Ceren öğretmen öldü.
Şehit oldu.
Ama belki bu sefer insanların bakış açılarında veya algılarında kıpırdanmaya sebep oldu diye düşünmek istiyorum.
Onun ölümünden sonra paylaşılan birçok yazıda en çok beni etkileyen cümleler
‘’Önce bilgi ölür,
Akıl ölür,
Vicdan ölür,
Gerçek yalana ,
Namuslu namussuza yenilir.’’ İle acılı eşinin paylaştığı
‘’Bunu söylemek benim haddime düşmez ama,
İYİ BİR HUKUKÇU,
İYİ BİR MÜHENDİS,
İYİ BİR DOKTOR değil
İYİ BİR İNSAN OLMAYA ÇALIŞIN ARKADAŞLAR….’’
Neden bu olayları şiddet ile yaşamak zorunda kalıyoruz ki….
Neden yaşıyoruz peki bir nesil olan bu çocuklar Kurtlar vadisi, Cukur ,Sen anlat Karadeniz , Eşkıya dünyaya hükümdar…tarzı adları farklı ama tarzları ve konuları aynı olan bir dolu mafya ,şiddete ,kötülük, çirkinliğe, övgüler yazan diziler ile büyüdüler, büyümeye de devam ediyorlar.
Öyle ki orda ki kahramanlar kendi çıkarlarına ters düşen herkesi öldürebiliyor bu mübah sayılıyor. Ve günün sonunda ölen öldüğü ile kalıyor. Kahramana ne hesap soran ne de karşı çıkabilen .
Toplum zararlısı bu tipleri, kendilerine rol modeli olarak seçen nesiller...
Sadece dizilerde mi şiddet ? Hayır oylarımız ile meclise gönderdiğimiz vekiller bile bu dizilerden etkilenerek TRT 3 te görüşmeler sırasında ekranlara her gün öfke, kin, şiddet dolu sevgisiz, saygısız söylemler yumruklar tekmeler…
Balık baştan kokar ya işte bizde millet olarak hep beraber kokuşmuşluğa doğru gidiyoruz.
Zorluk ve sıkıntıya tahammülü olmayan bireyler olarak karşılaştığımız en küçük ( kendimizce çok büyük)sorun karşısında çözmeye uğraşmak yerine kolaya kaçıp ve sonrasında bunalımlara girip intihar ve cinayete kadar varan şiddete başvuran, manevi değerleri olmayan ve tevekkül duygusundan uzak, yokluk nedir bilmeyen veya bilmek istemeyen, rahata ve zevke düşkün yeni nesil….
Sonuç çok mu şaşırtıcı? Bunlar başka dünyadan veya başka ülkeden gelmedi. Bu toplumda yetiştiler ve ne yazık ki yetişmeye devam ediyorlar….
Kim yetiştirdi bunları? Cevabı uzaklarda aramayın. Aile ve devlet olarak bizler….
Yıllardan beri çözülemeyen eğitim kangreni ne ilkokulu ne yüksek öğretimindeki sorunların bir türlü çözülememesi, her öğrencinin potansiyel bir para kaynağı olarak görülmesi, okulların eğitim yapmayıp daha çok ticari çıkarlarını gözetmeye çalışmaları ve verilen eğitimler de öğrencilere sevgi, saygı ,maneviyat, değer vermek, insan olduğu bilinci öğretileceğine meslek edinme sırasında işlerine yaramayacak birçok fuzuli bilgi kirliliğinin verilmesi…
Topluma kendisine saygısı olmayan tipler giriş yapıyor. Ve ne yazık ki biz bu tiplerden karşısındakine saygı bekliyoruz.
Oysa basit:
Sevgi yaşanması gereken en güzel duygu, insanın yaşama kaynağı nerde ne zaman karşımıza çıkacağı belli olmayan Rabbimin bize bahşettiği en güzel samimi duygu…
Onun içinde yürekli, iyi insanlara ihtiyacımız var. Toplum olarak sevginin her yerde her zaman sağlam durmasını bilecek, sağlam duruş sergileyecek, kişiliğiyle dimdik ayakta durmasını başaran biri yaşamdaki büyük ödül olan SEVGİYİ kazanmış olacak….
İşte bize para ile satın alınmış diplomalarla yetişen mühendisler, öğretmenler, doktorlar , hukukçular, ilahiyatçılar değil işini seven, bu mesleği aşk ile yapan bireyler lazım….
Aldıkları eğitim ve bunun sonunda yaptıkları meslekler onları yormayacak, hesap kitap yaptırmayacak, iyi gelen kalbini , ruhunu ve en önemlisi tebessüm ile okşayacak sevgilere ihtiyacı var insan oğlunun….
Yeter artık !!!
Eğitimi devlet politikalarının oyunu olmaktan çıkartalım yoksa daha çok canlar yanacak ve biz bunları sadece yazmakla kalacağız. Ama en kötüsü ise sesimizi kimsenin duymayacak oluşu…
Dünyada en zor şey kaybolan bir nesli bulamamaktır diye düşünüyorum….
Züleyha Aydın