EKONOMİ

Erdoğan'ın Talimatından Sonra Yapılan Araştırmada Yunanistan'da Sığır Eti 480 TL, Türkiye'de 650 TL...

Cumhurbaşkanı Erdoğan kırmızı et fiyatlarındaki artışa önlem amacıyla Brezilya ve Uruguay’dan canlı hayvan ithal edilmesi konusunda gereken talimatın verildiğini açıkladı. Ancak bu yöntem gerek daha önce denenmiş olması gerekse girdi maliyetleri göz önüne alındığında en iyi seçenek olmayabilir

Fiyatlarda son bir ayda yaşanan artış vatandaş için kırmızı eti lüks tüketim haline getirdi. G20 Liderler Zirvesi dönüşü uçakta soruları yanıtlayan  Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşın kırmızı ete beklediği fiyattan ulaşabilmesi için Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile istişarelerde bulunarak Uruguay ve Brezilya’dan büyükbaş hayvan ithalatı için gerekli talimatları verdiğini açıkladı.

AYNI YÖNTEM DAHA ÖNCE DENENDİ

Erdoğan’ın açıklaması sonrası akıllara 2010 ve 2017 yıllarında gerçekleştirilen canlı hayvan ithalatı geldi. Kırmızı  et fiyatlarındaki artış hız kesmeyince yine Brezilya ve Uruguay’dan büyükbaş hayvan ithalatı yapılmıştı, ancak çözüm kalıcı olmamaklar birlikte besicilere maliyeti de yüklü oldu.

BÜYÜKBAŞ HAYVAN İTHALATINDA SÜREÇ

İthal edilen canlı hayvanların besicilerin sırtına yüklediği diğer masraflar, her ne kadar kilosu ucuza da gelse süreç sonunda et fiyatlarına kayda değer bir düşüş olarak yansıyamıyor. Nedenini anlamak için ithalat adımlarına detaylıca bakalım:

Büyükbaş hayvanlar ortalama 100 kg ağırlığında ve 500-600 dolar arası değişen fiyatlara sahip
İthal edilmek üzere seçilen canlı hayvanlar gemiye yükleniyor ve Mersin Limanı’na getiriliyor. Bir gemi yaklaşık 20 ila 30 bin arası büyükbaş hayvan taşıyor. 
Limana indirilen hayvanlar önce özel karantina bölgelerine alınıyor. Burada halk arasında ‘deli dana’ olarak da bilinen Creutzfeldt-Jakob hastalığı başta olmak üzere diğer tüm riskler yok olana dek tutuluyor. 
Karantina süreci biten hayvanlar Et Balık Kurumu tarafından besicilere çok az bir kar marjıyla satılıyor. 
Besicilerin ilk hedefi 4-5 ay gibi kısa bir süre içinde bu hayvanları 400-500 kilolara çıkarmak. Doğal süreçle böyle bir sonuç elde edilemeyeceği aşikar olduğu için ilaç ve takviyelere başvuruluyor. 
Istenen kiloya erişince kesime gönderilen hayvanların fiyatı süreç sonunda ortalama 1200 doları buluyor. Yani en basit hesapla iki katına çıkmış oluyor…

GİRDİ MALİYETLERİ İLE ASTARI YÜZÜNDEN PAHALIYA GELİYOR

Kilosu uygun fiyata alınan büyükbaş hayvanlar tüm bu süreçte ortaya çıkan ek maliyetlerle birlikte değerlendirildiğinde tüketiciye uygun et fiyatı olarak yansımıyor. Kilosunun kaça alındığından tutun ilacına kadar tüm dinamikler bir araya getirilince fiyatın düşmesi hayale dönüşmekle birlikte artışa sebep olmaması mucize olarak görülebilir.

