Gecekonduda yaşayan beş çocuk, anneleri hurda toplamaya gittiği için çıkan yangında hayatını kaybetti. Ülkemiz derin yoksulluk gerçeğiyle bir kez daha yüzleşti. TÜİK raporlarına göre 7 milyon çocuk yoksullukla karşı karşıya kalıyor, yetkili kurumlardan aileye kadar ihmaller ve yoksulluk en çok çocukları etkiliyor. Hacer Foggo, “Türkiye’nin en büyük sorunu derin yoksulluk, bu durumu tartışıp önlem almaları gerekirken sorumlular sürekli gündemi değiştiriyor.” dedi.

İzmir’de anneleri hurda toplamaya gittiği için hayatını kaybeden beş kardeş, Elazığ’da çalıştıkları şantiyede teleskopik yükleyicinin devrilmesi sonucu vefat eden iki çocuk işçi, Ekim ayında 6 yaşındaki Şirin Elmas’ın hayatını kaybetmesi gibi örneklerin artması yetkili kamu kurumlarının ihmali ve yoksullukla birleşiyor. 12 Kasım günü İzmir’in Selçuk İlçesi’nin Cumhuriyet Mahallesi’nde yaşayan, yaşları 1-5 arasında değişen beş çocuk evlerinde çıkan yangın sonucu hayatını kaybetti. Eşi hapiste olan ve hurdacılık yaparak çocuklarına bakmaya çalışan anne Melisa Akcan, hurda parasını almak için evden ayrıldığı sırada gerçekleşen olay nedeniyle ülkemiz derin yoksulluk gerçeğiyle yeniden yüzleşti. İnsan hakları aktivisti Hacer Foggo’yla yoksulluğu, okulsuz çocukları, çocuk işçileri konuştuk. Foggo, İhmaller zincirinin en çok çocukların hayatını etkilediğini ancak kayıplar yaşandıktan sonra suçun sorumlu olması gereken kamu kurumları dışında herkeste arandığını ifade etti.

yeni-sablon-her-sey-1-1-1-4-kopyasi-3.jpg

TÜİK’in raporlarına göre 7 milyon çocuk yoksulluk ve sosyal dışlanma yaşıyor. 4 milyon 400 bin aile sosyal yardımla geçinmeye çalışıyor. Uzun yıllardır kent yoksulluğu ile ilgili çalışan Hacer Foggo, ‘Açlık sınırı şu an 25 bin, asgari ücret 17 bin, yoksulluk sınırı ise 70 bine yaklaştı. Bu tablo Türkiye’deki derin yoksulluğun göstergesi. Asgari ücretliler de derin yoksulluk yaşıyor, plaza çalışanları, büro çalışanları, kamu çalışanları da yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Çalışan yoksulluğu giderek artıyor” dedi.

‘YOKSULLUK, YOKSULLUĞU YARATANLAR TARAFINDAN YOK SAYILIYOR’

Karar'dan Feyza Nur Çalıkoğlu'nn haberine göre, Geçtiğimiz son 10 yıldan bugüne kadar her yıl artan ekonomik kriz ve derinleşen yoksulluktan söz eden Foggo, kiralar, gıda enflasyonları, sürekli etiket değişimlerinden dolayı insanların kredi kartlarına bağımlı olarak borçla ayakta kaldığından ifade etti.

“Özellikle son 10 yıldır yani 2018’den başlayarak her yıl derinleşen bir yoksulluk var. Geçinemiyorsunuz ve sürekli kredi kartlarıyla borçlu yaşıyorsunuz, borçla ayakta kalıyorsunuz, artık borçla gıdaya erişmek zorunda kalıyorsunuz. Kiraların yükselmesi, gıda enflasyonun artması, sürekli etiketlerin değişmesi… Bütün bunlar derin yoksulluğun göstergesi. İnsanlar yaşamsal ihtiyaçlara kilitlenmiş durumda. Kültür sanat, tatil, dinleme hakları lüks haline gelmiş durumda. Bunun yanı sıra ziyaret ettiğim, haberleştiğim bir çok aile için artık kahvaltılık malzemeler, peynir almak dahi lüks haline geldi. Bunlar tüm Türkiye’nin derin bir yoksulluğa çekildiğini gösteriyor. Yoksulluk, yoksulluğu yaratanlar tarafından yok sayılıyor. Türkiye’nin en büyük sorunu derin yoksulluk iken bunu tartışıp önlem almaya çalışmak yerine sorumlu olanlar sürekli gündemi değiştiriyor. Bunu yoksulluğu, tükenmişliği her gün yaşayan anneler, okula beslenme götüremeyen çocuklar yalnızlaşmış durumda.”

612 BİN ÇOCUK OKUL DIŞI KALIYOR BAKANDAN SES ÇIKMIYOR

Yoksulluk ve çocuk işçiliğinin birleştiği en önemli örneklerinden biri olan Şirin Elmas’ı hatırlatarak anasınıfına gitmesi gereken bir çocuğun ihmaller zinciri altında hayatını kaybettiğinin altını çizdi:

“612 bin çocuk ekonomik nedenlerle okul dışında kalıyor. Ama Milli Eğitim Bakanımız bu sorunu bir kere bile ağzına almadı, kendi sorumluluğu dışında daha sansasyonel gündemler yaratma peşinde, oysa çocuklar okulda değilse sokakta ise risk altında demektir. En önemli örneklerinden biri Şirin Elmas, belki anasınıfına gitmesi gereken bir çocuk sokakta ihmaller zincirleri altında bu ihmalciliğin içerisinde aile de var kamu kurumları da var. Okul, Aile Bakanlığı ve aile bu zincirin parçası ancak biz yalnızca aileyi tartıştık. Tıpkı İzmir de olduğu gibi suçlu sorumlu olması gereken kamu kurumları dışında herkes. Suça sürüklenen çocukların, mağdur çocukların sayısı her gün artıyor.”

