DİLAN POLAT BİR KESİMİ ÇATLATMAYA DEVAM EDİYOR; KENDİSİNİ TAKDİR VE TEBRİK EDİYORUM 

Sosyal medya fenomeni Polat çifti, Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından incelenmiş; örgüt kurma ve kara para aklama suçlarından 40 yıl hapis cezası istemiyle yargılandıkları davada, Dilan Polat 9 buçuk ay ve Engin Polat ise 10 ay sonra serbest kalmıştı.

Cezaevinden çıkışlarını büyük bir coşku ve eğlence içinde kutladılar ve kutlamaya da devam ediyorlar.

Eeee haklılar; ekmek, su gibi en büyük temel ihtiyaç özgürlük ve Polat çifti de şimdilerde özgürlüklerinin tadını doya doya çıkarıyorlar...

Kim ne derse desin Dilan Polat oldukça “enerjik”, güzellik sektörü ve sosyal medya yönetiminde de oldukça başarılı bir kadın...

“Enerji” şarkısı ile müzik piyasalarını alt üst etmiş bir isim. Tüm Türkiye'nin ağzında “Enerji” şarkısı. Benim diyen günümüz sanatçılarına da "on" değil "yüz" basar...

DİLAN POLAT BENİM GİBİ ENAYİ SPOR DEĞİL

Oldukça akıllı ve zeki bir kadın. Kendisini bir kez daha takdir ediyorum.

Ha! “Hoca Hanım; kara para akladığı iddia edilmiş, örgüt kurmakla suçlanmış, havadan para kazanmış, neden takdir ve tebrik ediyorsunuz?” dediğinizi duyar gibiyim...

Enayi değil o yüzden. Ne yapacaktı ya?

Şahsım gibi İmam hatip lisesine gidip okulun en başarılı kız öğrencisi iken dönemin Balıkesir Valisi Yahya Gür tarafından okuldan mı kovulacaktı? Enayi mi o?

Veya Sevgili Dilan Polat, İmam hatip lisesini zar zor, kovula kovula, binbir baskı ve zorbalık altında, okul birincisi olarak tamamlayan, okul birinciliği gizli saklı tutulan bir kız öğrenci olduğu halde, okul birinciliği hediyesi diye kendisine bir “erkek kol saati” mi verilecekti? Aptal değil yaaa…

DİLAN POLAT ÜNİVERSİTE SINAVINI DERECEYLE KAZANIP ŞAHSIM GİBİ KAYIT YAPTIRAMAZ HALE Mİ GELECEKTİ? 

28 Şubat döneminde üniversite sınavını, ilk yüzdelik dilimlerde yer alıp derece ile kazanmış biri olarak bugün bir Vali Hanım olabilecek şartları taşıdığım halde, tam da o derece başarılı olduğum halde...

Katsayı adaletsizliğinden dolayı hiçbir bölüme kayıt yaptıramaz hale getirildim.

Ve sırf lise okul birinciliğimden dolayı zar zor matematik öğretmenliği bölümüne kayıt yaptırabildim. 

Dönemin Balıkesir Üniversitesi Genel Sekteri Faiz Türkan tarafından sırf inancımdan dolayı, başörtülüyüm diye, tam da sınav üstü bodrum katlara kadar koşturuldum.

Sırf sınava girmemi engellemek veyahut da moralimi bozmak adına yapıldı tüm bunlar.

Tüm mobbing, zorbalık ve engellemelere rağmen yine de matematik öğretmenliği bölümünü bölüm birinciliği ile tamamladım.

Cebir ve Sayılar Teorisi alanındaki doktora tezimi Türkiye'de tek, dünyada ise dört kişiden biri olarak tamamladım.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 21 YILLIK VE DOKTORA MEZUNU MATEMATİK ÖĞRETMENİYİM 

Balıkesir'de 2022 yılında Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi öğretmeni iken EKYS’ye girmeden önce sırf, Balıkesir makam ağalarından icazet almadım ve el etek öpmedim diye başıma gelmeyen kalmadı...

