BEN BİR ÖĞRETMENİM
Ben bir öğretmenim. Birbirinden özel yedi tane cennet kuşunun öğretmeni. Onların kılına zarar gelse, içim parçalanır. Yorarlar beni, kızdırırlar bazen ama bir gün okula gelmeseler özlerim.
Ben bir öğretmenim. Yüreğimde öğrencilerime karşı sıcacık bir sevgiyle. Gülümsemeleriyle gülüyor dünyam. Öğretmen olmak demek, bir nevi anne olmak demekmiş. Merhametle, şefkatle anneliği prova etmekmiş.
Bunları düşünürken uzaklara gidiyorum. Gazze’ye…
Gazze’de bir öğretmen oluyorum bir anda. Heyecanla sınıflarına koşuyor yavrularım. Arkalarından gülümseyerek içeri giriyorum. Selam verip başlıyorum anlatmaya. Satır satır dolduruyorum tahtayı, defterlerine geçiriyorlar yazılanları. Sonra bir anda bir gürültü kopuyor. Sıranın altına koşuyor yavrularım. Üzerlerine koşuyorum, siper olurmuşçasına. Birini diyorum, birini kurtarsam bile şükür. Kan gölü oluyor etraf. Meleklerimin cennete uçtuğunu hissediyorum. Kimisi yaralı, kimisi şehadet şerbetini içmiş. Gözyaşları, acının sesi, kokusu birbirine karışıyor. Yüreğim yanıyor, içim sızlıyor. Nasıl diyorum, nasıl oluyor da bir okulu bombalayacak kadar vicdan ve insanlık kaybedilebiliyor? Cevabı bulamıyorum içimde. Bulmakta istemiyorum zaten. Anlamak istemiyorum onları. Sadece nefret etmek istiyorum. Canım acıyor, içim parçalanıyor. Bombalar bir bir içimde patlıyor.
Uyanıyorum düşüncelerden, gözlerimde yaşlarla. Derin bir nefes, bir ahh!..
Gazze Milli Eğitim Bakanı’nın açıklaması geliyor kulaklarıma: “Tüm öğrencelerimizin vefat etmesi nedeniyle 2023-2024 eğitim öğretim dönemimiz sona ermiştir.” Yine soruyorum kendime nasıl diye, zihnimde nasıllar dolaşıyor. Nasıl dayanılır bu acıya? Artık ağlayacak gücüm kalmıyor, öylece bakıyorum uzaklara.
Bir an kendi sınıfıma dönüyorum. Çocuklarımı düşünüyorum. Şen kahkahaları, yaramazlıkları, oyunları, masumiyetleri bir bir geçiyor zihnimden. Allah’ım diyorum: “Onları muhafaza et. Ve Gazze! Orada yüreği yanan annelere, babalara, evlatlara, öğretmenlere yardım et.”
“Yardım et” demek ne büyük çaresizlikmiş meğer. Başka bir şey yapamamak, belki de yapmamak. Üşüyorum çaresizlikten. Gazzeli bir öğretmenin son mesajı canlanıyor zihnimde: “Ahir zamanda taşların ve ağaçların neden konuştuğunu anladınız mı? Zira bütün dünya sessiz.”
Kendimden, bu sessizlikten utanıyorum. Yerin dibine geçmek istiyorum utancımdan. Ya da Gazze’de bir öğretmen olup siper etmek kendimi cennet kuşlarına…