2011’den beri iç savaşa sahne olan Suriye’de muhalif grupların, Esad rejiminin elinden Halep ve İdlib’i alması, gidişatı değiştirdi. Resmi verilere göre, 3 milyon Suriyeli’nin yaşadığı Türkiye’de ise yeni bir göç dalgası korkusu başladı. Dışişleri Bakanı Fidan, “Gerekli önlemler alındı. Göçü tetikleyecek hiçbir aksiyona girişmeyiz” diye konuştu.

Suriye'de uzun süredir buzdolabında olan iç savaş yeniden başladı. Rusya ve Rejim güçlerinin muhaliflerin elindeki İdlib'e yönelik taciz saldırılarıyla fitil ateşlendi. Bir süredir savaş hazırlığı yaptığı belirtilen HTŞ kısa sürede Halep'i kuşattı. Ülkenin en önemli ikinci kentini 8 yıl sonra geri aldı. Çatışmalarda hiçbir dahli olmadığını açıklayan Ankara'da ise 'yeni göç dalgası olur mu' endişesi başladı. Tedbir alıyoruz diyen Dışişleri Bakanı Fidan 'Mülteci akınına sebebiyet verecek bir aksiyonda bulunmayacağız' dedi.

HALEP SEKİZ YIL SONRA MUHALİF GÜÇLERDE

HTŞ'nin Şam'a yönelik operasyonu ABD'nin desteklediği YPG'den, İran'ın desteklediği milis gruplara, Esad'a destek veren Hizbullah'a kadar iç savaşın bütün taraflarını tekrar harekete geçirdi. Silahlı grupların tamamı kontrol altında tuttuğu bölgelerdeki hakimiyetini genişletmek için silahlanmaya başladı.

ESAD İLE YPG İŞBİRLİĞİ İÇİNDE

Çatışmaların yoğunlaştığı Halep'te rejim ordusu, kentin doğusundaki Halep Uluslararası Havalimanı, kuzey kırsaldaki stratejik öneme sahip Nübbül ve Zehra beldeleri ile Halep Sanayi Bölgesi, Tel Hasıl ve Tel Arn bölgelerin kontrolünü terör örgütü PKK/YPG’ye bıraktı.

SURİYE'DE TÜM TARAFLAR ÇATIŞMADA

Rusya, Türkiye ve İran tarafından 2019’da üzerinde anlaşmaya varılan İdlib çatışmasızlık bölgesini Esad güçlerinin hafta başında defalarca vurması Suriye'de iç savaşın fitilini tekrar ateşledi. Sivillerin öldüğü saldırı sonrası HTŞ (Heyetu Tahriru’ş Şam) karşı hamle başlattı. Türkiye destekli Milli Suriye Ordusu'nun bazı bölgelerde sınırlı destek verdiği söylenen operasyon kısa sürede Halep'e dayandı. 8 yıl sonra kuşatılan şehir saatler içinde muhaliflerin eline geçti. Esad Rejimi İdlib'in yanı sıra Halep'ten de tamamen çekildiğini duyururken, stratejik Halep Havalimanı'nı ise terör örgütü YPG'ye bıraktı.
 

Karar'ın haberine göre,  İç savaş unsurlarının çatışması göç sorununu da tekrar gündeme getirdi. Günlerdir 'Milyonlarca Suriyeliyi barındıran Türkiye çatışmaya taraf mı, değil mi, yaşananlarda rolü ne?' sorularına cevap Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan geldi. 'Halep'teki çatışmalara müdahil değiliz, göç dalgasına sebebiyet verecek bir aksiyonda bulunmayacağız' dedi. İdlib'de sivillerin Türkiye'ye doğru hareketlendiği iddialarına karşılık ise Fidan, yeni bir göç dalgası ihtimaline karşı gereken tedbirlerin alınacağını ifade etti. ABD'nin oksijeni kesmesi durumunda PKK'nın Suriye'de yaşayamayacağını vurguladı.

ankara.jpg

MUHALİFLER 8 YIL SONRA İLK KEZ HALEP’İN MERKEZİNDE

Rejim kurşun bile atmadan çekildi: Başta Heyet Tahrir Eş-Şam olmak üzere Esad güçlerine karşı operasyon başlatan silahlı gruplar kuzeyde hızla ilerliyor. 2016’dan sonra Halep’in büyük bölümünü yeniden kontrol altına alan muhalifler toplam 108 yerleşim yerini ele geçirdi. Halep’te hiçbir direniş göstermeyen Suriye ordusu ise karşı saldırı hazırlığı için “geçici olarak birliklerini çektiğini” duyurdu.

uriye’nin kuzeyinde hükümet güçleri ile muhalif güçler arasında son yılların en şiddetli çatışmaları yaşanıyor. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), muhalif grup Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve müttefiklerinin ülkenin ikinci büyük şehri Halep’in “büyük bölümünün” kontrolünü sağladığını öne sürdü. SOHR, Rusya’nın 2016’dan bu yana ilk kez Cumartesi gecesi Halep’in bazı bölgelerine hava saldırıları düzenlediğini de kaydetti.

