YEMEK PROGRAMLARI YAYINDAN KALDIRILMALI

YEMEK PROGRAMLARI YAYINDAN KALDIRILMALI 

Tüm dünyadaki Müslüman ülkelerin korkaklığının, pısırıklığının, siyonist teröristlerin karşısında elleri kolları bağlı oluşunun yanı sıra ne yazık ki ülkemizde de büyük bir akıl tutulması yaşanmaktadır.

BÜYÜK BİR AKIL TUTULMASI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ 

Adeta Constantine'nin papazlarının misyonunu üstlenmiş bulunmaktayız.

İstanbul fethedilirken şehirlerini savunmak yerine oturmuşlar cahilce “Melekler dişi mi erkek mi?” diye tartışmaya başlamışlar.

GAZZE AÇLIKTAN ÖLÜYORKEN BİZİM TELEVİZYON EKRANLARINDA YEMEK YARIŞMASI PROGRAMLARI YAYINDA

Gazze açlıktan ölürken televizyon ekranlarında yemek yarışması programları yapmak, Allah'ın vermiş olduğu nimetlere şükretmek yerine sürekli yapılan yemeklere kişisel çıkarları ve reyting uğruna saçma sapan eleştiriler yapmak, “Elhamdülillah” demek yerine yapılan yemekleri sürekli kötülemek Gazze ile dalga geçmenin, alay etmenin, “Ohhh ohhh iyi, siz açlıktan ölün, bizim keyfiniz yerinde” demenin başka bir versiyonudur.

Ayrıca ülkemizde yaşanan ekonomik buhran neticesinde asgari ücret ile çalışmak zorunda kalan ve küçücük bir olayda bile kapının önüne konulma korkusu ile taşeronda çalışmak zorunda kalan milyonlarca insanımız, almış olduğu 17.002 TL ile geçinip elektrik, su, doğalgaz, cep telefonu, televizyon ve internet faturalarını ödeyip çocuklarının okul harçlıklarını verip evlerinin temizlik ve mutfak masraflarını karşılayıp pazar-market alışverişlerini yapıp ve en önemlisi de asgari ücretten daha fazla tutardaki evlerinin kiralarını dahi ödemekte zorlanırken, yarı aç yarı tok halde biçare sosyal yardım paraları ile yaşamaya çalışırken, televizyon ekranlarında yapılan yemek programları ile de adeta fakir fukara garip guraba ile alay ediliyor.

TELEVOLE BİTTİ, YEMEK PROGRAMLARI BAŞLADI 

Televizyon ekranlarında güncel hangi yemek programları mevcut?

1-Yiyeceğin Serüveni – TRT Belgesel. ...

2-Lezzet Rotası – Star TV. ...

3-Masterchef – TV8. ...

4-Arda'nın Mutfağı – Kanal D. ...

5-Mutfak Bahane – ATV. ...

6-Mehmet Özer ile Mutfakta - NOW. …

Ve daha niceleri…

28 Şubat döneminde sözüm ona elit kesim, başörtülü Müslüman kızların okuma haklarını ellerinden alıp aynı zamanda postmodern darbe girişimini gerçekleştirirken, bir taraftan da her yerden mantar gibi biten bankaları açıp hem devletin hazinesini hem halkın cebindeki parasını çalarken ne yapıyorlardı, hatırlayalım:

Fakir fukara garip guraba ile dalga geçmek maksadı ile “Vur patlasın, çal oynasın, haydeee… Nasıl soyuyoruz kerizleri”dercesine halkın gözüne gözüne nakşettikleri “eğlence” adı altındaki programlarda Türk halkıyla dalga geçerek yarı çıplak halde göbekler atılıyor, danslar ediliyor ve sözüm ona eğlenceler düzenleniyordu.

Televole anlayışı bitti, onun eş değer anlayışı ile hazırlanan yemek programları başladı.

MİLLET EVİNE EKMEK ALAMIYOR, TELEVİZYON EKRANLARINDA DÜNYA MUTFAĞI YEMEKLERİ 

Ne zaman okul dönüşü fırından ekmek almaya gitsem, “İki ekmek verir misiniz?” deyinceye kadar ekmekleri poşete koyma ve parayı ödeme sürem ortalama iki dk. Bu iki dakika içinde mutlaka iki veya üç kişi askıda ekmek olup olmadığını soruyor, hep aynı kişiler de değil, üstelik her zaman değişik değişik kişiler. Bu neyi gösteriyor? Millet evine ekmek alamıyor.

