SGK'yı dolandırmak için hasta bebekleri, işlettikleri hastanelerin 'yetersiz yoğun bakım üniteleri'ne sevkederek ölümlerine neden olan 47 çete üyesi için bugün hesap vakti. Aralarında doktor, hemşire, ambulans şoförünün de olduğu 22 şüpheli tutuklu yargılanırken, haksız kazanç çarkında yer aldıkları tespit edilen hastane yöneticileri ve başhekimler ile SGK ve bürokrasideki iş birlikçilerinin tutuksuz yargılanmaları dikkat çekti.

Bakırköy 22. Ağır Ceza'da görülecek davada, suç örgütü elebaşı Doktor Fırat Sarı'nın da aralarında olduğu çete üyeleri 1399 sayfalık iddianamede yer alan suçlamalar için 5 gün boyunca savunma yapacak. 22 şüpheli 'kasten öldürme', 'nitelikli dolandırıcılık', 'örgüt kurma', 'resmi belgede sahtecilik'ten altı aydır cezaevindeyken, aralarında hastane sahipleri, başhekimler, üst düzey yöneticilerin bulunduğu 25 kişi ise çete ile birlikte hareket ettiği, ihmalle kasten adam öldürme ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri tespit edilmiş olmasına rağmen tutuksuz yargılanıyor.

Garsonluk Yapan Muhasebe Mezunu Acı Gerçeği Açıkladı: ''Enflasyonla Yine Kandırılıyoruz'' Garsonluk Yapan Muhasebe Mezunu Acı Gerçeği Açıkladı: ''Enflasyonla Yine Kandırılıyoruz''

VURGUNDA ÜST DÜZEY İSİMLER

Tutuksuz isimlerin haksız kazanç çarkındaki rolleri iddianemede şu şekilde deşifre oldu: Şafak Hastanesi Müdürü Kazan, örgüt yöneticisi Özdemir’i arayarak 'bebek sevki' için on bin lira teklif etti. Şafak Hastanesi Başhekimi Yavuz, çete lideri Sarı ile bir süre çalıştı, usulsüzlüklerden haberdar, Sarı ile yollarını ayırdıktan sonra da tutuklu sanık Mert üzerinden bebek başına ödeme yaparak SGK’yı dolandırmaya devam etti. Çete lideri Sarı'nın çalıştığı Reyap Hastanesi'nin sahibi ve Başhekimi Yüksel, 'örgüte bilerek yardım etme',' kamu kurumlarını dolandırma' suçlarıyla yargılanıyor.

KAN DONDURAN YAZIŞMALAR

Çete üyesi doktor ve hemşireler arasındaki WhatsApp yazışmaları Türkiye'nin kanını dondurmuştu: "Hocam, özel bebeğe az dormicum (uyuşturucu) koklattım, deli gibi ağlıyordu, kestim nefesini haberiniz olsun."

manset-jpg.jpg

YENİDOĞAN ÇETESİ’ DAVASINDA 22’Sİ TUTUKLU 47 SANIK HÂKİM KARŞISINDA: ÇALIŞANLAR İÇERİDE YÖNETİCİLER DIŞARDA

Karar'dan Büşra Cebeci'nin haberine göre, Türkiye’nin kanını donduran Yenidoğan Çetesi için hesap günü geldi. Bugün başlayan duruşma cuma gününe kadar sürecek. 22 kişinin tutuklu yargılandığı davada, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘ihmalle kasten adam öldürme’ gibi suçları işledikleri tespit edilen hastane sahipleri, başhekimler ve üst düzey yöneticilerin tutuksuz yargılanması dikkat çekiyor.

istanbul’da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları öne sürülen Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması bugün başladı. Beş gün sürecek duruşmada 47 şüpheli sanık sandalyesine oturacak. İçlerinde doktor, hemşire, hemşire yardımcısı, ambulans şoförü gibi pek çok sağlık çalışanın bulunduğu 22 kişi davada tutuklu olarak yargılanıyorlar ve nisan ayından bu yana cezaevindeler. Aralarında hastane sahipleri, başhekimleri, üst düzey yöneticilerin bulunduğu 25 kişi ise çete ile hareket ettiği, ihmalle kasten adam öldürme ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri tespit edilmesine rağmen serbest.

MAKAS TUTMASI YASAK HEKİMİ AMELİYATA SOKTULAR

Özel Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan, soruşturmada tutuksuz yargılanan şüphelilerden biri. İddianameye göre Kazan, örgüt yöneticisi Gıyaseddin Mert Özdemir’i arayarak bebek başına 10 bin lira teklif etti ve Özdemir’den hastanesine bebek sevk ettirmesini, bunu da çete lideri Fırat Sarı’dan gizlemesini istedi. Kazan asıl kan dondurucu konuşmaları ise hastane başhekimi Semiha Yavuz ile yaptı. Polis fezlekesine yansıyan tapeler, bu defa genç bir kadının ölümü üzerineydi. Obezite ameliyatı olan Semanur Aydın, operasyondan iki gün sonra hayatını kaybetti. Aydın’ın ölümü, Yavuz ve Kazan’ın başına bela olacaktı. Zira ameliyatı yapan Doktor Erol Vural’ın diploması askıdaydı. Vural’ın daha önce de midesini küçültmek için ameliyat ettiği 19 yaşındaki bir genç kız, operasyon sırasında ölmüştü ve bu sebepten Vural’ın eline makas alması dahi yasaktı. Yavuz ve Kazan’ı, ameliyatı başka bir doktorun üstlenmesine dair konuşmaları ele verdi.