BALIKESİR TAM BİR MOBBİNG YUVASI HALİNE GETİRİLDİ, YAPILANLARIN EĞİTİM İLE MAALESEF ALAKASI YOK

Millî Eğitim Bakanlığına adeta kara bir bulut gibi çöken torpilli makam hırsızlığına Balıkesir'de kimler destek veriyor? Soralım. Gazeteciler hafiye değildir. Bunu tespit edecek makamlar ve yetkililer belli…

Başta dönemin Balıkesir Valisi Sayın Hasan Şıldak, Balıkesir Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş, o dönemin İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tatlı, Karesi İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Günnü, yine o dönemin Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Turgut Kıvanç ve halen aktif görevde olan Balıkesir Valisi Sayın İsmail Ustaoğlu ve Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Genel Müdürü Sayın Doç. Dr. Mustafa Otrar...

Ve daha perde gerisinde olan, ortaya çıkmaya cesareti olmayan sayısız kişi...

Hepsi, Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezinde torpilli makam hırsızı kontenjanından müdür yardımcısı olan tescilli torpilli "Tuncay Evliyaoğlu" için seferber olmuş durumda…

Tuncay Evliyaoğlu, Bilsem öğretmeni dahi değilken, tepeden inme bir şekilde Bilsem’e kadrolu müdür yardımcısı oluyor, torpil maalesef göbek atıyor Balıkesir'de Sayın Bakanım...

Geçen yıl görevlendirme adı altında sürgün gitmiş olduğum Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda bez futbol topu saldırısına maruz kaldım, yaralandım ve aylarca farklı farklı birimlerde tedavi görmek zorunda kaldım.

Bu sene görevlendirmem Mehmet Azman Çavuş Ortaokulu’na yapıldı...

En başından beri torpilli makam hırsızları boş durmuyor, başıma daha ne işler açacaklar, hiç bilmiyorum...

Sürekli soruşturma üzerine soruşturma geçiriyorum... 

Görev yapmış olduğum okullarda dahi iş güvenliğim de can güvenliğim de maalesef kalmadı...

Alınması gereken iş güvenlik tedbirleri şahsım söz konusu olunca nedense hiç mi hiç alınmıyor…

Somut deliller olmamasına rağmen şahsıma türlü türlü soruşturmalar açıp bu soruşturmalara onay verenler, görevim sırasında ve görev yerimde yaralandığım halde bir kamu davası açıp olayın nasıl vukuu bulduğunu aydınlatmaya dair bir soruşturma dahi başlatmıyor…

Bu çifte standartın vebali kimde?

BALIKESİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA KORUMA POLİS TALEBİNDE BULUNDUM, CEVAP DAHİ GELMEDİ

Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda görevim sırasında bez futbol topu saldırısına maruz kaldığım için tüm sorumlular hakkında Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayetçi oldum, kovuşturmaya yer olmadığına dair Karar verdi. 

Koruma polisi talep ettim, cevap dahi gelmedi...

Kamera video kayıtlarını istedim. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan tarafıma kamera video kayıtları yerine, karanlık bir kare fotoğraf (o da olay yeriyle uzaktan yakından alakası olmayan) verildi...

PÜFÜRÜKTEN BİR SORUŞTURMA İLE ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ SAYIN DOÇ. DR. MUSTAFA OTRAR'IN KEYFİ İMZASI İLE BİLSEM’DEN KOVULDUM 

Balıkesir İdare Mahkemesi’ne başvuru yaptım. 400 sayfaya yakın mobbing ve torpil belgesini Sayın Mahkeme’ye ilettim. Dosyam Bursa-Balıkesir İdare Mahkemeleri arasında iki yıldır gidip geliyor.

Sanırım sınavla kazanmış olduğum kadrolu görevime iade kararını ben emekli olunca verecekler...

Ellerinde aleyhime püfürükten bir soruşturma süreci ile yanlı tutulmuş, son derece hukuksuz bir muhakkik raporundan başka hiçbir şey yok...