Garsonluk Yapan Muhasebe Mezunu Acı Gerçeği Açıkladı: ''Enflasyonla Yine Kandırılıyoruz'' Garsonluk Yapan Muhasebe Mezunu Acı Gerçeği Açıkladı: ''Enflasyonla Yine Kandırılıyoruz''

yeni-sablon-her-sey-1-1-1-4-kopyasi-5.jpg


‘BİR ÇOCUK İŞÇİ ORDUSU YARATILDI’

İSİG’in Eylül ayında yayınladığı rapora göre 2024 yılında hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı 66, Türkiye’de çocuk işçi oranı 22.1. Resmi rakamlara göre 720 bin çocuk işçi bulunuyor ancak bu orana mevsimlik çocuk işçiler ve MESEM kapsamında çalışan çocuklarda eklendiğinde yaklaşık 2 milyona yükseliyor. Yine İSİG’in raporuna göre son 10 yılda 695 çocuk işçi hayatını kaybetti.

yeni-sablon-her-sey-1-1-1-4-kopyasi-4.jpg

Hacer Foggo, çocuk işçiliğinin yasal olmadığını engellemek için önlemler alınması gerekirken tam tersine teşvik edilir şekilde çocuk işçiliğin önünün açıldığını belirtti. Ucuz işgücü olduğu için yetişkinlerin çalışmadıkları işlerde çocukların çalıştığını ifade eden Foggo, MESEM’lerin bu verinin dışında tutulduğunu anlattı:

“Bir çocuk işçi ordusu yaratıldı. TÜİK’in son verilerine göre çocuk işçi oranı yüzde 22.1 e ulaşmış durumda ki bu yüzdeni içerisinde MESEM’e giden çocukların sayısı yok. 450 bini aşkın çocuk haftanın dört günü çalışıyor. Ayrıca çalıştığı için açık lisede okuyan çocuklar var. Eğitim de lüks arttık aynı zamanda aileler için umut olmaktan çıktı. Buna ilişkin önlemler alınması gerekirken tam tersine köy okullarında servislerin kaldırılmasıyla birlikte çok fazla çocuk okulu bıraktı. Onların da birçoğu çalışmaya başladı. Bu durum teşvik edilen bir hale döndü. Ucuz işgücü olduğu için yetişkinlerin çalışmadığı işlerde çocuklar çalıştırılıyor. Bu bir neslin kaybedilmesi anlamına geliyor ve nesiller arası yoksulluğun miras bırakılması demek. Yine TÜİK’in kuşaklar arası araştırma raporunda 14 yaşında olan bir çocuğun yetişkin olup evlendiğinde yine yoksulluk yaşadığını ve bu oranın yüzde 24.4 olduğunu belirttiler. Bu verilerde nesiller arası yoksulluğun devam ettiğine devam edeceğine dair bir gösterge.”

TASARRUF YOKSULLARDAN YAPILIYOR

Derin yoksulluğun ekonomiden umutsuzluğa bağlandığını ve okulsuzluğun en önemli nedenlerinden birinin gelecekten umutsuzluk olduğunu ifade eden Foggo, okuldan vazgeçilmemesi için hiçbir kolaylık sağlanmadığını aksine tasarruf tedbirleri adı altında eğitime erişimin zorlaştırıldığından bahsetti. Foggo, okul servislerinin kaldırılmasını örnek gösterdi:

“Çocukların okulsuzlaşmasını en önemli nedenlerinden biri de artık eğitimin bir gelecek bir umut olmaktan çıkması. Geçtiğimiz öğretim yılında 128 bin üniversite öğrencisi okulunu bıraktı. Baktığımızda anasınıfından üniversiteye kadar eğitim umut olmaktan çıkmış durumda. Göz göre göre okul servisinin kaldırılması, bilimsel araştırmaların önemsenmemesi, köy okullarının işlevine devam etmesi gerekirken okulların kapatılıp servislerinde iptal edilmesi. Araştırmalarda okul servisi olmasaydı bizi erkenden evlendirirlerdi diyen kız çocuklarının sayısı oldukça fazla. Eğer bu araştırmalara bakılsaydı böyle bir tasarruf tedbiri konulmazdı. Eğitimden, gıdadan, kültür sanattan çocuklardan tasarruf olmaz. Tasarruf tam tersine onların önünü açmaktır ki yoksulluk kalıcı olmasın. Tasarruf tedbirleri ‘nereden nasıl para alabiliriz’ diye koyuluyor. Erken çocukluk eğitimi ücretsiz olmalıyken anasınıfları ücretli oluyor bu tedbirler en çok da derin yoksulluk yaşayan ailelerden alarak ekonomiyi büyütmeye çalışılıyor.”

Editör: Ahmet Kacır