Bildiğiniz üzere Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından başta hırsızlık, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, tehdit, anayasal hakların kullanılmasını engelleme gibi suçların faillerine 10 yıla kadar infaz indirimini düzenleyen 7242 sayılı yasa, 15 Nisan 2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasanın gerekçelerinden biri , dünyayı saran Corona salgınına karşı önlem alma olduğu duyuruldu.
Nevar ki AKP &MHP ve Perinçek Koalisyonu, cezaevlerinde korona salgınına karşı önlem aldıklarını belirtmelerine rağmen bu düzenlemeden bazı tutuklu ve hükümlüleri muaf tuttu. Koalisyon ortakları muaf tutulan kişilerin bir kısım ağır suçlar ve terör suçu olduğunu ifade etse de aslında bunların çoğunun AKP muhalifi siyasetçi, gazeteci, yazar,akademisyen, doktor, asker, hakim,savcı, din adamı, öğretmen, avukat gibi düşünce suçlusu insanlardan oluşmaktaydı.
3713 sayılı yasada ve TCK md. 314 te tanımı yapılan suç unsurlarının hiçbirini işlemedikleri halde 15 Temmuz olayları ve OHAL suiistimal edilerek adeta bir cadı avı yapılmış, yasal ve rutin faaliyetler suç gibi işlem görmüştü. ( En basiti ile İslam’ın 5 şartı arasında yer alan zekat emrini ifa eden kişiler, şayet Gülen cemaati, veya Furkan Vakfına mensup talebelere dini saiklerle vermiş ise, Allah rızası için verdiğinin aksi kanıtlanmasa bile, terör suçu olarak işlem görmüş ve silahlı terör örgütü üyesiymiş gibi ağır bir muameleye tabi tutuldular ) Aynı şekilde örgütlenme hakkı kapsamındaki sendikal faaliyet veya dernekleşme, okul, talebe yurdu açma, insanlara hadis, tefsir okuma, dergi, gazete, TV yayıncılığı silahlı terör faaliyeti sayıldı. Aynı faaliyeti yürüten dini gruplar iktidara biat eden ve teslim olan, oy veren kişiler ise dokunulmamış, tersine maddi yardım sağlanmak suretiyle garip bir ayrımcılık ta yapıldığı hemen herkes tarafından görülmektedir.( Hatta bu ayrımcı yaklaşım Sarayla paralel olarak AYM kararlarına da yansımaktadır.( 19.07.2018 Tarihli Yılmaz Özçelik –Hizbutahrir kararı NOT : Bu karar, olması gereken bir karar.Şiddet yoksa terör de yok. Sadece AYM nin kişi ve gruplara göre farklı hukuk uyguladığı, ayrımcılık yaptığını vurgulamak istiyorum )
HIRSIZ VE DOLANDIRICILARA CANİLERE İNFAZ İNDİRİMİ YAPILDIĞI HALDE HİÇBİR SUÇA BULAŞMAMIŞ ÖĞRETMENLER, İSLAM ALİMLERİ, BEBEKLİ ANNELER, GAZETECİ, YAZAR. AKADEMİSYEN VE HAKİMLER, DOKTORLAR, ÖĞRENCİLER İNDİRİMDEN MUAF TUTULDU
Hırsızlar, dolandırıcılar, mafya babaları, katil ve caniler salındığı halde 18 yaşında cezaevine giren harp okulu öğrencileri, gazeteciler, akademisyen, doktor ve hakimler, milletvekilleri , bebekli anneler, KİTAPLARI 30 AYRI DİLE TERCÜME EDİLEN İslam alimleri ( Vehbi YILDIZ ve Ali ÜNAL, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebesi 90 yaşındaki Topal HAFIZ ) bu düzenlemeden muaf tutuldu. Aynı şekilde hakkında hüküm kurulmayan ve dolayısıyla AY md 38-4 gereği masumiyet karinesinden yararlanan onbinlerce tutukluyu muaf tuttu.
Şüphesiz koalisyon ortaklarının yaptığı düzenleme AY md. 10 da düzenlenen EŞİTLİK ilkesine aykırıydı.
Anamuhalefet partisi bu düzenlemeye karşı öncelikle şekil yönünden iptali için AYM ne başvurdu.Zira bunun AF yasası olduğu dolayısıyla bu düzenlemenin salt çoğunlukla değil 3/ 5 üye çoğunluğu gerektirdiğini ileri sürdü.