DİLAN POLAT NE YAPSIN? SÖYLEYİN ŞİMDİ 

Şahsım gibi lise okul birincisi mi olsun? Eeee olsa ne olacakkk? Bilimsellikten uzak bakış açısındaki torpilci makam hırsızlarının gözünde: Çöp.

Üniversite bölüm birincisi mi olsun? O da çöp.

Doktora tezi hazırlayıp Türkiye'de tek, dünyada dört kişiden biri mi olsun? Torpilin yoksa o da tamamen çöp…

21 yıllık liyakat sahibi öğretmen olup EKYS'ye girip mülakat dahil kazanıp yönetici olmaya mı çalışsın?

O zaman başına gelmeyen kalmaz…

Cezalardan ceza beğensin… 

Kara para aklamak amacıyla örgüt kurmuş olsa bile daha az ceza alır...

TÜRKİYE'DE LİYAKAT SAHİBİ KADIN ÖĞRETMEN OLUP EKYS’YE GİRENE GÖRE KARA PARA AKLAYAN DAHA AZ CEZA ALIR 

Sevgili Dilan Polat ne yapmış? Masak raporuna göre kara para aklamak için örgüt kurmuş. Eeeee olsun (!) … 

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde erkek egemenliği altına girmiş makam ağalarından icazet almadan EKYS’ye girmiş mi? Girmemiş...

Ülkemizde hangisi daha büyük suç?

Kara para aklamak amacıyla örgüt kurmak mı? Yoksa torpilin olmadan Millî Eğitim Bakanlığı’nda Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Sınavı’na girmek mi?

Torpilin yoksa Millî Eğitim Bakanlığı’nda Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Sınavı’na girmek daha büyük bir suç (!) …

Sevgili Dilan Polat bu yazımı okursa “Ülkemizde ne aptal kadınlar (şahsım gibi) varmış” dese haklı mı? Sonuna kadar haklı...

“Gel bir çay içelim” diye Twitt atan öğretmenin davetini gören Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin Beyefendi; iki yıldır torpil, mobbing, makam hırsızlığı ve kadın öğretmen olarak bez futbol topu saldırısına maruz kalmışlığımı görmüyor, duymuyor, bilmiyor... Enteresan.

Ne zaman Sayın Milli Eğitim Bakanımız şahsımdan haberdar olacak? Görünen o ki, ben şehit olunca...

Çünkü Millî Eğitim Bakanlığı liyakat sahibi kadın öğretmen istemiyor. Ama ölürsem diğer hazin örneklerde olduğu gibi ölü seviciliği yapılır, eminim...

CNN TÜRK KANALINDA GAZETECİ MELİK YİĞİTEL 

Torpilli gazeteci Melih Yiğitel, sabaha kadar tüm akşam CNN TÜRK ekranlarında ve her konuda da fikri var maşallah. Anlattıklarından herhangi bir şey anlayan varsa beri gelsin...

Şahsen onun anlattıklarından hiçbir şey anlamıyorum.

Geçen akşam kalkmış Dilan Polat hakkında da atıp tutuyor...

GAZETECİ MELİK YİĞİTEL, MERT İSEN CEVAP VER

Gazeteci Melih Yiğitel’in CNN TÜRK ekranlarındaki konuşmalarına bakılırsa mertçe konuşmaya çalışıyor gibi. Başarabiliyor mu? Tabii ki hayır. Yaldızlı boyaları dökülüyor konuşurken...

Diyelim ki mert ve dobra bir gazeteci, hiç sanmıyorum ama diyelim öyle...

Bakalım sorularıma cevap verebilecek kadar mert ve dobra mı?

Gazeteci Melih Yiğitel'in eşi kim? Meriç Murathan Yiğitel. Ne iş yapıyor Meriç Murathan Yiğitel? Bir resim öğretmeni. Daha sonra ne oluyor? Bakanlık Merkez Teşkilatı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne Şube Müdürü olarak getirildi. Sonrasında ise Eğitim Politikaları Daire Başkanı oldu.

