Müslüman Ülkeler ve Toplulukları Savunma Stratejisi

"ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır!” (Bediüzzaman Said Nursi)

Bugün İslâm dünyasında Batı'nın hâkimiyeti altında olmayan ülke yoktur neredeyse. Başta ABD olmak üzere küresel güçler gerek fiziki işgaller gerek kültürel işgalleri ile yeraltı-yerüstü kaynaklarınızı, maddi manevi değerlerimizi sömürmekteler.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI ÜNİTER DEVLETLER YERİNE KÜRESEL GÜÇLER OLUŞTU

Geçen yüzyılda dünya ''Sağ'' ve ''Sol'' olarak ikiye ayrıldı. İkinci Dünya Savaşı sonrası teşekkül eden yeni bir dünya düzeni meydana getirildi ve Amerikan Kapitalizmi ''Sağ'' blok, Rusya (SSCB) Sosyalizmi ise ''Sol'' blok olarak nitelendirildi. Savaş sonrası Birleşmiş Milletler Teşkilatının teşekkülü(1945) ile birlikte İsrail işgal devleti kuruldu(1948) ve Filistin işgal edilerek 76 yıldır soykırıma tabi tutulmakta... Mamafih BM'nin 5 daimi üyeleri(ABD, İngiltere, Rusya, Fransa, Çin) sömürü ve zulme devam ediyorken, Çin de 75 yıldır Doğu Türkistan'a soykırım uygulamaktadır. Küresel güçler kendi arasında birleşirken, İngiliz Başbakanı Margaret Teacher İslâm'ın 'Yeşil düşman' olarak kabul edildiği ilan etmişti. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP yani (BİP) işbirlikçi idareciler tarafından açık açık dillendirilmiş, bugün İslam dünyasında meydana gelen her kargaşanın altından Siyonizm, ABD, CIA çıkmaktadır. İslam coğrafyasını yeniden tanzim etmek istiyorlar. Haddizatında dönemin ABD dışişleri bakanı Condeellazza Rice 22 İslâm ülkesinin sınırlarının değiştirileceğini açıklanmıştır. Kimileri bu açıklamayı yalanlamış olsa da 2003'te ABD tarafından Irak'ın işgali, Saddam Hüseyin'in idam ettirilmesi, bir buçuk milyon Müslümanın katledilmesi, yeraltı yerüstü zenginliklerinin yağmalanması, etnik çatışmalar, mezhep savaşları hep bunların eseridir. ABD'nin bölgede kurduğu terör grupları misal IŞİD gibi radikal gruplar ortaya çıkararak, Batılıların İslam’a yönelmesini de engelemiş oluyorlar. Aynı zamanda Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesi ile milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Bugün ülkemizde gayriresmi rakamlara göre 10-15 milyon Suriyeli sığınmacı bulunduğu söylenmektedir. Arap baharı bahanesiyle Libya'nın işgal edilmesi, devlet Başkanı Kaddafi'nin yerlerde sürüklenerek katlettirilmesi, yine New york'ta İkiz Kulelere sözde El-Kaide'nin saldırı düzenlemesi ve bu bahane ile Afganistan'ın da işgal edilmesi vd. ABD eliyle birçok Ortadoğu ülkesine darbe ve işgaller olması Rice'nin bu sözlerin apaçık bir gerçeklik olduğunun ispatı değil midir? 

ÜSTÜMÜZE ÖLÜ TOPRAĞI MI ATILDI?

Yeni Dünya Düzeninin kurucuları emperyalist ırkçı Batılılardır. Müslümanların bu durum karşısında düşman tarafında yer almak yerine bir stratejimizin ve gücümüz olması gerekirdi. Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamız Önderliğinde 1969'da Milli Görüş kurulmuştur. Erbakan Hoca İslam Birliği-Kurumsal Birlik- kurulsun için yıllarca mücadele etmiş, sekiz Müslüman devleti bir araya getirerek D-8'leri kurmuştur. (1996) Yaklaşık 23 yıldır iktidarda olan AKP D-8'leri atıl bırakmıştır. İslâm Birliğinin önündeki en büyük engel maalesef işbirlikçi idarecilerdir. Halbuki yapılması gereken Avrupa Birliği hedefi, ABD stratejik müttefikliği, üslerin yabancılara kullandırılması değil, Tam Bağımsız Türkiye, D-8/60 ve nihayetinde Yeni Bir Dünya kurulması için çalışmak olmalıydı. Bölgemizden ve İslam beldelerinden işgalcilerin çıkarılması, kıblesi Kâbe olanlarla barışık ve kardeş olmak; enerji, teknoloji, gıda vd. alışverişi ve güç biriktirme stratejisini hayata geçirmenin yollarını aramak olmalı.

BATI, KENDİNİ GELİŞTİRİRKEN İSLAM DÜNYASININ KONTROLÜNÜ ŞU ŞEKİLDE SAĞLADI

● Şiddet olaylarını organize ederek (savaş ve terör) ile birlik fikrini zâfiyete uğrattı.

