Afrika ülkelerinden Liberya’yı hep merak etmişimdir. Kölelikten çıkıp özgürlükler ülkesi olacağım derken altın ve elmas başta olmak üzere değerli madenleri nedeniyle “ticari sömürge” olmaktan kurtulamamış olan Liberya’nın hikayesi hep ilgimi çekmiştir. Ama bu yazının konusu Liberya’nın hikayesi değil elbette.
Liberya’ya gitmek istesem sanırım kendimi gizlemek de isterdim. Tahminimce oraya giden herkesi Fransız istihbaratı başta olmak birçok ülkenin istihbarat teşkilatı sıkı bir süzgeçten geçiriyor olabilir. Ama Liberya’ya gidecekseniz de mecburuz uçak kullanmaya. En azından Türkiye’den bilinmesin Liberya’ya gidişim denebilir. Bu durumda yapılacak şey basit. Birkaç milyon nüfuslu Liberya’ya her gün uçak kaldıran Paris’e gidip, oradan Fransız hava yollarından alınacak uçak biletiyle Liberya’ya gidersem en azından Türkiye’de Türk Hava Yollarının kayıtlarında Liberya’ya gittiğim görünmez. Lütfen pasaport konusunu karıştırmayalım. Pasaportun ve uygun vizen yoksa Liberya’ya nasıl gireceksin sorusu son derece mantıklı olmakla birlikte, isterseniz sonra değinelim bu konuya. Neticede benim Liberya’ya gidişim THY kayıtlarında yok. Aktarmalı uçtum ama asıl ulaşmak istediğim noktaya bileti, aktarma yaptığım ülkeden aldım.
Tabi gizlenme amacım da olmayabilir. İnsan turist olarak gidemez mi Liberya’ya. Seyahat özgürlüğü diye bir hak var sonuçta. Liberya’ya her giden ticari bir alavere dalaverenin, örneğin altın kaçakçılığının içindedir denebilir mi? Elbette denilemez. Aslında kimseyi de ilgilendirmez birinin neden başka bir ülkeye seyahat ettiği. Diyelim ki sadece turistik amaçlarla gitmek istiyorum ve başvuruyorum THY’ye, bana ekonomik sınıf bir Liberya bileti verin diyorum ve THY görevlileri diyor ki “kusura bakmayın biz oraya uçmuyoruz”. O halde yine mecburen aktarmalı uçacağız. THY’den değil de aktarma yaptığımız yerden Liberya biletini alınca da THY kayıtlarında nereye gittiğimiz bilinemeyecek. THY yetkilileri veya başka bir “az çok bilir kişi” de, Liberya’ya gidenler genellikle Paris’ten aktarmalı gider, dolayısıyla her Paris’e giden Liberya’ya da gitmiştir gibi bir yorum yapamaz herhalde.
Sıkıldık mı Liberya mevzusundan. Konumuza geliyoruz. Öncelikle ülkemize ve ülkemizin gerçeklerine dönelim.
Youtube bilmeyen kullanmayan yok denecek kadar azdır. Ben de hemen her gün youtube’dan birkaç video izlerim. İzlediklerim veya dinlediklerim bazen dertli bir türkü, bazen bir şiir olur ama genellikle eğitim amaçlı kullanırım. Evet youtube üzerinde aradığınız hemen her konuda bir eğitim videosu bulabilirsiniz. Örneğin dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan MIT (Massachusetts Institute of Technology) “open course” (açık ders) adını verdiği kanal ile tüm bir bilgisayar mühendisliği eğitimini online takip edebilirsiniz. Sıkı çalışırsanız 4 yıllık eğitim videolarını 1 yıl içinde tamamlayabilirsiniz.
