Anahtar Parti'yi kuran ve tanıtımında konuşan Yavuz Ağıralioğlu, "Memleketin sorunları çözümsüz değil. İktidar karşıtı değilim; siyaset, iktidarla bilek güreşi yapmak değildir" dedi. Anahtar Parti’nin adının seçimi hakkında da konuşan Ağıralioğlu, "Alfabenin ilk harfi olan 'A' harfinden yola çıkarak yeni bir başlangıç yapmak istedik. Anadolu’ya, adalete ve ahlaka atıfta bulunuyoruz. Türk yurdunun kapılarını açan Alparslan’ın ve Cumhuriyet’i kuran Atatürk’ün kararlılığını simgeliyor” dedi.

Yavuz Ağıralioğlu, İYİ Parti’den ayrılışının ardından uzun süredir beklenen siyasi hareketini resmen başlattı ve "Anahtar Parti"nin kuruluşunu ilan etti. Kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı’na sunulan parti, Ankara’da yapılan bir basın toplantısıyla tanıtıldı. Ağıralioğlu, bu yeni oluşumun bir "memleket mücadelesi" olduğunu vurgularken, “Vatanımızı hiçbir dünya heveslisinin oyuncağı etmeyeceğiz” ifadeleriyle siyasi hedeflerinin millet yararına odaklandığını belirtti.

İyi Parti'den istifa eden eski Sözcü ve Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu'nun başkanlığındaki Anahtar Parti'nin (A Parti) kuruluş dilekçesi, İçişleri Bakanlığı yetkililerine teslim edildi.

A Parti Teşkilat Başkanı Ayhan Erel ve beraberindeki parti üyeleri, İçişleri Bakanlığı'na kuruluş dilekçesini verdi. Bakanlık önünde açıklama yapan Erel, "Atatürk, 28 Ekim'de 'Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz' demişti. Biz de bundan esinlenerek partimizin kuruluşunu bugüne denk getirip, biz de şöyle diyoruz; 'Ey büyük Türk milleti, yarın partimizi kuruyoruz. Bu parti, Türk milletinin kem talihini değiştirecek ve Türk devletinin üzerindeki kara bulutlar üzerine bir güneş gibi doğacak." dedi.

Partinin adı üzerinde yorumlar yapıldığını belirten Erel, "Kısa adı A Parti, uzun adıyla Anahtar Parti. Milletimiz isme takılmasın. Biz yapacağımız icraatlarla Türk milletinin problemlerini çözerek, Allah'ın izniyle çok kısa bir sürede Türkiye'deki öncelikle muhalefet boşluğunu, akabinde zamanında veya erken yapılacak bir seçimde de var olan iktidar boşluğunu doldurarak, Türk milletiyle birlikte devletimizi güçlü, milletimizi mutlu kılacağız." ifadelerini kullandı.

Erel, birçok kesimden destek gördüklerini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunu, Türkiye'nin dört bir yanından gece yarısından itibaren akın akın Ankara Ticaret Odası'na gelen insanların gözlerindeki ışıltıdan, heyecanından görmekteyiz. Gerçekten çok büyük dip dalga var. Bu dip dalga 1983'teki Anavatan, 2001'deki AK Parti dip dalgasını da geride bırakacak şekilde gerçekten şiddetli bir şekilde geliyor. Milletimiz karamsar olmasın. Milletimizin gözü aydın olsun, çünkü bu partiyi millet kurdu. Türkiye'nin 20 ilinde teşkilatlar kuruldu. Diğer illerde de teşkilatlar hazır. Partimizin Türk milletine, yüce Türk devletine ve Türk siyasi hayatına hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce Türk milletine saygılar sunuyoruz."

'GÜZEL YAPANLARIN ZAMANI GELDİ'

Ağıralioğlu, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi krizlerle sıkıştığını, iktidarın "2023 hedefleri"ni gerçekleştiremediğini ve halkın geleceğe dair umutlarının zedelendiğini söyledi. Sözlerine “Artık güzel konuşanların değil, güzel yapanların zamanı geldi” diyerek devam etti ve ülkenin güçlü bir geleceğe ulaşabilmesi için siyasi çekişmelerden uzak, somut çözümler üretmenin zorunlu olduğuna dikkat çekti.

