SENSİZ ÇOK EKSİĞİM BABA
Özel günlerin topuna karşıyım ben. Kişiye özel tek gün doğum günüdür.
Diğerleri uydurma, kapitalist düzenin dayattığı saçma bir sistemdir.
Sevgi ve kutlamaya layık hiç bir değer, bir tek güne sığdırılamaz, sıkıştırılamaz.
Öte yandan sizin hediyelerle gösteriş ile anıp geçtiğiniz günler olmayanların canını yakar.
Hatta onların canı hep yanar da, sizin gösterişli hâlleriniz onların yangınına odun atar. .
9 yaşında kaybettim babamı ben. Babalar günü de neymiş? Babam yok ki günü olsun.
Kaç bayram geçti onsuz, kaç mezuniyet, kaç acı, kaç doğum günü? Dağsız büyüdüm ben.
Gölgemde olmadı öyle uzun uzun soluklanacak.
Her okul dönemi başladığında öğretmene kendimi tanıtırken sıra babama geldiğinde ; "Sizlere ömür" cümlesini söylerken nefesim tıkandı daima.
Bayram sabahları sevinçle değil de hüzünle iki kez öptüm annemin elini.
Biri babamın yerine. Zamanla alışırsın diyenlere acım kadar güldüm hep.
Zaman sadece belleğimdeki sesini aldı, sözünü aldı, kokusunu aldı..
Aldığım karneleri ilk ona gösterdim hep. Üşenmeden satırlar dolusu yazdım ona.
Bilmem kaç dolu ajanda. İlk aşık olduğumdan tutun da sevinçten gözyaşı döktüğüm anlara kadar her şeyi yazdım yıllarca.
Konuştuklarım da cabası. Dışarıdan biri görse şizofren sanması o kadar olası ki..
Nasıl anlatmam, nasıl paylaşmam bilmese miydi yani okulu birincilikle bitirdiğimi, sonra dede olacağını ve kıyıp da adını oğluma veremediğimi...
Biz de doğum günü, babalar günü rutindir.
Hediye belli. Üç ihlas bir fatiha ve gönülden ettiğin hüzün dolu duâ.
Mezarı Trabzon'da olduğundan, Trabzon aşkın başkentidir.
Ve ciğerine bir nebze olsun su serpecek olan da yalnızca halaların ve amcalarındır.
He bir de mezarından aldığın iki tane taş parçası senin bu dünyada ki en kıymetli hazinendir.
Geri kalan her şey asla ve asla kimsenin dolduramayacağı kocaman bir boşluk...
Ortaokulda katıldığım bir kompozisyon yarışması hariç ilk defa babamla ilgili duygularımı paylaşıyorum (Annemle bile çoğu zaman paylaşmadım, kendini yetersiz hissetmesin diye).
Sanırım artık büyüdüm ve insan olmanın erdemini, eksiklerimi, güçlü olmak zorunda olmadığımı öğrendim.
Şimdi ağız dolusu söyleyebilirim; " SENSİZ ÇOK EKSİĞİM BABA." Yaşıyorlarsa çok şanslısınız.
Aranızda babası ile savaşı bitmeyenler, anlaşamayanlar vardır muhakkak.
Şunu söylemek isterim ki; "Babanız öldüğünde tüm haklılıklarınızın yerine kocaman bir acı oturacak.
Asla kötü anılarınızı hatırlamayacak ve elinizde sadece özlemden kavrulan bir ciğer ile kalacaksınız.
" O nedenle sarılın, öpün, sevdiğinizi söyleyin ve en önemlisi anılar biriktirin.
365 günde bir hediye paketiyle gitmesenizde olur.
Onlar duygularını çok belli edip söyleyemezler.
Ama siz gözlerinin içine bakarak onları çok sevdiğinizi söyleyin.
Vakit varken, geç olmadan, benim gibi ajandalara yazmadan, mezarının başında oturup bir avuç toprakla konuşmadan...
Ahirete göç etmiş tüm babaları rahmet ile anıyorum.
Kabirleri nur, mekânları cennet, makamları âlî olsun inşaAllah.
Yaşayanlara da evlatları ile hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Ayağınıza taş, gözünüze yaş değmesin.
Ve gölge veren yapraklarınız hiç eksilmesin...
SEVMEKLEGÜZELLEŞECEKTÜMDÜNYA