Yeniden Refah ve Hüda Par'ın Cumhur İmtihanı!!!
Samimiyetle soruyorum; Hüda Par iktidardan hangi taleplerde bulundu?
Bir önceki yazımda Yeniden Refah Partisi genel başkanı Fatih Erbakan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kendilerini Cumhur ittifakına katılım ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan'ı destekleme davetine karşılık Erbakan'ın "Aile bütünlüğünün korunması" adına hayati önem taşıyan bazı maddeler ile birlikte 30 madde ileri sürdüğünü, iktidar partisinin grup başkan vekili Özlem zengin ve aile bakanı Derya Yanık 6284 numaralı kanun konusunun kendilerinin kırmızı çizgileri olduğunu, dolayısıyla bu şartların kabul edilemeyeceğini açıklamasının ardından Fatih Erbakan ittifaka katılmayacağını ilan etmiş ve Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklamıştı. Bu nedenle şahsım da dahil olmak üzere islami camiada çok büyük bir sempati ve takdir topladığını yazmıştım.
Henüz YSK'nın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için talep ettiği 100 bin imza şartına 70 bin imza gibi bir sayı toplayarak çok yaklaşmışken ve kalan 30 bin imzayı toplamak için de gayet makul bir süre varken birdenbire Cumhurbaşkanlığı adaylarından vazgeçtiğini ve Cumhur ittifakına katılım kararı aldığını açıkladı. Fatih Erbakan ve Parti yetkilileri bu dönüşün sebebinin katılım şartı olarak sunulan "6284 numaralı kanunun kaldırılması, lgbt derneklerinin kapatılması ve süresiz nafaka" gibi şartların kabul edildiğinin ve üzerinde çalışma yapılacağının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından son görüşmelerinde beyan edilmesi ile birlikte bu uzlaşmanın gerçekleştiğini açıkladılar.
Yeniden Refah Partisi'nin bu konuda ne kadar samimi olduğu, bağcı ile bir probleminin olmadığını, aslında maksadının üzüm yemek olduğunu, şartların kabul edilmesi karşılığında Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilerek ortaya koydu. Bu vesile ile birkaç gün içerisinde almış olduğu karardan dönerek Cumhur ittifakına katılım sağlamasını tenkit değil bilakis "aile bütünlüğünün korunması" adına sunmuş olduğu şartları bu kararlı duruşu ile kabul ettirmesinden dolayı bir kez daha tebrik ve takdir ediyorum.
Bu arada iktidar partisi bu seçimlerin çantada keklik olmadığını anlamış olmalı ki, hiçbir dönemde olmadığı kadar irili ufaklı demeden bütün partilere teklif götürme gibi bir zahmete girmiş olduğu çok açık görülüyor.
Peki ya Hüda Par'ın şartları?
Yeniden refah partisinde durum bu iken, yani hayırlı bir nesil meydana getirmenin önündeki engelleri ortadan kaldırmak anlamında gayet omurgalı bir duruş sergilerken, Hüda Par iktidar partisinden ne gibi isteklerde bulundu? Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ı destek verme konusunda hangi taleplerde bulundu? veya birtakım şartlar öne sürdü mü?
Hüda Par genel merkezinden yapılan son açıklamada Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan'a destek verileceği ancak "ittifâka Parti halinde katılımın olmayacağı, seçilebilecek yerlerden AK Parti sıralarından milletvekili adayı gösterecekleri açıklandı"
Peki ya milletvekilliği talebinin dışında Hüda par'ın göstermesi gereken farklı bir duruş yok muydu? veya bir takım şartlar ve talepler sunuldu da bunun açıklaması mı yapılmadı? Eğer öyleyse neden Yeniden Refah Partisinin açıkladığı gibi açıkça beyan edilmedi bu şartlar, şahsen ben de merak oluşturdu.
Hür Dava hareketine gönül vermiş her bireyin tepeden tırnağa samimi birer Müslüman oldukları ve Yeniden Refah Partisinin öne sürdüğü şartların aslında gerçek anlamda onların da gönüllerinde yatan istekler ve şartlar olduğunu ve bu vesileyle YRP'nin talep ettiği bu şartlardan dolayı ne kadar sevindiklerini söylememe bilmem ihtiyaç varmı. Ancak Hüda Par, yani Mustazaflar cemiyetinin geçmişten günümüze yaşadıkları baskı ve zulümler, yaşatılan mağduriyetler adına iktidar partisinden talep edecekleri bir şeyler yok muydu gerçekten? Öne sürmesi gereken bazı şartlar bulunmuyor muydu? Bence o kadar çok ki.