Belediye’nin halk ekmek büfesine gitmiş olsam yine mutlaka birileri sosyal kartını uzatıyor, ücretsiz "üç" tane halk ekmeği alacak ama halk ekmek büfesinin “Makine bozuk” cevabı ile adeta dünyası başına yıkılan, kafasından aşağıya kaynar sular dökülen, ağlamaklı bir şekilde halk ekmek büfesini elleri boş terk eden insanlarımız ile oldukça sık karşılaşır oldum son zamanlarda.

“Ablacım ben alıvereyim” diyecek oluyorum, boğazı düğüm düğüm cevap dahi veremeden hızla oradan uzaklaşan bu insanlarımız insanın yüreğini derinden yaralayıp paramparça ediyor. Parasını verip almış olduğunuz ekmeği bile akşam yemeğinde huzur içinde sırf bu yüzden yiyemiyorsunuz.

GAZZE'YE YEMEK YETİŞTİRMEK İÇİN YARIŞA GİRMEK YERİNE TELEVİZYONDA YEMEK YARIŞMASI ORGANİZE ETMEK

Dedim yaa, sözüm ona elit tabaka tarafından adeta hem Gazze halkı ile hem ülkemizdeki fakir fukara, garip guraba ile alay ediliyor.

Gazzeli yeni doğan minicik bebekler, bir damla temiz su boğazından geçmeden açlıktan ve susuzluktan çırpına çırpına ölürken televizyon ekranlarında yemek beğenmemekle, yapılan yemekleri eleştiri adı altında sürekli kötülemekle, Constantine'nin papazlarının misyonunu bire bir üstlenmiş olduklarının bir göstergesidir.

Siyonist Yahudi emperyalist teröristlere her türlü hava savunma sistemi, son teknoloji silah, kimyasal silah, her türlü lojistik destek ve nakit para akışı için, siyonist küresel yemek şirketlerinin sponsorluğunda adeta terörist siyonist askerlere yemek yetiştirmek için canhıraş yarış içindelerken ülkemizde ise Allah’ın vermiş olduğu nimetleri yarışma adı altında sürekli eleştirmek ve kötülemek alenen Gazzeli minicik bebeklere “Siz ne olursanız olun, ölün” anlamı taşımaktadır.

Fakat şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki, o Gazzeli bebekler ölürse sıra bizim ülkemize ve bizim bebeklerimize gelecek. Fakat bu sözüm ona elitlerin umurunda olacak mı? Elbette olmayacak. Onlar, konforlu uçakları ile ailesiyle birlikte Amerika’nın ve Batı ülkelerinin yolunu çoktan tutmuş olacaklar.

Savaşmayacaklar ve savaşmayacakları gibi savaştan sonra koşa koşa Türkiye'ye gelip zaferi kutlayıp yine en büyük vatansever kesilecekler başımıza, fakir fukaranın gerek vatanı savunurken ölmek suretiyle gerekse zorunlu iltica etmesi nedeniyle bırakmak zorunda oldukları mülklere büyük bir küstahlıkla yerleşip yine suyun başına oturup köşe başlarını tutacaklar.

Yine ülkemizde onlar söz sahibi olacak, yine geride yaralı ve paramparça kalabilen bizi de aşağılamaya, ötekileştirmeye, engellemeye devam edecekler.

Yani bizler yine “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” muamelesi görmeye devam edeceğiz...

Çünkü onlar elit, bizler ise köle Isaura. Her zaman git öte muamelesi görüp engellenmeye mahkûm insanlarız onların gözünde.

Gün gelir bizleri “Neden İmam hatip okulunda okuyorsun?” diye engellerler, gün gelir “Çıkar, at şu başörtünü” demeye hadsizce kalkışırlar, gün gelir torpil maskesi altında makam hırsızlığı ile engellemeye...

Sen koş koş mahkemeye, hak hukuk adalet ara, işini gücünü bırakıp. Onlar torpil maskesi altında makamda otursun, devletten hak etmedikleri maaşları çatır çatır alıp seni aşağılamaya, engellemeye, seninle dalga geçmeye devam etsin...