Çiftçiler de girdi maliyetlerinden yana mağdur durumda: ANKA’da yer alan habere göre CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e dert yanan çiftçi Hasan Erdal girdi maliyetlerine yön veremediklerini, mazot-yem-elektirk gibi kalemlere sürekli zam geldiğini, bunlara karşılık süt fiyatlarının aynı oranda artmadığını söylüyor.

ÇARE KARKAS OLABİLİR Mİ

Peki ne yapmak gerekiyor… Yapılan araştırmalar ve yaşanan süreçler sonrası büyükbaş hayvan ithalatı yerine değerlendirilebilecek bir yöntem daha çıkıyor karşımıza: Karkas et…

Karkas et, hayvanın kesiminin ardından iç organlarının çıkarılarak sadece et kalmasına verilen isim olarak özetlenebilir. Bu etler de Brezilya’dan alınıyor, modern sıhhi yöntemlerle ülkeye getiriliyor. Muhafazası dışında ilaç, yem, karantine gibi ek maliyetleri yok…

FİYAT KARŞILAŞTIRMASI

Odatv'nin haberine göre, Karkas etin güncel kilosu ortalama 335 lira… Piyasada Kasım ayı başında 600 TL olan kıymanın kilosu ise 680 lirayı bulmuş durumda. Kasaplarda yerli dana kuşbaşı 600 liradan 700 liraya çıkarken, marketlerde kıyma 350-450 lira bandında satılıyor. Yine marketlerde ithal dana kuşbaşı son bir ayda 490 liradan 550 liraya yükselmiş durumda...

Tüketim ürünlerinin fiyatlarını global çapta takip edip karşılaştıran Global Product Prices adlı sitenin Eylül verilerine bakıldığında, Türkiye’deki et fiyatlarının zirvede olduğunu görüyoruz…

Hayvancılıkta coğrafi olarak eş değer konumlandırılabilecek komşu ülke Yunanistan’ı ele aldığımızda aradaki fiyat farkının astronomik olması çarpıcı…

Yunanistan örneğinden devam edersek, orada mazotun litre fiyatı 2.30 Euro, bizde ise 1.20 Euro… Orada et ortalama 480 TL iken bizde neden 650 TL’dir… Bu noktada fiyatlardaki fahiş artışta spekülatörlerin de büyük rolü olduğunu söylemek pekala mümkün görünüyor.

TRT DİZİSİNDE İŞLENDİ

2018 yılında TRT’de yayınlanan Payitaht Abdülhamit dizisinde gösterilen bir sahne, Kasap Loncası Başkanı ile II. Abdülhamit arasında geçen bir diyaloğu gösteriyordu. Et fiyatlarının fahiş artışı nedeniyle Kasap Loncası Başkanı’na hesap soran II.Abdülhamid, Lonca Başkanı’ndan fiyatları düşürme sözü alıyor vefakat görüşmede yer alan çiftlik sahibi görüşmeye dahil olarak süreci lehine çeviriyordu. Bu sahnenin çok konuşulmasının asıl sebebi, Lonca Başkanı’nın yerine geçen çiftlik sahibini, Namet’in sahibi Faruk Kayar’ın oynamasıydı.

19 Temmuz 2017'de görevden alınan Gıda Tarım Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı Faruk Çelik gazeteci Aytunç Erkin’e verdiği röportajda görevden alınmasından sadece 9 ay sonra 28 Nisan 2018'de yayınlanan sahne için ‘kırgın’ olduğunu söylemiş ve ‘et lobisi’ ifadesini kullanmıştı.

Bakan Çelik’in kullandığı ‘et lobisi’ kavramının altında, kriz zamanlarında fiyat yükselterek spekülasyonları artıran aktörlerin olması yer alıyor. Bu aktörlerin fiyat oyunlarıyla sektörü manipüle etmesini ve kartelleşmeyi engellemek için devletin elinde stok kozu olması bir hayli etkili olacaktır.