Asosyal bir insan olarak, maç ve dizi izlemeyen ben, örnek verdiğim kanal gibi onlarcasını takip ediyor ve yeni şeyler öğrenmekten haz duyuyorken ne oldu biliyor musunuz? Ülkemizde youtube yasaklandı. Eğitimin yarım kaldı, bu da olur mu diye hayıflanır ve saçımı başımı yolarken imdadıma kim yetişti biliyor musunuz? Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımıza uçakla bir seyahatinde eşlik eden medya mensupları youtube yasağını sordular. Sn. Cumhurbaşkanımız (o dönem Başbakanımız) özgürlüklerden yana tavır alarak yasağı doğru bulmadığını net bir şekilde ifade etti. Sonra dedi ki “benim torunum youtube izliyor, biz etkilenmedik”.
Twitter yasaklandığında da ilk twitlerden birini yasağa rağmen atan bir Cumhurbaşkanımız (Sn. Abdullah Gül) vardı o dönem. Ben de kendimi bilgisayar işlerinden anlıyor zannederdim. Belki de mümkün olduğunca her şeyin şeffaf olması gerektiğine aşırı takıntılı olduğum ve bu şekilde yaşamaya çalıştığım için olabilir VPN (Virtual Private Network, Sanal Özel Ağ) duymuş ama hiç kullanmamıştım. Aklıma da gelmeyen bu yöntemi Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “üstü kapalı” tavsiyesi ile kullanmaya başladım ve cep telefonuma da VPN uygulaması yükledim. Sn. Cumhurbaşkanımıza da eğitimime kaldığım yerden devam edebildiğim için müteşekkir oldum.
Peki nedir bu VPN? Yazının başında bahsettiğim aktarmalı uçuş gibi bir şeydir. Ben önce VPN uygulamasını açıyordum ve bağlanmak için bir ülke seçiyordum. Genellikle de bazı akrabalarımın yaşadığı Hollanda’yı tercih ediyordum. Hollanda’da neredeyse hiçbir internet sitesi yasaklı değildir. Hollanda’dan veya dilediğiniz bir başka ülkeden bağlantı veya bir anlamda aktarma imkânı sağlayan VPN sayesinde, Sn. Cumhurbaşkanımızın torunu çizgi film izleyebilirken ben de eğitimime devam edebiliyordum.
VPN kullanan herhangi birinin internet trafiğini kaydeden GSM operatörleri veya “eski TİB şimdiki BTK” ise Hollanda’da veya seçilen bir diğer ülkede yer alan bir adrese bağlandığımı görüyor ve kaydediyordu. Tıpkı THY’nin Paris’e giden birinin Liberya’ya veya başka bir ülkeye gidip gitmediğini bilemeyeceği gibi, GSM operatörleri veya BTK, VPN ile internete bağlanan birinin sonrasında nereye bağlandığını bilmez, bilemezler.
Peki aktarmalı uçuşun ve VPN’nin ByLock ile ilgisi nedir? Her zaman söylediğim bir husus var biliyorsunuz, algılarımıza teslim olmamak için algılarımıza yerleştirilen kavramlardan farklı kavramlarla ve basit düşünmeliyiz. VPN kelimesini algılara esir olmadan değerlendirmek için aktarmalı uçuşa benzeterek düşünelim. THY yerine internet sağlayan ve trafiği kaydeden BTK’yı (veya GSM operatörlerini) koyalım. Liberya yerine de ByLock diyelim. O zaman daha net olacak zihnimiz.
Liberya’ya giden, gitmek isteyen her insan altın kaçakçılığı ile bağlantılı olmayabilir. Ancak bir kişinin Liberya’ya seyahat etmesi az karşılanır bir durum olduğu için Liberya’ya seyahatini ispat edebilirsek bunu zamanına göre bir emare olarak görebiliriz hukukçular olarak. Ancak bu emare kişi hakkında altın kaçakçılığı soruşturması açmaya yetmez kanaatindeyim.
ByLock’a giren herkesin de Silahlı Terör Örgütü saikleri taşımadığına kanıt tespit edilen yazışmalardır ve uygulamanın “Google Play Store” ve “Apple App Store” uygulama mağazalarında bulunmasıdır. Yani gidip THY’den Paris’e bilet alır gibi, belirli zaman aralıklarında ByLock yüklemek ve bağlanmak kolay olmuştur.
