30 Ocak'ta yapılan operasyon sonrasında mağduriyetlerini anlatabilmek için her yolu deneyen, mücadelelerini her platformda sürdüren, özellikle de özgürlüklerin alabildiğine kısıtlandığı bu son dönemde korkmadan orta yerde duran ve bu mücadelenin bir nevi simgesi haline getirdikleri boyunlarındaki atkı ile ön plana çıkan ancak ne acıdır ki bugüne kadar hiçbir marjinal eyleme kalkışmamalarına rağmen, üç beş kişi dahi bir araya gelseler neredeyse şehrin bütün emniyet kuvvetlerinin toma'larla akreplerle özel harekat polisleri ile etrafını sardığı bir grup; Furkan gönüllüleri...
Yakın zamanda Cuma namazı çıkışlarında Camii cemaatine Lokum ve gül dağıtan, özgürlük simgeli balon uçuran gençlerin kullandıkları bu tür materyalleri (lokum, Gül, balon) suç aleti olarak görüp cezai işlem uygulayan ve haklarında soruşturma başlatan emniyet güçlerinin, son günlerde ise piyasaya çıkan ve emniyet birimlerini kırmızı görmüş boğaya çeviren ve takanların da vatandaş olarak görülmediği (!) şu yeni nesil suç aletine bir bakalım.
Üzerinde Alparslan Kuytul'a özgürlük" ve "Öncü nesil hocasının yanında" yazan ve Alparslan Kuytul ve türk bayrağının bulunduğu 1 metre uzunluğunda 20 cm genişliğinde 2018 yapımı kumaş atkı, %45 Pamuk, 2 milimetre kalınlığında uçları püsküllü, uzun mesafeden tesiri var ki, görüldüğü yerde emniyet birimlerini harekete geçiriyor...
Ne atkıymış bee !
Operasyondan sonra takdire şayan dik bir duruş sergileyen bu grup farkındalık oluşturmak adına boyunlarına taktıkları bu atkının bu kadar ses getireceğini, bazı mihrakları bu kadar rahatsız edeceğini, bu denli gündem olacağını muhtemelen kendileri de tahmin etmemişlerdi.
Sırf atkı taktıklarından dolayı haklarında 100 den fazla işlem yapılan, aralarında Semra Kuytul Hanım ve henüz reşit olmayan çocuklarının da bulunduğu birçok kişi çıkarıldıkları mahkeme tarafından "takmış oldukları atkının herhangi bir suç unsuru oluşturmadığı ve bu konuda polislerin atkıya müdahale etmelerinin hukuksuz olduğu" kararına varmış, güvenlik güçlerinin yetkilerinin dışına çıkarak bu kişilerin kişilik haklarına müdahale ettiklerinden dolayı mağdurların lehine devleti 100'er lira tazminat ödemeye mahkum etmişti.
Mahkemenin defaatle bu yönde karar vermesi ve hatta emniyet kuvvetlerinin uygulamış olduğu bu tavrı hukuksuz bulup hanımlara tazminat ödenmesine hükmetmesi gösteriyor ki; "Atkı takmak kanunen suç değil." Bütün bu kararlara rağmen emniyet kuvvetlerinin tekraren aynı şekilde muamele de bulunmaları bu kişilere "Sizi atkı ile yürütmeyeceğiz talimat böyle o atkıları çıkaracaksınız" demelerinin akıl ile izahı mümkün mü? "Bu ülke hukuk ile mi idare ediliyor talimat ile mi"?
Bundan birkaç ay önce Alparslan Kuytul'un sevenlerinin Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde aynı şekilde boyunlarında atkılar ile yaptıkları yürüyüş, Alman ve Danimarka polislerinin etkinliğin güvenliğini sağlamaları ve yapmış oldukları insanca muameleyi hatırlayınca ülkem adına, Adalet adına ve Türk polisi adına utandım.
Özgürlükler Ülkesi (!) Türkiye'de ise birkaç haftadır şahit olduğumuz emniyet kuvvetlerinin akla ziyan tutumu ve özellikle de birkaç gün önce Ankara polisinin orantısız müdahelesi ve "Biz vatandaşız neden böyle muamele yapıyorsunuz" diyen bir hanım'a "git işine be, sen mi vatandaşsın" diye hitap etmesi, emniyetin içerisinde bir grubun bu insanlara yani islamcılara ne denli kin ve nefret duyduğunun, düşmanlık ve husumet beslediğinin açık bir göstergesidir. Hayrola; bu insanların kaydını kütükten mi düştünüz, kimin vatandaşı olup olmadığına siz mi karar vereceksiniz?
Allah aşkına bana, hakkında İsnat edilen bütün suçlamalar sonucunda bir delil kırıntısına bile rastlanmayan ve çıkarıldığı bütün mahkemelerde ilk celselerde tahliye ve beraatler alan, buna rağmen hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan, kısacası bugüne kadar adına hiçbir suç üretilemeyen bir kişiye "özgürlüğünü geri verin" demenin neden suç olduğunun izahını yapacak birisi var mı?
EGM ve kolluk kuvvetleri de diğer bütün kurumlar gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasına bağlı, hukuk ve kanun çerçevesinde hareket eden, etmesi gereken bir kurum değil mi? Kanunda suç olmadığı defalarca karara bağlanan bir konu hakkında neden bu kadar hasmane bir tavır sergileniyor?
Sahi siz kimsiniz? mahkemelerin hiç bir hukuksuzluk görmediği için salı verdiği bu insanlara bu şekilde muamele etme hakkını kimden alıyorsunuz? "Bu atkıyı takmanın hukuka aykırı bir tarafı yoktur" diyen mahkemenin kararını böylesine aşağılayacak, yargı kurumunu bu denli rencide edecek bu uygulamayı yapma hakkını nereden alıyorsunuz?
Gerçekten siz kimsiniz? Ve bu atkı size neden bu kadar batıyor anlamış değilim.
"Sen misin vatandaş" diye aşağıladığınız, yok saymaya çalıştığınız bu insanlar bu vatanın öz evladı ve gerçek vatandaşları onu biliyoruz da, bu atkıyı takarak yürüyebilirler diyen mahkemeye rağmen, talimat böyle yürütmeyeceğiz diyen sizler kimsiniz, bu talimatı kimden alıyorsunuz, kime ve neye hizmet ediyorsunuz?
Onu bir söyleyin de bilelim.
Yazık oluyor Yazık, Hukuka, Adalete, Ülkeye yazık ediyorsunuz.