Bu açıklamanın ardından Suriye ordusu, karşı saldırı hazırlığı için Halep’ten “geçici olarak birliklerini çektiğini” duyurdu. Reuters’ın haberine göre ordu ayrıca, son birkaç günde Halep ve İdlib’de yaşanan şiddetli çatışmalarda onlarca askerin öldüğünü veya yaralandığını da kaydetti. SOHR, silahlı muhaliflerin dün sabah önemli bir direnişle karşılaşmadan “şehrin çoğunluğunu” ele geçirmeyi başardıklarını söylemişti.

BBC’ye konuşan bir sözcü, “Belediye binası, polis karakolları, istihbarat ofisleri - hepsi boş. Bu daha önce hiç olmamıştı” dedi. Savaşçılarını şehrin içindeki araçlarda gösteren bir görüntü, HTS’ye bağlı bir kanalda yayınlandı. Böylece Devlet Başkanı Beşşar Esad’a karşı savaşan güçler, 2016’da şehirden çıkarılmalarında beri ilk kez Halep’e girmiş oluyor.

SOHR, saldırının başladığı Çarşamba gününden bu yana 20’den fazla sivil dahil 300’den fazla kişinin öldüğünü söylüyor. 27 Kasım Çarşamba günü başlayan çatışmaların ardından Rusya ve Suriye hava kuvvetleri, HTŞ liderliğindeki güçlerin Suriye’nin kuzeyindeki mevzilerine saldırılar düzenledi. Saldırılar, bu grupların Suriye devletinin kontrolündeki Halep’in kuzeybatısında bazı köy ve kasabaların kontrolünü ele geçirmesinin ardından yapıldı.

Ankara kaynakları ise Suriye ordusunun bölgeye saldırılarının son dönemde arttığını, “Suriyeli muhalif grupların” buna yanıt olarak Halep istikametinde sınırlı bir operasyon başlattığını söyledi. İstihbarat kaynakları, sınırlı planlanan bu operasyonun, “rejim unsurlarının bulundukları bölgelerden kaçmaya başlamaları ile genişlediğini” ifade etti. HTŞ liderliğindeki güçler de son haftalarda Rus ve Suriye hava kuvvetlerinin güney İdlib’deki sivillere yönelik artan saldırılarına yanıt verdiklerini söyledi. HTŞ, kendi mevzilerinin yakınına asker yığan Suriye ordusunun olası bir saldırısını önlemeyi amaçladığını da belirtti.

KENTİN ULUSLARARASI HAVALİMANI PKK/YPG'NİN ELİNDE

Suriye rejim güçleri, Halep’te uluslararası havalimanı dahil bazı stratejik yerleri terör örgütü PKK/YPG’ye bırakıp çekildi. Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, rejim karşıtı silahlı grupların Halep kent merkezine girmesinin ardından, rejim güçleri kentteki bazı stratejik yerleri PKK/YPG’ye bıraktı. Kentten çekilen Esad güçleri, dün sabah saatlerinden itibaren kentin doğusundaki Halep Uluslararası Havalimanı, kuzey kırsaldaki stratejik öneme sahip Nübbül ve Zehra beldeleri ile Halep Sanayi Bölgesi, Tel Hasıl ve Tel Arn bölgelerini terör örgütüne devretti.

RUS MEDYASI: TÜRK İSTİHBARATI KOORDİNE ETTİ

Rusya’nın resmi medya organları, Halep’teki son gelişmeler üzerine Türkiye’yi suçlayan sert açıklamalarda bulundu. Rusya’nın önde gelen gazetelerinden İzvestiya, Halep’teki son çatışmalarla ilgili dikkat çekici bir haber yayımladı. Gazete, Halep’teki muhaliflerin başarısını, Türk istihbaratının yanı sıra, Ukrayna ve Fransız istihbarat servislerinin de katkılarıyla şekillendirdiğini belirtti. Rus devlet televizyonu RT de Halep’in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Türkiye’nin Suriye’deki Kürt güçlerine yönelik operasyonlarını zorlaştıracağını ve Türkiye’nin Şam ile normalleşme çabalarını engelleyeceğini belirtti. RT, bu gelişmenin Rusya ve İran ile olan ilişkileri de olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. Rusya’nın açıklamaları, Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığını ve stratejik hedeflerini sorgulayan bir duruş sergiliyor.