"ADALET, AHLAK VE MİLLET SEVDASI" İLE ŞEKİLLENECEK

Ağıralioğlu, sorunların çözümünün ertelenmesinin daha büyük tehditler yaratacağı uyarısında bulunarak, “Memleketin siyasi kavgalarla kaybedecek bir günü yok” dedi. Bu mücadelenin bir parti çatısı altında değil, "adalet, ahlak ve millet sevdası" ile şekilleneceğini belirtti.

Anahtar Parti’nin adının seçimi hakkında da konuşan Ağıralioğlu, "Alfabenin ilk harfi olan 'A' harfinden yola çıkarak yeni bir başlangıç yapmak istedik. Anadolu’ya, adalete ve ahlaka atıfta bulunuyoruz. Bu harf, Türk yurdunun kapılarını açan Alparslan’ın ve Cumhuriyet’i kuran Atatürk’ün kararlılığını simgeliyor” ifadelerini kullandı.

İhalelerin Kaymağı Rönesans'a Kalıyor: Saray Müteahhidinden Üçüncüsü Geliyor İhalelerin Kaymağı Rönesans'a Kalıyor: Saray Müteahhidinden Üçüncüsü Geliyor

Ağıralioğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şöyle:

" 'Ol' deyince olduran, bir memleket yükünü çekmek gibi bir iradeyle bizi bu salonlara dolduran Allah'a hamd. Tarihin çetin zamanlarında kaderi çetin bir milletin ödediği onca bedelle tutunduğu bu vatanla başa gelmiş bin bir türlü gailenin altından kalkmış aziz milletim... Bu büyük milletin evladı olmaktan başka payeye ihtiyaç duymayan, memleketin cesur insanları, yol arkadaşlarım hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

"BEN BİR İKTİDAR HASMI DEĞİLİM"

Memleketin sorunları çözümsüz değil. Vaadimiz sorunlarıyla yüzleşen bir Türkiye. Ben bir iktidar hasmı değilim. Siyaset bizim için millet hizmetini görebileceğimiz nöbet değişimidir. Neyi koruyacağımızı biliyoruz. Muhafazakarlığın iktidarında, korunması gerektiği halde korunmayanları da biliyoruz. Biz Cumhuriyetin ikinci yüzyılına bolluk-bereketle girmiş olacaktık ama olmadı. Siyaset bizim için iktidarla bir bilek güreşi alanı değildir.

"BU MEMLEKET BİR ZÜMREYE YETEMEDİ"

Ben milletimi buldum. İkinci yüz yılın başında yaşadığı hiçbir sıkıntıyı hak etmediğini kara kara düşünürken buldum ben milletimi. Biz, milletimizi bu hale getiren, bu fakirliğe sebep olan şeyin keşke bir müdahale, keşke baş edilmez bir kuvvet mazereti olsaydı duygumla söylüyorum; Bu kendine yetebilir bir memleketin, aç gözlülüğüne yetemediğimiz bir siyasi hırsın sonucudur. Bu memleket, kendisi gibi 10 Türkiye'ye yeterdi ama bir zümreye yetemedi.

"NEYİN TUTACAĞINI BİLENLER OLARAK BURADAYIZ"

Memleket ufkunda doğabilecek her partinin, TV'lerde, gazetelerde değerlendirmesini yapan arkadaşlarıma hitaben söylüyorum; neyin tutacağını bilenler olarak buradayız biz. 'Parti tutacak mı?' endişelerine konu olan bakışlarını teskin eden bir irade beyan ediyorum. Aziz milletim bilsin, arkadaşlarım da 'parti tutacak mı' değerlendirmesine konu olacak endişeyle bakarken sözümüzü duysun istiyorum.

