KUŞAK ÇATIŞMALARI VE ÇARPICI Z KUŞAĞI ÖZELLİKLERİ 

Dünyanın çok hızlı değişimiyle kuşak farklılıkları çok fazla olmaya başladı bunun için insanlarda bu farklılıkları kategorize ederek anlamlandırma ihtiyacı doğdu. İnsanlar doğdukları hayat şartlarında belli özellikler geliştirirler görgüleri, algıları, bilişleri doğup büyüdükleri hayata göre şekillenir ve ileriki yaşlarında da bu özellikleriyle etkin olarak yaşamaktadırlar.

Literatürde kuşak kavramı nedir? Türk Dil Kurumu Felsefe Terimleri Sözlüğü, kuşak kavramını, aşağı yukarı benzer yıllarda doğmuş olup aynı çağın koşullarını sahip olan, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişiler topluluğu olarak tanımlamaktadır. Tarih felsefesi ve kültür tarihinde ise “kuşak” kavramı yeni bir anlayışta ve yeni bir yaşama duygusunda, yeni biçimlerde birleşen, eskiden belirgin çizgilerle ayrılan bireyler topluluğu olarak ifade edilmektedir.

X, Y ve Z kuşakları terimi insanların doğdukları yıllara göre kategorize olmasını sağlamaktadır. X kuşağı 1965 – 1980 yılları arasında doğan kişilere denilmektedir. Y kuşağı 1980 – 1995 yılları arasında doğan kişilere denilmektedir, Z kuşağı 1995 – günümüze kadar doğan kişilere verilen kuşak ismidir. Kuşak farklılıklarının günümüzde çok fazla olmasının en büyük nedeni teknoloji çağında olunmasından kaynaklıdır. Özellikle Z kuşağı teknolojisiz bir hayat düşüncesini hayal etmekte bile zorluk yaşayabilir. Doğdukları andan itibaren teknoloji çevrelerini sarmış bir şekilde oluyor ve gözlerini direkt teknolojiye açıyorlar doğum öncesinde bile annelerinin kullandıkları eşyalarla teknolojik aletlerin frekansları ile uyumlanıyorlar. Tek tıkla yararlı ve zararlı tüm bilgilere ulaşabilmektedirler bu nedenle aynı durumun içinde bulunmayan. X ve Y kuşaklarından çok daha farklı belirgin özellikleri vardır. 

Z kuşağının temel özelliklerini incelendiğinde ‘’İnternet kuşağı‟ olarak da adlandırılan bu kuşak, yeni teknolojik imkânlarla iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile hep bir arada bulunmaktadır. Bu kuşak önceki kuşaktan farklı olarak ‘’network‟ gençleri, çeşitli ağların üyeleri olabilmektedirler.Uzaktan da ilişki kurabildikleri için yalnız yaşadıkları ve yaşayabilecekleri savunulmaktadır. Her bulguya internet sayesinde kolay erişim sağlayan bu kuşak günlük yaşamlarında da hızlı erişim talep etmektedir. Bu durum her zaman sağlanamayacağı için sabırsızlık ve panik yaşamaktadırlar yavaşlık Z kuşağında kaygı da oluşturmaktadır. Hayatın içinde bu hıza istedikleri gibi erişemedikleri için internet bağımlılığı Z kuşağında daha çok gözlemlenir. Z kuşağı hızlı üretim hızlı tüketim ve devamlı yeniliklere açık bir kuşaktır. Aynı anda birden fazla konu ile ilgilenebilme becerilerini geliştirdikleri söylenebilir. Örneğin tek bir telefondan aynı anda müzik dinleyip, makale okuyup arkadaşlarıyla sosyal medyadan konuşup, yürüyüş yapabilmektedirler. Pek çok şeyi telefon aracılığıyla yapabildikleri için bireysel hayat, fiziksel yalnızlık Z kuşağı için tercih edilebilir bir durum oluşturabiliyor. Bireysellik ve benlik algısı, bencillik güdülerinde de artışa neden olduğu düşünülüyor. Bu durumlar gerçek sosyal hayatın içerisinde sosyal becerilerinin zayıflamasına da neden olabilmektedir. Bazen telefonda yazım dili çok iyi olan birisi yüz yüze bir iletişimde etkili konuşma gerçekleştiremeyebiliyor.

