Fatihleri Anneler Doğurur Babalar Yetiştirir
İstanbul'un fethi deyince akla ilk önce elbette Fatih Sultan Mehmet gelir. Çok yönlü bir lider olması hasebiyle tarihin en büyük komutanlarından biri olmuş, adaletle hükmetmiş, pek çok alana vakıf bir ilim adamı ve manen de bir gönül eridir aynı zamanda.
Babası ikinci Murat onu bir Fatih olarak yetiştirmiştir. İkinci Mehmed dördüncü şehzade olmasıyla birlikte geleceğin Fatihi olacak şekilde eğitim verilmiş, edebi-terbiyesi hususuna dikkat edilmiştir.
Osmanlılarda şehzadelerin eğitimleri genellikle beş yaşında Bed-i Besmele Töreni (Kur'ân'ı Kerim öğrenimiyle) başlardı. Doğumundan itibaren itimamla yetiştirilen Şehzade Mehmet küçücükken ata binmeyi, kılıç kuşanmayı öğrenmiş, oyunları savaş üzerine olmuştur. İkinci Murat oğlunun eğitimini pek mühim görmüş, en iyi hocalardan ders aldırmıştır. Tüm himmetiyle ona geleceğin Fatihi olacak şekilde eğitim veren başta Akşemseddin olmak üzere, emeği geçen Molla Gürani vd. hocaları onun yetişmesine hizmet etmişlerdir. Şehzade Mehmet'in aldığı eğitim onu gerek din bilimlerinde, sosyal bilimlerde, gerekse pozitif bilimlerde oldukça iyi bir seviyeye getirmiştir. Edebiyata, din felsefesine, coğrafya, tarih ve askeri konulara büyük ilgi göstermiştir. Matematikle çok alakadar olmuş, bilhassa edebiyat onun en sevdiği alan olmakla birlikte, bıraktığı kitaplarının üçte biri tarih ve coğrafyaya aittir. Türkçenin yanında Farsça ve Arapçayı iyi bildiği, Yunanca, Sırpça, İtalyanca, Slavca, İbraniceyi de belirli ölçülerde öğrendiği belirtilmektedir.
Neticede Fatih Sultan Mehmed 29 Mayıs 1453'te Konstantiniyye'yi fethetmiş ve böylece bir çağı kapatmış yeni bir çağ açmıştır. Ayrıca Trabzon, Kırım, Sırbistan, Bosna, Eflak, Boğdan vd. yerleri fethederken, Roma'yı fethetmeyi arzu etmişti...
Buraya kadar kısaca değindiğimiz tarihi süreçte hepimizin gurur duyduğu Fatih'in tarihi kişiliğinin ve İstanbul'u fethinin kendi kendine olmadığıdır. Elbette Allah (C.C) bu fethi ona nasip etmiştir. O dilemese İstanbul fethedilmeyecekti. Lakin Allah(C.C) her şeyi bir sebebe bağlamıştır ve başarılar da sebeplere sarılarak gerçekleşir.
Birkaç asırdır İslam dünyasında lider, bilim adamı, sanatçı vb. kişilikler yetişmemektedir. Bunun pek çok nedeni olmakla birlikte. Eğitim sistemi önemli sebeplerdendir. Osmanlı klasik dönemindeki eğitim, yetiştirilme tarzı ile duraklama, gerileme ve çöküş dönemindekiler farklılık gösterir. Her dönemin sosyolojik şartları farklıdır. Sosyal değişimleri fark eden ülkeler başarılı olmuş/olmaktadır. Ne yazık ki İslam dünyası bunun hâlâ farkına varamamış, varmış olanlar da buna çare, çözüm üretememektedir.
Bugün hem devlet olarak hem de bireysel olarak lider yetiştirecek bir eğitim sistemimiz yoktur maalesef. Sadece siyasi alanda değil bilim-teknoloji, sanat, spor vd. alanlarda da Batı'nın istediği gibi veya birkaç istisna dışında insan yetişmemiş ya da yetiştirilememiştir. Bunun nedenleri olduğunu ifade etmiştik.
Fatih Sultan Mehmed'in hayatına baktığımız zaman baba figürü çok önemlidir. Tabii ki annesi, hocalarının vb. gibi figürlerin hakkını da yemeyelim fakat babası onun tam bir Fatih olarak yetişmesini istemiş ve Allah'ın inayetiyle bu gerçekleşmiştir. Bu yalnızca Fatih ile sınırlı değildir, İslam tarihindeki başarılı şahsiyetlere bakınca genelde ilk eğitimi baba vermiş veya çocuğu yetiştirecek hocalara göndermiştir. Erkekleri geçin nice kadın şahsiyetin hayatında baba önemli rol model olmuştur. Misal günümüze en yakın örnek Zeynep Gazali, ilk eğitimini babasından almıştır.
Siyasilerin uyguladığı politikalar ekonomik-sosyal sebeplerle beraber babaların çocuklarına zaman ayıramamasına neden olmuştur. Maalesef bu durum yalnızca baba değil, anne figürü içinde geçerlidir artık. Annenin de ekonomik-sosyal nedenlerden dolayı çalışması, çocuklarıyla yeterince alakadar olamamasıyla birlikte lider yetiştirmeyi bırakın doğru düzgün insan yetişmemektedir.(Bunda geniş aileden çekirdek aile modeline geçmenin de rolü var). Kaldı ki kadın çalışmıyor bile olsa çocuğun tüm eğitimini ve sorumluluğunu anneye bırakmak doğru değildir. Aksine günümüzde babalar tüm sorumluluğu genelde annelerin üzerine yıkmış durumda. Bilhassa 'dindar' kesimde bu son derece ileridir. Anneler de dahil birçok kişinin buna itiraz etmesi bu gerçeği değiştirmeyecek!
Oysa İslam öyle dememektedir. Çocuğun eğitiminden anneden ziyade babanın ilgilenmesi gerekmektedir. ''Bunu nereden çıkarıyorsun?'' diyenler olursa Maide/5, Bakara/221 ayetleri örnek gösterilebilir. Farz edelim çocuğun eğitiminden anne sorumlu, ayetlerde gayrimüslim kadınlarla evlenmeye müsaade ediliyor, o halde anneleri çocuklarını Hristiyan, Yahudi gibi yetiştirebilir mi? İslam buna müsaade eder mi peki? Haddizatında ayette açıklanıyor.
Bilhassa 'hocalar' bu ayetlerden habersiz gibi eğitim konusunda hep kadınları sorumlu tutuyorlar...
Sonrasını biliyorsunuz...Neyse şimdilik bu kadarla iktifa edelim, zülfü yâre dokunmayalım fazla!
Selam ve dua ile...