Krizin sorumlusu kim veya kimler?
meridyenhaber.com :Ülkeyi yöneten kadro her fırsatta ve her meselede sorunları bir başkasına yıkarak havale ederek nereye kadar bu işi götürmeyi düşünüyor, 16 yıldır ülkeyi idare eden siyasi kadro neden gerçekleri halkla paylaşmıyor ve halkın bilgisine sunmuyor veya sunamıyor.
Her fırsatta ve seçimlerde halkım diyen irade ülke sorunlarını çözmede neden halkın istediği ve arzuladığı refah ortamını halka sunamadığının gerçek bilgilerini halkla paylaşmıyor , her seferinde sorunların üzerini örterek siyasi sorumluluktan kaçıyor.
Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu olumsuz koşullar giderek belirginleşiyor. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse ekonomi yönetiminin başına getirdiği damadı Berat Albayrak, her fırsatta Türkiye ekonomisinin güçlü ve şoklara karşı dirençli olduğunu söylüyorlar. Her fırsatta ekonomide yaşananların aslında kriz olmadığını, ekonomik göstergelerdeki bozulmaların tamamen dış güçlerin müdahalesinden kaynaklandığını tekrar edip duruyorlar.
Başta elektrik ve doğalgaz olmak üzere, halkın günlük yaşamını yakından ilgilendiren tüm temel tüketim ürünlerine peş peşe zam yapılması, döviz kurlarındaki yükseliş, büyük bölümü inşaat alanında olmak üzere şirket iflasları ve giderek artması beklenen işten çıkarmalara rağmen ısrarla tekrarlanan 'Kriz yok, bunların hepsi manipülasyon’ söylemi, başta ücretli emekçiler olmak üzere, yaşam koşulları belirgin bir şekilde ağırlaşan geniş kitlelerin tepkisini çekmeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta sonu ‘Ekonomik krizin gündemden düşürülmesi ve halkın pahalılıktan şikayetine son verilmesi için her türlü tedbirin alınması’ talimatı vermesi, iktidarın içine düştüğü çaresizliğin en somut göstergesi. Bugüne kadar ülkeyi talimatla yönetmeye alışık olduklarından, ekonomik krizin en önemli sonuçlarından birisi olan enflasyonu ‘talimat vererek’ ya da sezonluk mağaza indirimlerine özenip ‘Enflasyonla Topyekun Mücadele’ adı altında, ‘Yüzde 10’ indirim kampanyası yaparak hafifleteceklerini sanıyorlar.
16 yıldır defalarca tanık olduğumuz gibi, ülkede yaşanan her olumsuz gelişmede kendilerini sürekli dışarıda tutarak, bazen ‘iç güçleri’, çoğunlukla da ‘dış güçleri’ sorumlu tutuyorlar. Bu söylem, henüz başında olduğumuz ekonomik kriz sürecinde de sık sık karşımıza çıkmaya başladı. Hatta Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu işi o kadar abarttı ki, ülkenin içinde bulunduğu durumun faturasını 45 yıl önce hayatını kaybeden İsmet İnönü’ye çıkaracak kadar ileri gitti.
Ekonomide yaşanan her olumsuzluğu dış güçlere bağlayıp, kendilerini ‘sütten çıkmış ak kaşık’ gibi gösterme alışkanlığının iktidar tarafından uzun süredir işe yarayan bir ‘siyaset tarzı’ olarak benimsendiği anlaşılıyor. Faizler artınca ‘faiz lobisi’ni, dolar artınca ABD’yi sorumlu tutarken, artan enflasyonun sorumlusu olarak da esnafı sorumlu ilan ederek zabıta denetimiyle yükselen enflasyonu kontrol altına akacaklarını sanıyorlar. İktidar güçlerinin içinde bulunduğu hastalıklı ruh halini isterseniz bir fıkra ile anlatalım; moda tabirle artan fiyatların sorumlusu patates ve soğan üreticisi vurun abalıya misali ekonomi kurmaylarının hiç bir sorumluluğu olmaması düşündürcü değil mi? Bizde yaşananların bir benzerinin yaşandığı başka bir ülke var mı? diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Her konuda mertlik gösterenler bu konuda neden sorumluluklarını ve süreci iyi idare edemediklerini hatırlamazlar? Türkiye bu durumda nasıl düzlüye çıkar doğrusu anlamakta zorlanıyorum.
Adamın biri balonla seyahate çıkmış. Havalandıktan kısa bir süre sonra balondaki hava birden azalmış ve balon yere doğru alçalmaya başlamış. Balondaki adam panik halde çevresine bakarken bisikletiyle giden birini görmüş ve ona doğru seslenmiş:
“Arkadaş bakar mısın, ben neredeyim?”
Bisikletli cevap vermiş;
“Gökyüzündesin.”
Balondaki adam sesini yükselterek bir kez daha seslenmiş:
“Sana nerede olduğumu soruyorum.”
Bisikletli bu sefer de,
“Balondasın” yanıtını vermiş.
Balondaki adam, bisikletliye sinirlenerek seslenmiş:
“Arkadaşım sen iktisatçı mısın?”
Bisikletli,
“Nasıl bildin?” diye sorunca balondaki adam:
“Söylediklerinin hepsi doğru, ama hiçbir işe yaramıyor!”
Bu sefer bisikletli sormuş:
“Sen de politikacısın galiba?”
“Evet” demiş balondaki, “Nasıl bildin?”
Bisikletli gülümseyerek yanıt vermiş:
“Görünen o ki içinde olduğun balon patlamış, balonla birlikte yere çakılmak üzeresin ve hâlâ suçu başkasına atmaya çalışıyorsun!”