PROBLEMİN KAYNAĞI ‘SAKLI SEÇİLMİŞLER’DE YAZILDI

Soner Yalçın’ın 2017 yılında yayımlanan araştırma kitabı Saklı Seçilmişler, Türkiye ve dünyada yaşanan gıda terörünün tüm aktörlerini ve gerçeklerini gözler önüne serdi. Kırmızı et fiyatlarındaki yükselişin ana nedeni olarak değerlendirilebilecek olan şu bölüm, yerli ırkın önemini bir kez daha vurguluyor:

“Evet dört yerli ırkımız vardı. Yerli ırklar bugün kayboluyor.

Yerlerine 'Hollanda Holstein/Holştayn', 'İsviçre Brown Swiss / Montofon', 'Belçika Mavisi', 'İskoç Angus', 'Hindistan Brahman', 'Amerikan Brangus', 'Fransız Chalorais', Macar Grey', 'Fransız Limousine', 'İngiliz Shorthorn', 'İtalyan Piedmentosa', 'İngiliz Hereford' vs meşhur ırklar ithal ediliyor. "

Kitabın devamında ise şu bilgiler yer alıyor:

"...Oyun şöyle kuruldu:

2008'de çiğ süt fiyatının düşürülmesi sonucunda başlayan kriz nedeniyle ne yaptılar biliyor musunuz: 1 milyon baş verimli süt ineğimizi kestiler!

Hayvan varlığının azalması ve 2009'da kırmızı et fiyatının yükselmesiyle sütteki kriz yanında kırmızı ette de kriz yaşanmaya başlandı. AKP iktidarı, krizi önlemek ve et fiyatını düşürmek için et ve hayvan ithalatına izin verdi. Aynı zamanda küresel şirketlerle işbirliği yapılması maksadıyla sıfır faizli kredi vererek yeni işletmelerin kurulmasına teşvik etti. Ülkede hayvan olmadığı için verilen kredi ve desteklerle sığır ithal edildi.

İtibarıyla elinde yerli hayvanı olan ve buna yatırım yapan orta ve küçük düzey besiciler ya battı ya da piyasadan çekildi. Büyükler ise bu sarsıntının şiddetiyle sektöre daha fazla yatırım yapmaktan vazgeçti.

Nihayetinde 2011 krizinden sonra yerli üreticilerin sektöre ilgisi azaldı ve üretici sayısı hayli küçüldü. Köylünün geçimini sağladığı kapısının önündeki 3-5 ineği de kayboldu. Ardından... Üretici köyde yapacak işi kalmadığından çocuklarıyla şehre gitti.”

KAMUYA AÇIK KAYNAKLAR KULLANILDI

Haberin araştırması, kamuya açık kaynaklar kullanılarak yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu bilgilere vakıf olmadığını düşünmek biraz abesle iştigal sayılabilir. Türkiye’deki et fiyatları eşdeğer ülkelere göre bir hayli yüksek… Bunun elbette birden fazla nedeni var ancak spekülatörleri es geçmemek gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın et fiyatlarını dengelemek adına canlı hayvan ithalatı yerine karkas seçeneğini gündeme alması düşünülebilir, bununla birlikte sektörü fiyat oyunları ile manipüle eden ve kartelleşmeye zemin hazırlayan aktörlerin de titizlikle takip edilmesi, gelecekte benzer sorunların yaşanmasını önleyecektir. Tüm bu önerilerin hem önemli hem de acil oldukları ise göz önünde bulundurulmalıdır.

Girdi maliyetlerinin yüksekliği göz önüne alındığında bunun tüketiciye yansıyan kırmızı et fiyatlarında yumuşamaya zemin hazırlayacağını düşünmek biraz zor gibi duruyor.

Türkiye kendi hayvanını yetiştirmelidir, evet, bununla beraber spekülasyonları engellemek için elinde bir koz daha bulundurmalıdır.

Tüm veriler incelendiğinde ise canlı hayvan ithalatı yerine karkas etin daha ideal bir seçim olduğu söylenebilir…