Bu yapı hakkında herkes bir şeyler söylüyor, söyleyebilir, hatta devlet kayıtlarında geçmişi karanlık bir yapının siyasi uzantısıdır diye görülebilir ancak benim de aynel yakin olarak yaşadıklarım, gördüklerim, şahit olduklarım var, burada bunun detayına girerek bu yapının kuruluş aşamasından bugüne kadar yaşadıklarını tamamını burada yazıya dökerek yazıyı maksadının dışına çıkarmak istemiyorum, kısaca değineceğim. Herkes 90 lı yıllarda güneydoğu'da neler yaşandığı hakkında iyi veya kötü bir şeyler söyler söylüyorlar. Dedim ya benim düşünce dünyamda bu yapının her bireyi ayrı ayrı samimi birer muvahhid müslümandır, bunu yakinen biliyorum. Bu yapının doğu ve güneydoğu'da başta olmak üzere Türkiye'nin birçok şehrinde samimi çalışmalar yaptıkları, Özellikle de Güneydoğu'da gençlerin PKK terör örgütüne meyletmemeleri konusunda yaptıkları samimi islami çalışmalar sırasında hem PKK'nın hem de derin devletin ağır zulmüne, işkencelerine ve faili meçhul olaylarına maruz kaldıklarını biliyorum. Bu uğurda yüzlerce belki binlerce insan hayatlarını kaybetti, ve bir o kadarı da sadece ve sadece camilerde çocuklara gençlere Kur'an dersi verdiklerinden dolayı ağır hapis cezalarına çarptırıldılar, bu uğurda büyük bedeller ödendi, çok büyük mağduriyetler oluştu. Haklarını teslim etmek gerekirse dışarıda kalanlar da haksız yere hapis cezası alan kardeşlerinin mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini her fırsatta ve her iktidar döneminde haklı olarak devamlı söylediler.
Yaşanan mağduriyetleri, devletin mahkemelerinin kendilerine nasıl kaksız yere ağır cezalar yüklediklerini, mahkemelerde keyfi uygulamalara mâruz kaldıklarını "Hizbullah ana davası SAVUNMALAR" isimli kitaptan ilgilenenler takip edebilir, ben de bizzat okudum. Benim şahit olduğum mağduriyetlerin dışında kalan diğer kısmını da bu eserin içerisinde gördüm. Kısacası Hür Dava hareketinin bugünlere gelmesinde emeği geçen herkes çok büyük mağduriyetler yaşadı. Sadece Kur'an dersi verdiği ve aldığı için 30 yıl 40 yıl cezaevinde ömür çürüten, 20'li 25'li yaşlarda cezaevlerine girip 50-60 yaşında Aksaçlı birer ihtiyar olarak çıktı insanlar ve bir çoğunun da hâlâ esareti devam ediyor. Rabbim yardımcıları olsun.
Hüda Par'ın iktidar partisinden talep edeceği başka şeyler yok muydu derken, söyleyeceğim tam olarak yukarıda anlattığım mağduriyetlerdir. henüz yakın zamanda HÜDA-PAR yöneticileri Bahattin Temel, Sait Şahin ve Fikret Gültekin gibi kıymetli şahsiyetlere verilen 6'şar yıl 3'er ay hapis cezası Yargıtay tarafından onandı.
Yol arkadaşlarına ahde vefa niteliği taşıması hasebiyle ve "haklı davalarının" itibarının iadesi adına bir talepte bulundular mı iktidar partisinden acaba gerçekten samimi anlamda merak ediyorum? En azından yukarıda bahsettiğim yıllarda cami derslerine katılmış, bu mağduriyetlere birebir şahit olmuş, mağdur edilen Müslümanların gerçek anlamda mağdur olduklarına, zulme uğradıklarına ve haklarının kendilerine teslim edilmesi gerektiğine inanan bir kardeşleri olarak soruyorum; mesela, Neredeyse çeyrek asırdır Absürt iddialarla cezaevlerine doldurulan ve hâlâ içeride ömür çürüten kardeşleri adına bir af veya en azından yeniden yargılanma gibi bir talepte bulundular mı? Eğer bulundularsa bunu yeniden Refah Partisi gibi neden açıkça ortaya koymadılar? İnandıkları mücadeleyi siyasi arenada da ortaya koymak adına bence bu haraket bulunmaz bir fırsat olurdu. Allah azze ve celle ayette buyurmuyor muydu "Üzülmeyin gevşemeyin Eğer gerçek anlamda inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz" (Al'i imran)
Vel halısını kelam yeniden Refah Partisi'nin izlettiği fragmanın dindar mahallenin bir sakini olarak çok güzel olduğunu ve aynısını Hür Dava partisinden de izlemenin çok güzel olabileceği ihtimalinden bahsettim, takdir kendilerindir. Yine de yukarıda da belirttiğim üzere birkaç vekille dahi olsa hür davanın mecliste temsil edilebilme ihtimalinin çok çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Ez cümle; Kanaatimce bu sürecin üzerine daha özel bir imza atılabilirdi.
Selam ve dua ile.