● Fikir kirlenmesi ve ahlaki tahribat ile toplumlar yozlaştırıldı.

● Mefhumlar (kavramlarımız) değiştirildi ya da içi boşaltıldı.

● Medya ve sinema yoluyla değerlerin tahribatı artırıldı.

● Sivil toplum kuruluşları, toplumu ve siyasileri yönlendirerek ve toplum kesimlerine etki etmekte aktif olarak kullanıldı.

● İslam ülkelerinin güçlenerek kalkınmasını önlemek için yatırım politikaları engellendi.

● Hizmet yatırımlarına her türlü destek verilirken üretime dönük sanayi yatırımlarına fırsat verilmedi. İslam dünyasındaki her kargaşanın altında ABD var.

Dünya üzerinde hâkimiyet kuran emperyalist güçlerin uyguladıkları stratejileri var. Bunları iyi bilmek gerekir. Bunlar:

-Stratejik bölgelerin kontrolü

-Açık denizlerde hâkimiyet

-Stratejik maden ve enerji kaynaklarına ulaşım

-İslam ülkelerinin ve diğer ülkelerin kalkınmasını önlemek

-İslam dünyasını yeniden şekillendirmek

-İsrail’in Arz-ı Mev’ud emellerine destek vermek.

TEK DÜNYA DEVLETİ

Geçen yüzyılda savaşlar askerlerin başarısı, gücü ve teçhizatı ile kazanılırken, bugün insansız hava aracı(İHA) kullanılıyor. Dahası Yapay Zeka ile yapılıyor. Günümüzde yapay zeka en büyük tahrip gücü hâline gelmiş bulunmakta. Bunlar İslam dünyası açısından büyük tehdit oluştururken bununla birlikte İslam dünyasının elinde aslında pek çok fırsatlar var. Bu fırsatların doğru değerlendirilmesi mecburidir.

İSLÂM DÜNYASININ GÜCÜ KÜÇÜMSENMEMELİ

İslâm âlemi kendi gücünün farkında değil ne yazık ki!

Hâlbuki;

-stratejik Bölgelerin ellerinde olması büyük güçtür

- Genç ve dinamik nüfusa sahip olması güçtür

- Enerji kaynakları ve maden yataklarının ellerinde olması güçtür

- İslam Ülkelerinin İslam dininin Ümmet bilinciyle bir araya gelebilme durumu gibi gibi üstünlükleri mevcuttur. İslam dünyası bu gibi üstünlüklerini koruyarak hayata geçirmeyi başarabilirse küresel güçler tehdit olmaktan çıkacak ve müslümanlara boyun eğmek mecburiyetinde kalacaklardır.

Müslümanların kendi aralarında kurdukları askeri gücü ordu ile birlikte asıl birlik olup beraberce hareket etmeleridir. Siyasi, ekonomik, teknolojik, sosyo-kültürel işbirliği halinde, mezhep farklılıklarına rağmen beraber hareket edebilmeleri en büyük güçtür olacaktır. Bu gücün doğru yönetilmesi, birlik beraberliğin sağlanması, siyonizmin Tek Dünya Devletini kurmaya cesaret edememesi demektir.

ADİL BİR DÜNYA EN KISA ZAMANDA KURULACAKTIR

Sünnetullah gereği büyük gelişmelerin öncesinde büyük buhranlar yaşanmıştır. Allah CC her şeyi bir sebebe bağlanmıştır, güneş gecenin en koyu anından sonra doğar, bir bebeğin dünyaya gelmesi büyük sancılardan sonra gerçekleşir. Adil bir dünya ise Müslümanların sadece dua etmesiyle gerçekleşmez. Sebeplere sarılıp gayret etmek lazımdır, nice fedakarlıklar gerekir nice bedellerin ödenmesi gerekir. İslam'a sıkı sıkı sarılmak ve hayata geçirmek gerekir. Biliyoruz ki bir gün İsrail İşgal 'Devleti' yok olacak, ABD ve tüm emperyalistlerin gücü kırılacak. Bu bağlamda dünya büyük gelişmelere gebe, Batı bugün İslam'a koşuyor. İnşaallah en kısa zamanda  İslâm Birliği sağlanarak hak ve adalet ile hükmedecek yeni bir dünyanın temelleri atılacaktır.

"Bir gün gelecek İsrail'e öyle bir tokat atacağız ki hayatı gözünün önünden gazze şeridi gibi geçecek." (Prof. Dr. Necmeddin Erbakan)

O halde nefsani duyguları, makam-mevki hırsını bir kenara bırakarak İslam'a yönelmeli, özüne dönmeli ve Millî Görüşe sıkı sıkı sarılıp tüm insanlığın saadeti yolunda gayret gösterilmelidir!

Dua ile..