Konuyla ilgili herkesin bildiği gibi ByLock’a bağlanmak 17 Kasım 2014 ve sonrasında Türkiye kaynaklı IP adreslerinin büyük çoğunluğu için engellenmiştir. Ancak tıpkı THY’nin uçuşu olmayan yerlere aktarmayla gidebilmek mümkün olduğu gibi, ByLock’a da VPN yardımıyla bağlanmak mümkün olmuştur. Ancak her Paris’e uçan aynı zamanda Liberya’ya uçmuştur ve altın kaçakçılığı yapmıştır demek ne kadar anlamlı ise, her VPN kullanan da ByLock sunucusuna bağlanmıştır ve Silahlı Terör Örgütü üyesidir demek o kadar anlamlıdır. Paris’e gidenlerin çoğunluğu Eyfel Kulesi başta olmak üzere turistik mekanları gezmişlerdir. VPN kullananların çoğunluğu da Sn. Cumhurbaşkanımızın torunu gibi sadece çizgi film izlemiş ya da benim gibi eğitim kanallarını takip etmiş olabilirler.
THY’nin bir sebeple Liberya’ya uçuşu olmamasına rağmen, THY kayıtlarında birileri Liberya’ya uçmuş gibi görünüyorsa en kuvvetli ihtimal THY kayıtlarında problem olduğudur. Türkiye kaynaklı engelli IP’lerden ByLock uygulamasına bağlantı görünüyorsa en kuvvetli ihtimal GSM operatörleri veya BTK kayıtlarında hata olduğudur. Bir başka kuvvetli ihtimal ise şudur: THY Liberya ve diğer ülkeleri isimleriyle değil, kodlarla (sayılarla) tanımlamıştır. Herhangi bir sebeple Liberya ile aynı kodu kullanan ülkeler var ise veya bu durum THY kayıtlarında böyle ise, yolcular aslında Liberya’ya gitmemiştir ama başka ülkelere gitmiş olmalarına rağmen kayıtlar bu hata nedeniyle Liberya gibi görünüyordur. GSM operatörleri veya BTK kayıtlarında “engelli IP’lerden” ByLock bağlantısı görünmesinin sebebi de bu olabilir. ByLock uygulamasınca kullanılan IP’ler başka uygulamalar veya internet siteleri tarafından da kullanılıyor olabilir.
Bu yazımda amacım VPN konusunun algılardan uzaklaşılarak anlaşılmasıdır. Bir sonraki yazımda VPN konusunu ve GSM operatörleri ile BTK kayıtlarında ByLock uygulamasınca kullanılan IP’lere neden bağlantı talebi görüldüğüne biraz daha teknik bir dille değinmeye çalışacağım.
Ben bu konuları “az çok bilen biri” olarak yazılardan mağdurlarla birlikte benim gibi “az çok bilir kişilerin” ve de yine benim gibi hukukçu meslektaşlarımın faydalanmasını umuyorum. Hukukçu meslektaşlarım olan avukat, hâkim ve savcılarımızın okumaları da beni son derece memnun eder. Hele hâkim ve savcılarımız beni dinlemek ve sorularını yöneltmek isterlerse, bu soruları konunun uzmanları ile birlikte, aynı ortamlarda cevaplama imkânı bulabilirsek çok daha memnun olurum. Böylesinin herkes için faydalı olacağına eminim. Ben de varsa hatalarımı düzletme imkânı bulabileceğim gibi, diğer uzmanlarımızla ortak bir kanaate de ulaşabiliriz ve hâkim ve savcılarımız da daha doğru bilgilendirilmiş olurlar. Algılarımızdan ve etkilerinden kurtulabilir ve birlikte konuşabilirsek mağduriyetlerin de önüne geçebiliriz. Belki mağdurların hayır duasını da alabiliriz.