‘HER GECE EN AZ ÜÇ EX’LERİ VAR’

Şafak Hastanesi Başhekimi Semiha Yavuz’un, çete lideri Fırat Sarı ile işletme anlaşması yaptığı, tüm usulsüzlüklerden haberdar olduğu, Sarı ile yollarını ayırdıktan sonra da Gıyaseddin Mert üzerinden bebek başına ödeme yaparak SGK’yı dolandırmaya devam etme çabaları da iddianamede yer aldı. Yavuz’un telefon kayıtları kadar kendisinden bahsedilen konuşmalar da dikkat çekiciydi. Fırat Sarı ve Nigar Kubilay arasında geçen bir konuşmada Nigar, “Semiha Hanım Şafak’ta şu an 45 hasta şu an deli gibi komplikasyonlu hasta kabul ediyor, her gece 3 tane ex’leri var, deneyimli hemşireleri yok” derken, bir başka telefon görüşmesinde Mehmet Halis Başli’nin “Semiha gözünü karartmış, anasını s…yor ortalığın” sözleri de Yavuz’un hastanesinin koşullarını bile bile ağır hasta kabul ettiğini gözler önüne serdi. Hastanenin müdürü Kazan’a da başhekim Yavuz’a da nitelikli dolandırıcılık, evrakta usulsüzlük gibi suçlamalar yöneltiliyor.

‘TEYZE’NİN SİYASİ BAĞLANTILARI

Özel Güney Hastanesi’nin sahibi Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu ve hastanenin başhekimi Ali Dirik’in adı kolluk fezlekesinde yer alan tapelerde sık sık siyasi bağlantılarıyla anılıyor. Öyle ki Yurtoğlu, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’in Kaya bebeğin ölümü üzerine hastaneye bizzat inceleme yapmaya gelmesi üzerine AK Parti veya MHP ilçe başkanlarını yanına alarak ilçe sağlık müdürlüğüne gitme planı yapıyor. Yurtoğlu bu denetimden Sarı’yı sorumlu tutuyor ve kendisini arayarak “Şimdi ben size neler yapacağım” diyerek tehdit ediyor. Yurtoğlu’nun tehditler savurduğu, Sarı’nın yalvardığı görüşme, Yurtoğlu’nun çeteyle birlikte hareket ettiğini gözler önüne seriyor. Yurtoğlu, 3 yıl boyunca Sarı’nın ekibi ile çalışıyor ancak hastanedeki dolandırıcılık çok daha eskiye dayanıyor. Hemşireler, aralarında yaptıkları telefon konuşmasında hastanenin 10 yılda SGK’yı 100 milyon lira zarara soktuğunu söylüyorlar. Hemşirelerin Yurtoğlu’nu şikâyet etme planı yaptıkları bu görüşmelerdeki bir iddia ise tam anlamıyla kan donduruyor. Hemşire Hüseyin Günerhan, 2020 yılında hastanede çıkan bir yangında hastaların öldüğünü, Ali Dirik’in bu olayın üzerini bir şekilde örttüğünü söylüyor. Yurtoğlu ifadelerinde ise göz göre göre yalan söylemekten çekinmiyor. Yurtoğlu, Kaya bebeğin öldüğü gece Doktor Hilda Keykubat’ın hastanede olduğunu iddia ediyor ancak kamera kayıtlarını sakladığı da iddianamede açıkça görülüyor.

REYAP’IN DOKTOR DÖVEN BAŞHEKİMİ DE SERBEST

Çeteye yönelik hazırlanan fezlekede en çok karşımıza çıkan hastanelerden biri Reyap Hastanesi. Bunun bir sebebi çete lideri Fırat Sarı’nın bu hastanede çalışıyor olması elbette. Hastanenin sahibi ve başhekimi Hıdır Yüksel, çeteden, usulsüzlüklerden haberi olmadığını, hastanesinden 400’den fazla personelin çalıştığını, hastanesinde çalıştığını belirlenen çete üyelerini de bu sebepten tanımadığını söylüyor. Fezlekedeki telefon tapeleri ve diğer sanıklardan alınan ifadeler ise Yüksel’in hastanede dönen her şeyin farkında olduğunu gösteriyor. Tapeler, ifadeler ve diğer deliller ışığında da savcılık Yüksel’in bu suçları işlediğine karar veriyor ve Yüksel, ‘Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık’ suçlarıyla yargılanıyor. Yüksel’in 2017’de de hastanesinde bulunan bir cerrahı hastalarının gözü önünde darp ederken kolunu kırdığı da medyaya yansımıştı.

HASTANE SAHİPLERİNİN ADI GEÇMİYOR

Bağcılar’da TRG Hospitalist Hastanesi, AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen aldığı ihalelerin bedelleriyle adından söz ettiren Güven Holding’e ait. Örgütün 3. ortağı olarak da bilinen Doktor Mehmet Gürül’ün, bu hastanenin üst düzey yöneticisi Ekrem Çiftçi ile konuşmasını Fırat Sarı’ya aktarmasıyla da hastane yönetiminin var olan her şeyden haberdar olduğunu anlaşılıyor. Hastanenin genel müdürü Murat Mantuş da hastanenin başhekimi Volkan Karataş da çete ile birlikte usulsüz ilaç düşümü yapmak, SGK’yı zarara uğratarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemek, ihmalle Roua Kadan bebeğin ölümüne sebep olmak suçlamaları tespit edilmesine rağmen tutuksuz olarak yargılanıyorlar. Eski polis olduğu bilinen Mantuş’un, Devlet Bahçeli’nin eski koruma müdürü olması da siyaseten korunduğuna dair şüphe doğuruyor. Hastanenin sahipleri Gürkan Dölekli, Hayrettin Coşkun ve Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Çiftçi’nin ise dosyada şüpheli olarak adı geçmiyor.

Editör: Ahmet Kacır