Kuşaklar arasındaki farklılıkların nasıl doğduğunu ve ne tür farklılıklar olduğunu incelediğimizde; Z kuşağının en belirgin özelliklerinden biride teknolojiyi doğal olarak kullanmalarıdır. Y Kuşağı olarak kabul edilen kuşak literatürde ​"teknoloji ve sosyal medyanın patlamasına tanıklık eden dijital öncüler” olarak geçmektedir, ancak Z Kuşağı, bilginin anında erişilebilir olduğu ve sosyal medyanın giderek her yerde bulunduğu, teknolojik inovasyonun zirvesinde bir dünyada doğmuştur. Bu teknolojik gelişmelerin Z Kuşağı üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri olmaktadır. Artıve eksi tarafı incelendiğinde; Z kuşağının bilgilerini genişletmesine ve öğrenmelerinde proaktif olmasına olanak tanıyan bol miktarda bilgi parmaklarının ucunda ancak bu durum çok fazla yanlış bilgininde çok hızlı yayılması ve yanlış bilgilerin doğru sanılmasına da neden olmaktadır. Bilgi kirliliği ve çok fazla gerekli, gereksiz bilgi alımı Z kuşağını zihinsel anlamda yormaktadır bu yorgunluk enerjilerini doğru yerde harcamalarına da engel olmaktadır. Ancak çevrelerinden aldıkları duyumların doğru olup olmadığını hemen parmaklarının ucundaki telefondan doğru kaynaklarda araştırmalar yaparak öğrenebilmektedirler bu sebeple isterlerse daha bilinçli olabilmektedirler. X kuşağı istedikleri an bilgiye ulaşamayabiliyorlardı kitaplardan veya eğitimcileri tarafından bilgiye ulaşabiliyorlardı onlar için daha uzun bir süreç olmaktaydı, bilgiye yavaş ulaşmak onlarda araştırma ruhunu azaltma durumunu da oluşturuyor olabilmektedir. Zihinsel gelişimlerine önem vermektense daha fiziksel gelişimlerine odaklanıyorlardı bunun sebebi teknolojinin daha az gelişmiş olmasından kaynaklı makinaların, robotların yeterli gelişmiş olmaması insan gücü ihtiyacına daha fazla ihtiyaç doğuruyordu. Y kuşağında bu algının biraz daha kırılmış olduğu görülmektedir ancak Y kuşağında da dijital inovasyonla gelişen her durumdaki farklılıklara adapte olmakta zorluklar yaşadığı gözlemlenmiştir. Y kuşağındaki bazı kesim ise Değişimi kucaklamak için isteğe ve sürekli yeni yaklaşımlar içinde geleceğe meydan okuyabilme kapasitesine sahiptirler. Ayrıca yüksek hayat standartlarına sahip olmak isterler.  Bu kuşakta yer alan bir kısım akıllı, özgürlüklerine düşkün, teknoloji tutkunu ve teknoloji kullanımını iyi bilen bir kuşak olarak tanımlanmaktadır. Günlerinin yaklaşık 15 saati medya ve iletişim teknolojileri ile etkileşim halinde geçen bu kuşak için hayatlarını rahat yaşamak çok önemlidir. Bu kuşak için teknoloji hayatlarındaki pek çok şeyin simgesi durumunda olup, Y kuşağının X kuşağına göre en üstün olduğu konulardan birisidir.

Z kuşağında da çok fazla ekran süresi vardır hayatlarının çok yüksek bir zaman dilimi ekranla temas halinde olarak geçmektedir. Bu sürenin çok olması izolasyon duygularını artırabilir ve az gelişmiş sosyal becerilere yol açabilir. X ve Y kuşağında ekran bağımlılığının bu şekilde olmasından dolayı daha sosyal şekilde hayat sürdürmektedirler. Etkileşimlerini bilgi alışverişlerini insanlar arasında sağladıkları için sosyalliğin daha fazla olduğu gözlemleniyor. Bir diğer yöndenincelendiğinde, teknoloji ekonomiyi değiştiriyor ve düşük gelirli Z kuşağını işgücüne girerken savunmasız bırakıyor. Bu durumun gençleri sosyal medyada iş yapan influencer, fenomen, gamer, youteber. Twitch kullanıcı şeklinde adlandırılan insanların sosyal medya aracılığıyla çok yüksek meblağlar kazandıklarını da bilmeleri sebebiyle bu alana yönelmek isteyen çok fazla genç oluşturduğu gözlemleniyor.Bu durum gençlerde kolay yolla para kazanma isteğini deoluşturuyor ve işin iç yüzünü bilmeden nasıl olduğunu araştırmadan zor yönlerini bilmeden sadece video çekip ünlü olup para kazanacaklarını düşünüyorlar, ‘’bende bu alana yöneleceğim’’ düşünceleriyle internette çok fazla bilinçsiz ve amacının var olduğunu sandıkları amaçsız bir zaman harcamasıyla hayatlarının büyük bir kısmını kaybeden gençler bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen meslekleri yapmak isteyip sağlam araştırmalarla alt yapılarını oluşturarak gerekli çabayı veren kişilerin istedikleri hedefe ulaştıkları da gözlemleniyor, ancak sadece izleyici olan gençlerde hayatın içinde bulunan mesleklere de ilgileri kayboluyor, önemsemiyorlar bu durumu doğuran sebeplerden bir diğeri ise teknolojiyle pek çok işi yapmak otonomik sistemlerle gerçekleştiği için insan iş gücüne yönelim azalıyor ve bu konuda gençlerde iş arama durumu fazlalaşıyor bunun getirdiği umutsuzluk duyguları, gelecek kaygısı depresif ruh hali artıyor. X ve Y kuşağında insan iş gücüne daha fazla ihtiyaç vardı bu sebeple işsizlik oranı daha azdı. İnsanlar ihtiyaçları olduğunda daha rahat iş bulabiliyorlardı farklı farklı pek çok iş deneyimleyebiliyorlardı ve bu durum kişilerin ufkunu ve becerilerini geliştirebilmekteydi.

         Her kuşağın kendi dönemine ait belli zorlukları ve kolaylıkları vardır. Önemli olan bu farklı durumları kişinin yararına olacak şekilde kullanmasıdır, koşullar ne olursa olsun hızlı adaptasyon ve bu durumlardan nasıl daha iyi kullanım kazanılır düşüncesi ile yola çıkmak ilerlemenin ve kaliteli yaşamın kaynağıdır. Her zorluk içerisinde bir kolaylık ve iyilik hali bulundurur. Kalıp yargılarla bakmadan ve kişileri bireysel olarak değerlendirmek kıymetlidir. Herkes yaşadığı koşullardan farklı kazanımlarla ilerler. Yol gösterilebilenkişilerle bireysel yararlı bulgular paylaşılabilir ve hangi yaşam şartlarında doğmuş olunursa olsun, hangi kuşağa ait olunduğufark etmeksizin bireyin kendisini geliştirebileceği durumlara odaklanması tüm kuşaklar için en büyük kazanımdır.