'nin onayı olmadan ham petrol ihraç etmek için Norveçli DNO adlı şirkete inşa ettirdiği 120 kilometrelik boru hattı  Erbil'den, Yumurtalık'a ham petrol taşıyor.

Bu borudan geçen ham petrol Irak'tan çıkışta Fishabur'da ölçüm istasyonuna geliyor. Burada Türk tarafında da bir ölçüm istasyonu bulunuyor. Merkezi hükümet görevlilerinin bulunmadığı bu ölçüm istasyonu Kuzey Irak Kürt petrolünde boru hattıyla yapılan vurgunun başlangıç noktası.

İddialara göre hattan geçen petrol miktarı düşük gösteriliyor ve Türkiye'deki son durakta da aynı işlem yapılıyor. Elde edilen kazanç da hem Türkiye'deki hem de Kuzey Irak Kürt bölgesindeki iş ortakları arasında pay ediliyor.

Gördüğünüz gibi "win – win" durumu var. Havadan para kazananlar böyle söylemeyi sevdikleri için ben de öyle yazdım, Türkçesi "kazan – kazan" demek.

Bal tutan herkesin parmağını yaladığı bir düzene işaret ediyor ancak burada sadece parmak yalanmıyor, deve, hamutuyla götürülüyor!

Bu bahiste kaybetmek ise Türk milletinin kaderi!

Iraktan petrol kaçıran Kürt yönetimi kazanıyor. Barzani familyasının cepleri doluyor.

Onların iş yaptığı Türk şirketinin hepsi "gizli" sahipleri kazanıyor. Çuvalla götürüyorlar bile denilebilir.

Biz sıradan vatandaşlar ise kaybediyoruz.

Bu beyler ticaret yapabilsinler diye vergilerimizden oluşan 3,5 milyar dolardan fazla bir parayı, ceza diye Irak Merkezi Yönetimi'ne ödeyeceğiz.

3,5 milyar dolar deyip geçmeyiniz.

Bu parayla, TOKİ'nin son deprem konutu ihalelerinde oluşan ballı fiyatlarla 33 binden fazla konut inşa edebilirdik.

Bu parayla olası İstanbul depreminde yıkılacağı tahmin edilen 90 bin binayı yıkıp yeniden yapabilir, 200 binden fazla binayı depreme dayanıklı hale getirebilirdik.

Millî Eğitim Bakanlığı'nın "Okul ve kurumların tahmini yapım maliyetleri" çizelgesine göre 6 bine yakın 40 derslikli okul yapabilirdik.

Sağlık Bakanlığının yaptırdığı 10 şehir hastanesinin maliyetinin 17 milyar lira olacağı açıklanmıştı. Bu ceza tutarıyla yaklaşık 35 şehir hastanesi inşa edilebilirdi.

Herkes kazandı, Türk milleti kaybetti.

Şimdi anladınız mı iktidarı kaybetmemek için Hizbullah ile aynı yatağa girmeye bile neden razı olduklarını!”