"ÇİFTÇİNİN NASIRLI ELLERİNDEN TUTACAĞIZ"

Biz neyin tutacağını bilenler olarak yola çıkıyoruz. Aybüke Yalçın öğretmenin, tebessümünden tutacağız. Eren'imizin adanmışlığından, Ömer Halisdemir'in kahramanlığından tutacağız. Fethi Sekin'in adanmışlığından tutacağız. Ambulansa binerken 'devletin ambulansı kirlenmesin' diye ayakkabılarını çıkaran insanımızın edebinden tutacağız. Neyi tutacağımızı bilsin millet. Biz bu salonlarda huzurla konuşalım diye dağlarda şehadeti göze almış kahramanların bileklerinden, yüreklerinden tutacağız. Neyi tutacağımızı biliyoruz, tutacağız. Bu memlekette adaletten ümidini yitirmişler için adaleti tutacağız, ürettiğinin hakkını alamayanlar için alın terinden tutacağız. Tarlalarda gece gündüz çalışan çiftçinin nasırlı ellerinden tutacağız. Kendilerine üniversiteler açılmış, iş imkanı hayalleriyle üniversitelere girmiş, sıkıntı çıkınca iş bulamayan çocuklarımızın hayallerinden tutacağız. Ahlâktan, adaletten, merhametten, mesuliyetten, ciddiyetten tutacağız.

"EKONOMİDE BİR ŞEY DENENDİ BİLİYORSUNUZ"

Sayın Cumhurbaşkanı iktidara 2024 yılında geçmiş gibi konuşuyor. Ekonomide bir şey denendi biliyorsunuz. Bu denenmiş olan şey yeni ekonomi kurmayının dilinde şöyle takdim edildi... Hazine ve Maliye Bakanı göreve gelir gelmez 'Ekonomiyi rasyonel bir temele oturacağız.' dedi. Kendilerinden önceki dönemi kasteden bu söz, tüm mevkilerde değişikliğe dönse, mesela Cumhurbaşkanı 'devlet başkanı' vasfıyla ayrı bir makamda olsa ve ayrı bir cumhurbaşkanı atasa, yönetime getireceği cumhurbaşkanı 'Devletin yönetimini rasyonel bir temele oturtacağız.' diyecekti.

Uzun iktidar döneminde canı çıkmamış kelime, içi boşaltılmamış kavram olmadığına şahit oldum. Manası tüketilmemiş isim kalmadı. 'Adaletle kalkınma' ismiyle bulduk biz bu fakirliği. 'Cumhuriyet' halk ile buluşacaktı, ülke 'adaletle kalkınacaktı, 'Memleket', 'İyi'likle doğrulacaktı, 'Gelecek', gelecekle güçlü olacaktı, dertlerimiz derman bulacak, 'Saadet'le huzurla Yeniden Refah'a kavuşulacaktı... Bu kavram ve kelime yorgunluğunun, güzel güzel isimler bulup, güzel güzel konuşmalar yapıp, veciz veciz nutuklar atıp, harikulade programlar yazıp milletin bulduğu bu fakirliğin, milletin kahrına sebep olacağından bahisle, arkadaşlarıma dedim ki, "İsmi mukaddes, işi ismine yakışmaz sonuçlar gördü milletimiz yoruldu. Partimizin adı 'A Parti olsun" dedim. Arkadaşlarımın hepsinin gözünde, sukünetinde bir şey oldu, sizin gibi sustular. Herkesin kalbinde 'A Parti mi?' oldu. Alfabenin ilk harfinden başlayalım, yeniden başlayalım dedim. Bu A, onun A'sıdır dedim. Yüreklendirmeye çalışıyorum, onlar da sizin gibi şaşkın. Bu A, Anadolu'ya girdiğimiz Sultan Alparslan'ın A'sı, Diyar-ı Rum denilen bu vatanı Anadolu'ya dönüştürdüğümüz Anadolu'nun A'sı. Bin yıldır imparatorluklar kurduğumuz bu aziz vatanda, akılla, ahlakla, adaletle, azametle, adanmışlıkla kurduğumuz büyük medeniyetin A'sı. Bu A, yedi düvele diz çökmeyen, Türk yurdunun kapılarını Alparslan ile açıp, Atatürk ile mühürlediğimiz çelikten iradenin A'sı. Bu milletten gayrısına hesap vermez, borçluluk kabul etmez, adanmışlığımızın A'sı."

Editör: Ahmet Kacır