İnfaz düzenlemesinin bir kısım hükümlüleri kapsadığı bir kısmını da muaf tutması ( çoğunlukla düşünce ve inanç suçluları ) nedeniyle düzenleme başta EŞİTLİK ilkesine aykırı olduğundan bu yönden de CHP nin AYM ye gitmesi kamuoyu tarafından beklendi. Özellikle suçsuz olarak 4-5 yıldır cezaevinde bulunan siyasi suçlular ve aileleri tarafından esas yönünden de düzenlemenin AYM ye götürülmesi yönünde ana muhalefet partisine çağrılar yapıldı.
CHP NİN EKSİK BAŞVURUSU VE BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ALTAY’IN TUTARSIZ, ÇELİŞKİLİ İFADELERİ
Nihayet yasanın yayınlanmasından 55 gün sonra 11.06.2020 tarihinde CHP grup başkanvekili Engin ALTAY tarafından AYM ye esas açısından başvurduklarını ancak TCK md 314-2 ( örgüt üyeliği ) için gitmediklerini basın açıklamasında beyan etti.Halbuki:
Sn ALTAY basın açıklamasında ‘saraya teslim olmuş hakim ve savcılar var, Erdoğan karşıtı herkese terörist muamelesi yapılmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde bu denli vatandaşına karşı dava açan bir yargı görülmemiştir’ Demek suretiyle yukarıdaki beyanları ve kısmi iptal gerekçeleri ile çelişmiştir.
Yani, CHP grup başkan vekili açıklamasında hem savcıların hukuku referans almadıklarını, Erdoğan’a sevgi ve iltisakın ölçü alındığını ifade ettiği halde, bu savcıların üyelikten dava açtığı kişileri ‘ Eli kanlı teröristlerle’ bir tutmuştur.
BU EKSİK BAŞVURUSU İLE CHP NİN TOPLUMUN DERDİ İLE DERTLENMEDİĞİ, İKTİDARIN KEYFİ VE SOYKIRIM BOYUTUNA VARAN UYGULAMALARINI TASVİP ETTİĞİ ONAYLADIĞI ANLAŞILMAKTADIR.
Zira silahlı terör örgütü üyesi denilerek tutuklanan ve mahkum edilen kişilerin büyük bölümünün yasal kurumlarda çalışan öğretmenler, fişlenen polis, asker hakim, savcı, din görevlisi, ev kadını, öğrenci , avukat, muhalif parti milletvekili gibi kesimlerden oluşmaktadır.
Bu kişilerin yargılamalarının adil yürütülmediği, hukuk yerine illegal çete referanslarının ele alındığı ( Bugün ne yazık ki, devlete sızmış bir çete tarafından hakimlerin hukuk dışına çıkması ve illegal kriterlere göre karar vermesi yönünde baskı yapılmakta, aykırı karar veren hakim ve savcılar anında görevden alınarak ya ihraç edilmekte, ya da unvanları ellerinden alınarak uzak illere tayinleri çıkarılmak suretiyle cezalandırılmaktadır )hemen herkes tarafından bilinmektedir. AB nin yayınladığı raporlar ile BM kararlarında bile bu husus açık şekilde görülmektedir ( Örnek BM 26.3.2019 Tarihli İsmet Özçelik kararı, 26.8.2019 tarihli Melike Göksan, Fatih Göksan Kararı )
Basın açıklamasında bizzat hakimlerin adil olmadığı, muhalif olan herkese terörist suçlamasının yapıldığını söylediği halde CHP, BU TESPİT VE SÖYLEMLERİ İLE ÇELİŞECEK ŞEKİLDE, terör örgütü üyeliği suçlamasına maruz kalan onbinlerce masum insanın cezaevinde haksız yere tutulmasına AÇIKÇA RIZA GÖSTERMİŞTİR. Zaten aynı başkan vekili, Orta Asya’ ya yaptığı yurtdışı ziyaretlerinin birinde, hiç görevi olmadığı ve ülkemizde adil bir yargının olmadığı, işkence yapıldığını bildiği halde buradaki okullarda görev yapan öğretmenlerin cezaevine gönderilmek üzere iadesini talep ettiği basına yansımıştı.