SÖZDE DOBRA VE MERT GAZETECİ MELİH YİĞİTEL ÇIK KARŞIMA, CEVAP VER

Şahsım lise okul birincisi olup matematik öğretmenliği bölümünü de bölüm birincisi olarak tamamlarken, doktoralı 21 yıllık başarılı bir kadın öğretmen iken EKYS yazılı sınavını ve mülakatını kazanmışken, Bilsem’de müdür yardımcılığı hakkım varken, Bilsem'den torpilciler tarafından kovulmuş iken...

Eşiniz nasıl oluyor da sıradan bir resim öğretmeni iken birdenbire Eğitim Politikaları Daire Başkanı olabiliyor?

Dilan Polat'a laf söyleyip ona “utanmıyorsun” demek yerine, bu soruma cevap verebilecek az da olsa yüreğin ve cesaretin var mı?

Hep birlikte göreceğiz ama ben yine de şimdiden söyleyeyim: Tabii ki yok. 

Görmedim, duymadım, bilmiyorum diyecek ve herkes gibi üç maymunu oynayacak... Torpillilerin yazılı olmayan kanunu bu.

Torpilli gazeteci olursan sabaha kadar CNN TÜRK ekranlarında konuş konuş dur…

Lafla peynir gemisi yürütmesen de olur. Gemisini yürüten kaptan ne de olsa değil mi?

Şahsımın yazıları tüm kamu haber sitelerinden engelleniyor ve şahsıma sık sık sansür uygulanıyor. Neden acaba sana ve senin gibilere hiçbir sansür uygulanmıyor? Peki bu soruma bir cevabın var mı?

28 ŞUBAT DÖNEMİNDEKİ TELEVOLE CUMHURİYETİ

28 Şubat döneminde ne olmuştu? Banka sahipleri ülkemizdeki kaotik ortamdan istifade edip kendi özel bankalarını hortumlamıştı… 

Şahsım başarılı bir İmam hatip lisesi öğrencisi iken dönemin Balıkesir Valisi Yahya Gür tarafından okuldan kovulurken bu bazı banka sahipleri bu ülkenin parasını hortumlamakla meşgul idiler.

Ceza alan oldu mu? Hatırlayanınız var mı? Ehhh, göstermelik birkaç yıl ceza alan oldu. Çaldıkları para ile keyif sürmeye ise devam... Bir kısmını BDDK tahsil etti, o kadar.

ŞİMDİ DİLAN POLAT'A GÖRGÜSÜZ DİYENLER 

28 Şubat döneminde bankalar hortumlanırken, ülkede ekonomik kriz varken, birçok iş yeri sahibi iflas ederken, ünlü televizyon ekranlarında komple “Televole” vardı. Full vur patlasın, çal oynasın, göbek atmacalar… Sanatçıların şaşalı zenginliklerini ve görkemli yaşantılarını milletin aç ve fakir insanlarının, gariban vatandaşlarının gözüne gözüne sokuyorlardı hiç utanmadan...

O zaman o sanatçılara, o iş adamlarına kalkıp da kimse “görgüsüz, utanmaz, ahlaksız” demiyordu...

Ne yazık ki ülkemizde son zamanlarda dolandırıcılık ve kara para aklama meslek halini almış durumda...

Gerek telefon dolandırıcılığının gerek başka türlü dolandırıcılıkların önüne bir türlü geçilemiyor...

Hal böyle olunca, şahsım gibi liyakat sahibi kadın öğretmenlere de soruşturma, ceza, sürgün, mobbing, kafasına bez futbol topu yemek kalıyor...

Dilan Polat çiftine bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Enerjin hiç eksik olmasın Sevgili Dilan Polat, seni başarılarından dolayı tebrik ediyorum.

İyi ki şahsım gibi okuyup bilim öğretmeni olup enayilik ve aptallık yapmamışsın...

Dr. Meryem ÇILDIR