Kim liyakatli insan dururken torpil maskesi adı altında makam hırsızlığı yapıyorsa o haksız yere devletin hazinesinden aldıkları maaşları haram zehir zıkkım olsun, fitil fitil burunlarından gelsin, çoluğundan çocuğundan, torunlarından fitil fitil çıksın inşallah. Âmin.

Buna göz yuman, destek veren, aracılık eden, bu pisliğe dur diyebilecek yetkisi varken kullanmayan her kim varsa aynen onlar için de geçerli bu söylediğim.

Ne kul hakkı biliyorlar ne emek ne bilim ne bilimsellik, tek bildikleri torpil maskesi altında makam hırsızlığı yapmak.

Böyleleri ne kuldan utanmayı bilir ne de Allah'tan korkuları olur.

Sırıta sırıta, haksızlıkla oturdukları Makam’dan şeref ve güç alırlar.

Allah onları bildiği gibi yapsın inşallah!

MASTERCHEF “YARATICILIK” 

Masterchef programını izleyenler bilirler. Ağızlarında sakız gibi “yaratıcılık” adı altında yarı tanrıcılık oynamaya kalkıyorlar istisnasız her programda.

Yahu sen kimsin ki, neyi yaratıyorsun? Sen “çamurdan ve bir damla sudan” yaratılmış zavallı aciz bir kulsun. Daha bunun farkına ve bilincine varamayacak kadar cahil kalmış zavallının tekisin.

Sen kim, haşa yaratmak kim?

İslam inancına göre bir tek Yaratıcı vardır; tüm alemlerin Yaratıcısı olan Yüce Allah (C.C.).

Seni de Allah (C.C.), çamurdan ve bir damla sudan yarattı. Bebek idin, sana güç kuvvet verdi, seni güçlendirdi, gençlik verdi. Sen buna güvenerek mi bir şeyleri “yarattığını” iddiaya kalkışıyorsun bree cahil?

Allah (C.C.) nasıl insana gençlik, güç ve kuvvet veriyorsa daha sonra da yine ihtiyarlık döneminde vermiş olduğu o gücü, kuvveti geri alıyor. Şekerin çıkıyor, tansiyonun çıkıyor, gözlerinin feri gidiyor, dizlerinin dermanı gidiyor, bakıma ve yardıma muhtaç hale geliyorsun. 

Nasıl ki doğduğun zaman yardıma ve bakıma muhtaç haldeysen, ihtiyarlık zamanında yine bakıma ve yardıma muhtaç hale düşüyorsun.

Allah (C.C.) 20-30 sene insana imtihan için güç kuvvet veriyor. O süre zarfında Allah'a (C.C.) kulluk vazifeni en iyi şekilde yapmak yerine, sen kalkıyorsun, haşa yarı tanrıcılık oyununa başlıyorsun, kendini bir "tırttt" oldum zannediyorsun.

Gazze soykırımı devam ederken, Gazzeli bebekler açlıktan ölürken, insanlarımız askıda ekmek peşinde koşarken, bu yemek programları tamamen bir akıl tutulması ürünüdür.

Acilen yayından kaldırılması gerekiyor hepsinin.

RTÜK'ü sağduyu ile görevini yapmaya davet ediyorum.

Orta Doğu yangın yeri iken, Müslümanlar açlıktan ve susuzluktan bir damla suya muhtaç halde ölürken sizin, televizyon ekranlarında dondurma yiyen elin gavuru Joe Biden ile ne farkınız var acaba, ekran başında tıkına tıkına yemek yiyorsunuz?

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATMAK

Yakında, bu programlarda birkaç senedir özel bir plan dahilinde ballandırıla ballandırıla empoze edilen, Müslümanlara haram olan ıstakoz, karides ve ahtapot gibi KURBAĞA BACAĞI ve SALYANGOZ tarifi de verilirse hiç şaşırmayın!

Demedi demeyin, ahtapot halkın Salı pazarına bile çıktıktan sonra bizlere “kırmızı et yemeyin” diyip kendileri şapır şupur kebap yedikleri gibi her türlü mundar etini de halkımıza afiyetle yedirirler, bizde bu şuursuzluk olduktan sonra…

Afiyet olsun!

Dr. Meryem ÇILDIR