Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını için tedbirlerin mutlaka titizlikle alınması elbette çok önemli ancak bu tedbirler mantık dışı takıntılar haline getirilmemesi gerekiyor. Bu arada Kovid-19 ile mücadele bireysel ve bilimsel önlemler, hijyen ve temizlik önemini her zaman yerini korumalıdır. Bu arada okuyucularım “bir sorun ne zaman takıntı hastalığı halinde dönüşür ?” şeklinde sorular geliyor.
Bir soruna “takıntı hastalığı” denilebilmesi için bir şeyin çok aşırıya giden ve ortada mantığı da zorlayan bir durum olması gerekiyor. Yani ellerimizi dikkatle yıkamak bu dönemde çok gerekli.
Titizlikle 20 sn yıkamak gerekiyor ancak ellerin yıkanması biter bitmez tekrar elleri yıkamaya başlamamak gerekiyor. Kullandığımız aletleri dezenfektanda temizlemek gerekebilir ama bunu bir kere yapıp sınırlamak gerekir. Aşırıya gidince bu durum takıntıya dönüşür. Takıntıya dönüşünce de salgın tehlikesi geçtikten sonra bile bambaşka bir sorun olarak geri dönebilir.
Bu dönemde tanı almış hastalarının ilaçlarını ve tedavilerini devam ettirmesi gerekiyor. Eğer kendilerine bu süreç ile ilgili yapmaları gereken bir ödev verildiyse, bunları yapmalılar. Herkesten daha aşırıya giden bir titizlik içine kendilerini sokmamaları gerekiyor. Normal düzeyde bir temizlik yeterli olacaktır. Titizliğin takıntıya dönüştüğünü kişi kolaylıkla anlayabilir. Dışarıdan insanların 'Bu iş aşırıya gidiyor' diye söylemesi de bazen etkili olabilir.
Ancak kendileri de zaten davranış ve tutumlarından bunun mantık dışı, aşırı ve gereksiz bir temizlik olduğunun farkına varabilirler. Bu fark edilince azaltmaya çalışmaları, eğer bunu yapamıyorlarsa bir psikiyatriste ve psikoterapiste başvurmaları gerekir. Zaten mevcut bir takıntısı olan da varsa durum aşırıya gitmesin diye baştan psikiyatriye başvurup kendilerini bir düzene sokabilirler.
85 milyondan fazla nüfusa sahip büyük bir ülkede yaşıyoruz, vakaların görülmesi anormal karşılanmamalıdır. İçerisinde bulunulan süreçte Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) hastalığı olanlardan bazılarının da olayı çok aşırıya götürdüğünü ifade etmekte büyük yararlar var. Dolayısıyla onların ekstra tedbir almalarına gerek olmadığını söyleyebiliriz. Aksine Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) ve benzeri aşırı yıkanmalar varsa günlük hayatlarında zaten vücut dirençlerini de kırmış oluyorlar.
Yıkama eylemlerini azaltmaları gerekiyor. Çünkü doğru yaptıklarını düşünürken kendileri için tehlike seviyesini artırmış oluyorlar. Panik bozukluğu olanlar da her dakika olumsuz bir durum olacak korkusuyla hayatlarına, yaşamalarına engel olacak davranışlar içine giriyorlar. Oysa hastanelerde koronavirüs’ ten çok daha zararlı hastalıklar görülüyor, popüler olmadığı ve haberlere konu olmadığı için kimsenin ilgisini çekmiyor. Yüzölçümü olarak da nüfus olarak da büyük bir ülkede yaşıyoruz, dolayısıyla vakaların görülmesi anormal karşılanmamalıdır. Gerekli önlemler alınmalı ve yetkili kişi ve kurumların açıklamaları dikkate alınmalıdır.
Corona virüs salgını nedeniyle hastalar zorunlu olmadıkça hastanelere veya kliniklere gitmiyor. Corona virüs salgını hasta-hekim iletişimini de etkiledi. Bu nedenle pek çok hasta doktoruna ulaşmak için telesağlık uygulamalarını tercih ediyor. Psikolojik sorun yaşayanlar da psikolog ve psikiyatristleriyle yüz yüze görüşemeyebiliyor.