YENİ GÖÇ ENDİŞESİ

2011’den beri iç savaşa sahne olan Suriye’de muhalif grupların Esad rejiminin elinden Halep ve İdlib’i alması gidişatı değiştirdi. Resmi verilere göre; 3 milyon Suriyeli’nin yaşadığı Türkiye’de ise yeni bir göç dalgası korkusu başladı. Dışişleri Bakanı Fidan “Gerekli önlemler alındı. Göçü tetikleyecek hiçbir aksiyona girişmeyiz” diye konuştu.

İlişkilerin en ileri seviyeye ulaştığı Suriye ile her şey 2011 yılında tepetaklak oldu. Arap isyanları devam ederken Esad hükümetine karşı eylemler başladı. Askerler, protestoları bastırmak amacıyla sokağa sürüldü. Rejim, birçok yerde gösterilere şiddetle karşılık verdi. 2011 nisan ayında olaylar iç savaşa dönüştü. 29 Nisan’dan Türkiye’ye ilk Suriyeli mülteci kafilesi Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan giriş yaptı. 3 gün sonra Hatay Yayladağı’da ilk mülteci kampı açıldı. Hükümetin “ensar politikası” sebebiyle 1 yıl içinde mülteci sayısı 100 bini aştı. 16 Aralık 2013 günü Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması imzalandı. Anlaşma ile AB, Türkiye’den Avrupa’ya göçü kontrol altına almayı amaçlıyordu. Karşılığında göçmenlerin ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Türkiye’ye 3+3 milyar avro aktarılacaktı.

AB Ülkelerine Ders; ''Yahudilere Yaptıklarınızdan Dolayı Suçlusunuz, Ancak İnanın Filistinliler Bundan Sorumlu Değil” AB Ülkelerine Ders; ''Yahudilere Yaptıklarınızdan Dolayı Suçlusunuz, Ancak İnanın Filistinliler Bundan Sorumlu Değil”

İLK KEZ 3 MİLYONUN ALTINA DÜŞMÜŞTÜ:

Aradan yıllar geçti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın 20 Kasım’daki son açıklamasına göre; geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı şu an 2 milyon 935 bin 742. Bu sayı, son yedi senenin ardından ilk kez üç milyonun altına düştü. 2021 yılında Türkiye, 3 milyon 737 bin 639 Suriyeliye ev sahipliği yapıyordu. Sayının düşmesinde en önemli nedenler arasında Suriye’ye geri dönüşler ve yasadışı yollarla Avrupa’ya geçişler sayılıyor. Yerlikaya “2016 ile 2024 arasında 729 bin 761 kişi, ülkesine döndü” dedi.

GELİŞMELER İYİ OKUNMALI:

Göç politikası sık sık eleştirilen hükümet, şimdi yeni bir dalgasıyla karşı karşıya. Muhalefetten bu konuda ilk uyarı geldi. İyi Parti Ankara milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyon Üyesi Kürşad Zorlu, Suriye’deki HTŞ liderliğindeki grupların Halep’i ele geçirmesine dikkat çekerek “Geçen 6 aylık süreçte Türkiye’nin Suriye’deki harekat bölgelerine sığınmacıların geri dönüşleri önemli olsa da bunun kalıcı ve kapsayıcı hale gelmesi açısından son gelişmeler iyi okunmalı ve değerlendirilmelidir. Türkiye, yeni bir göç dalgasının yaşanmaması için önleyici tedbirleri sahada almalı ve özellikle İdlib’te değişebilecek güç dengelerine karşı hazırlıklı olmalıdır. Suriye ve Esad yönetiminin Türkiye’nin normalleşme çağrısını olumlu bir atmosfere taşıması, hem Suriye’nin kaostan çıkışı hem de bölge barışı açısınd an hayati bir öneme sahiptir” ikazında bulundu.

TRT World Forum 2024’te konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın gündeminde de yeni göç dalgası endişesi vardı. Fidan, şunları kaydetti: “Türkiye, bölgede kendini problem çözen, sistem oluşturucu bir aktör olarak konumlandırdı. Sınırımızda gerekli önlemler alındı. Göçü tetikleyecek hiçbir aksiyona girişmeyiz.” Küresel silahlanma yarışına işaret eden Fidan “Orta Doğu ve Asya Pasifik bölgelerindeki durum, dünya için tehlikeli bir noktaya geldi. Silahlanma, dünyayı nükleer savaş tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir” ifadelerini kullandı.

Editör: Ahmet Kacır