Tüm bunlardan ülkedeki tek sorunun iktidar veya yargının bağımsızlık ve tarafsızlık sorunu olmadığı, aynı zamanda muhalefetin de sorunlu olduğunu, demokrasi ve hukuk söylemlerinin sözde kaldığı, mağdura açıkça kimlik sorulduğu, mağdur kişi HDP li veya mütedeyyin ise CHP nin pek ilgi alanına girmediği net bir şekilde görülmüştür.
Örneğin 2 ay önce CHP genel başkanının avukatı sn. Celal ÇELİK tarafından 17-25 aralık tapelerinin gerçek olduğunu tespit ettiklerini ve her ortamda 17-25 aralığın buz gibi yolsuzluk operasyonu olduğunu ifade ettikleri halde, bu operasyonu yaptığı için 2014 yılından beri cezaevinde tutulan 17-25 aralık polisleri ve eşlerinin, hakimlerin ‘NEDEN CEZAEVİNDE TUTULDUĞUNU BİR GÜN BİLE OLSA GÜNDEME GETİRDİĞİNİ DUYDUNUZ MU ?
Ya da, Ankara ve Mersin TEM de, Afyon gibi değişik illerde tutuklulara yoğun şekilde işkence yapıldığı iddiaları karşısında Sn Sezgin TANRIKULU’ dan başka ses veren karşı çıkan gündeme getiren bir CHP milletvekiline tanık olduk mu ? Acı olan şu ki, CHP nin 139 milletvekili olmasına rağmen sn. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU’ nun yarısı kadar, tüm CHP, masumlara sahip çıkıp gündem yapmamaktadır.
PEKİ AYM NE YAPACAK
Anayasa mahkemesinin 2 üyesinin ‘ sosyal çevre’ gibi ( yukarda belirttiğim illegal ve MERDİVEN ALTI KAÇAK kriterlere göre ) hukuka aykırı olarak 4 yıldır tutuklu olduğunu yerlerine Erdoğan tarafından AKP ye yakın isimlerin atandığını ve AYM başkanının ayda bir olarak düzenli şekilde diğer mahkeme başkanları ile Saraya gittiğini, bazı dosyaları okumadan karar verdiği,cadı avına maruz kişilerle ilgili talepleri sürekli red ettiği, muhalif kesime karşı TARİFE USULÜ KARAR VERDİĞİNİ ( bizzat AYM nin resmi internet sayfasında görülüp tespit edildi )hatırlatmak gerekir.( Bkz.19 Ocak 2018 Hürriyet Gazetesi )
Anayasa Mahkemesinin Saray dan bağımsız karar vereceğini düşünmek fazla iyimserlik olur.
Anayasa Mahkemesi aşağıdaki kararlardan birini verecektir.
-
İptal başvurusunu reddedebilir.
-
İptal başvurusunu sadece şekil açısından kabul edebilir.
Bu durumda Anayasa Mahkemesi kararları geçmişe yürümediği için tahliye edilen hırsızlık, dolandırıcılık, yağma, ihaleye fesat karıştırma, adam yaralama, tehdit gibi suçlardan hüküm giymiş ve yasadan yararlanmış kişiler aleyhine sonuç doğurmayacaktır.
Bu durumda İktidar ve koalisyon ortakları isterse yeniden bir düzenleme yapabilir, ancak bu durumda CHP veya İYİ partinin de desteğini alması gerektiği için muhtemelen af kapsamını genişletecektir.
-
Üçüncü ihtimal ise, AYM sadece esas açısından eşitlik ilkesine aykırı olduğu için veya hem esas hem de şekil yönünden düzenlemenin iptaline karar verebilir.
Bu durumda da iptal kararı yasadan yararlanan kişiler aleyhine sonuç doğurmayacaktır.
İktidar yeniden düzenleme yapmak isterse kapsamı genişletmek zorunda kalacaktır.
AYM esas yönünden iptal için yapılan başvuruyu kabul edip 7242 sayılı yasanın eşitlik ilkesini ihlal eden ilgili cümleleri iptal edebilir. Bu durumda infaz düzenlemesi ile istisna tutulan kişiler de bu indirimden otomatikmen yararlanıp koşulları oluştuysa tahliye edileceklerdir.