Ee malumunuz düğün sezonu açıldı. Evlere davetiyeler ulaştı. Ne giysek, kiminle gitsek, yemekli mi, yemeği kaliteli mi derken birçok şeyi merak ediyoruz. Ama bir de şu merak konusu var: Bu çift mutlu olacak mı? Birbirini tamamlayacak mı? Durumları iyi mi? Bir şeye ihtiyaçları var mı? Biz bu ayrıntılarla ilgilenmiyoruz. Evlenmeye karar verecek yaşa geldiyseler gerisine hazırlıklı olsunlar canım, değil mi ama? Tabii bir de bizi iyi ağırlasınlar yeter. Oysa Allah ayetinde ne diyor?

Bismillahirrahmanirrahiym,

“Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.” (Nûr, 32.)

Allah bekar olanların yuva kurma sorumluluğunu çevresine yüklüyor. Peki söz konusu yuva kurma meselesi Kur’an’da geçen kavram gibi mi algılanıyor şu an? Asla değil. Şimdi taraflar istek yarışına girmiş “kız evi naz evi” kılıfıyla bir taraf israfın dibine vuruyor, “Şanımıza göre düğün yapalım.” diyen diğer taraf gösterişin âlâsını yapıyor. Muhafazakâr kapitalizmin zirve yaptığı dönemi yaşıyoruz bence. Peki nedir gelin hanımların bitmek bilmeyen istekleri? Biraz hemcinslerimi eleştirmek istiyorum.

Birçoğu evleneceği kişiyle birkaç yıl sonrasını hayal etmek yerine ertesi gün sosyal medyadan gelecek beğeni ve yorumları önemsiyor. Bu yuva kurmak gibi ciddi bir kurum için çok basit bir bakış açısı ne yazık ki. Birlikte türlü zorluklara göğüs gereceği eşini son güne kadar kullanmaya çalışıyor. Yahu insan sevdiği kişiden elli bin liralık altın ister mi?

“Bana ne, beni istiyorsan altınımı verirsin.” der mi?

Evleneceği kişinin babasına mal mülk sattırır mı? Hepsi bir yana, insan nikahına bedel biçer mi? “Ama mehir diye bir şey var.” diyecekseniz “El-insaf!” derim. Mehir giderayak alınan yüklü miktar para değil ki... Ölüm ya da ayrılık durumunda kadını bir müddet ele muhtaç etmeden idare edecek bir paradır mehir. Ama şimdilerin mehiriyle bir yatırım yapıp ömür boyu rahat edebilirsiniz. Hele bir de sonunda boşanma olduysa ömür boyu yeni eşinizle beraber eski eşinizin sağladığı kaynaktan beslenirsiniz. Tövbe tövbe...

İlla belirlediği miktarı isteyen kızlarımıza şunu söyleyeyim: Eğer fiyatı evleneceğiniz adam karşılamıyorsa o kişiyle evlenmeyin. Çocukcağız bedeli babasından dedesinden alacaksa demek ki size sahip olacak mertebeye gelmemiş. Bir mehir için kredi çektiren duydum. Mehir Allah’ın emri de o kredi ne oluyor? Süt gibi ak paraya haram, necaset gibi karışıveriyor. Peki kızcağız istediğine ulaşıp insan içinde altınlarıyla şov yaparken ne oluyor biliyor musunuz? Sevgili kocası orada burada “Evlilik çok zor, ben hâlâ hanımın kredisini ödüyorum ve istekleri hiç bitmiyor.” gibi şikayetlerde bulunuyor. Allah aşkına adamlar arkadaş meclisinde bizleri şikayet ediyorlar. Onca telaş, heyecan, geçirilen

zaman, verilen emek sonrasında “İyi ki evlenmişim.” demeyi haketmez mi? Nedir bu bitmek bilmeyen istekler?

Başa dönecek olursam, çiftlerin evliliğini çevrelerine yükleyen bir dine mensubuz güya ama evlenecek çifte bahşiş adı altında türlü zorluklar çıkarıyoruz. Makas kesmiyor, bıçak körelmiş, kapı açılmıyor derken berberinden çerezcisine kadar herkes para koparmanın derdinde. Allah aşkına geçelim bu saçma ve anlayışsız gelenekleri! Nedir bizdeki bu Allah ne dediyse tersini yapma hevesi? Hiç mi korkmuyoruz? Zor bela yuva kurulsa soymaya kalkarlar, imkan bol olsa israfın dibine vurulur. Allah aşkına yapmayın etmeyin!

O yuvadan ne bekliyorsanız onu talep edin. Bu her iki taraf için de geçerli. Allah için kurulan yuva ile maddi beklentiler için kurulan yuva bir olur mu? Bunu erkeklerin yaptığına da rastlıyoruz. Ne yazık ki eşi para getirmediği için şiddet uygulayan erkekler de mevcut aramızda. Beklentilerimiz ile sonucunda bulacağımız şey doğrudan ilişkili. Bu nedenle bir yuvanın huzura ve mutluluğa gidebilmesi için kanaat etmek ve israftan kaçınmak şarttır. İnanın, Allah kendi rızkına güvenip kanaat edene bolluk bereket veriyor. Ama derdi para olanın gözünü doyurmaya yedi cihanın gücü de yetmiyor.

Bu sezon bir düşünelim. Listeden gereksiz ve çok masraflı olan beklentileri çıkaralım. Maddi açıdan daha mütevazı olup, manevi açıdan daha doyurucu bir tören düşünelim. Çiftlerin gösteriş arzusunu kullanan sektörlere para kaptırmayalım. Her ne yatırım yapıyorsak ilerleyen yıllarda yaşamayı arzuladığımız hayata göre yatırımlar yapalım.

Asla ve asla eşlerimizi yolunacak kaz olarak görmeyelim. Bakın o zaman evimizden nasıl da bereket taşacak? Herkes nasıl da “Akşam olsa da eve gitsem.” diyecek? Allah’ın izniyle sağda solda eşinden şikayet eden çiftler de bitecek. Sadece önce Allah korkusu sonra saygı sonra sevgi bekleyelim, gerisini verir Rabbim. Şimdiden Allah hepimizi mesud etsin, yuvalarımızı mübarek kılsın.

Kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.

Saygılarımla,

Tuba Demir