Bu durumda devreye uzun yıllardır kullanılan telepsikiyatri uygulamaları ve telepsikoterapi girebiliyor ancak uzmanlar, özellikle kaygı bozuklukları ve fobi tedavisinde tercih edilen online psikoterapide psikoterapistin tecrübesinin önemli olduğunu söyleyerek uzman seçimine karşı uyarıyorlar. Bugünlerde corona virüs salgınıyla birlikte online psikoterapiye yönelenlerin sayısında artış olduğunu söyledi.
Online psikoterapi, psikolog ve psikiyatristi ile bir araya gelemeyecek danışanlar ve hastalar için kolaylık sağlıyor. Yöntemin uygulanabilmesi için bilgisayar ya da akıllı telefon ile internet bağlantısı yeterli oluyor. E-posta, video konferans ve çeşitli sohbet programları sayesinde bağlantı kurularak psikiyatri/psikoterapi seansları yapılabiliyorlar.
SANAL ORTAMDA MARUZ BIRAKMA TERAPİLERİNDE DAHA ETKİLİ OLABİLİYOR
Telepsikiyatri uygulamasının birçok psikolojik sorunda yüz yüze görüşme kadar etkili olduğuna yönelik bilimsel kanıtların gittikçe artıyor. Hatta bazı hastalıklar için telepsikiyatri ve telepsikoterapi ilk seçenek olabiliyor. Örneğin; kaygı bozuklukları ve fobide sanal ortamda maruz bırakma terapilerinin çok daha etkili olduğu görülüyor.
Yine kaçıngan bireyler, çocuklar, ergenler, şiddetli kaçınma belirtisi yaşayan travma sonrası stres bozukluğu hastaları bazen sadece video konferans ile görüşmeyi kabul edebiliyorlar. Bu hastalar için yüz yüze görüşmeler zorlayıcı olabiliyor, dolayısıyla videokonferans yoluyla psikoterapi ilk etapta daha iyi bir seçenek sunabiliyor.
CORANA VİRÜS SALGINI ANKSİYETE BOZUKLUKLARINA YOL AÇABİLİR
Corana virüs salgınıyla birlikte toplumsal endişenin de arttığını, bunun da aslında beklenen "işlevsel endişe" olduğunu ifade etmekte yarar var. Yani bu endişe, odağımızı salgınla ilgili yapılacaklar üzerine kaydırır ancak kaygı düzeyinin artmasının olumsuzluk oluşturabileceğine vurgu yapmakta yarar var.
Bu endişelerin yerini sürekli yüksek kaygı, umutsuzluk, çarpıntı, nefes daralması ve titreme gibi bedensel belirtiler ve çaresizlik duyguları alıyorsa bunlar kaygı bozukluğunun işaretleri olabilir. Sürekli kendinizi hasta hissetmeniz, sevdiklerinizin başına bir şey geleceği korkusuyla günlük aktiviteleri sürdürememeniz, önerilen hijyen kurallarının üstünde ekstra hijyen takıntıları göstermeniz psikiyatrik/psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Özellikle kaygı bozukluğu, depresyon ve takıntı ile giden hastalıklar bu dönemlerde alevlenme riski taşır.
Bu arada neyin psikoterapi olduğu ve kimin psikoterapi yapabileceği, yaptığı ile ilgili halihazırda ciddi bir kafa karışıklığı var. Online psikoterapi söz konusu olduğunda bu kafa karışıklığı artabilmektedir. Çünkü henüz işlerini yoluna koyacak bir ruh sağlığı mevzuatı olmasa da psikiyatristlerin ve psikologların hizmet verdiği ofislerin/muayenehanelerin oluşturulması için belli bir yasal prosedür gereklidir. Dolayısıyla başvurulan psikoterapistin hem mesleki yetkinliği hem de psikoterapi konusundaki yetkinliği olmalıdır. Bu bağlamda yapılması gerekenleri iki başlık altında toplamak mümkün.
Psikoterapistin aşağıda belirtilen mesleki donanımlara sahip olması gerekiyor:
1) Mesleki yetkinlik: Psikoterapi bir ruh sağlığı hizmeti ve klinik bir çalışma olduğu için psikoterapistin öncelikle psikiyatrist ya da klinik psikolog olduğundan emin olmak gerekir.
2) Psikoterapi yetkinliği: Psikiyatristin ya da klinik psikoloğun psikoterapi eğitimleri ile ilgili tamamladığı eğitimler, süpervizyonlar olmalıdır.
Herhangi bir sorun yaşıyorsanız online profesyonel destek hattımızı 05447243650 arayıp uzman psikologlarımıza ve psikoterapistlerimize ulaşabilirsiniz.