Cuma Namazı (1)
A. Cuma Namazının Hükmü
Cuma namazı, farz oluşu Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit olan ve hutbeyi de ihtiva eden iki rekatlı, cemaatle kılınan bir namazdır. Yüce Allah, “Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, alışverişi bırakıp hemen Allah’ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” Buyurmaktadır. (Cuma Suresi; 62/9-10) Hz. Peygamber, “Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman’a farzdır.”, “Cuma namazını kılmayan birtakım kişiler ya bundan vazgeçerler ya da Allah kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.”, “Allah önemsemeyerek üç Cuma’yı terk eden kişinin kalbini mühürler” buyurmaktadır. Cuma namazı, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar bütün Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu konusunda herhangi bir ihtilafa düşülmemiştir. Hz. Peygamber ilk Cuma namazını hicret esnasında Medine yakınındaki Rânûna denilen bir vadide kıldırmıştır.
B. Cuma Namazı ile Yükümlü Olmanın Şartları
Cuma namazı, akıllı, buluğ çağına erişmiş, sağlıklı, hür ve mukim Müslüman erkeklere farz kılınmıştır. Kadınlar, hürriyeti kısıtlı olanlar, yolcular ve cemaate gelemeyecek kadar mazereti olanlar Cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Zira Hz. Peygamber, köle, kadın, çocuk, hasta ve yolcu dışında Cuma namazının her Müslüman’a farz olduğunu belirtmiştir. Ancak Cuma namazını kılmaları halinde bu kimselerin namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.
C. Kadınların Cuma namazı kılmaları
Cuma namazı kılmak kadınlara farz değildir. Konuyla ilgili hadisleri ve uygulamaları göz ardı ederek, sadece Cuma namazını farz kılan ayetteki “ey iman edenler” ifadesinden hareketle kadınların Cuma ile mükellef olduklarını söylemek doğru değildir. Aksi halde, hükümlü, hasta ve diğer mazeret sahiplerinin de Cuma ile mükellef olmaları gerekir. Zira Hz. Peygamber, kadın, hasta, yolcu ve hürriyeti kısıtlı olanların Cuma namazı ile yükümlü olmadıklarını belirtmek suretiyle ayetin hükmünü tahsis etmiştir.
Ayrıca, hadis ve siyer kaynaklarında, Hz. Peygamber döneminde bazı hanımların münferiden Cuma namazına katıldıklarını bildiren rivayetler bulunmakla birlikte, onların erkekler gibi yoğun bir şekilde Cuma’ya iştirak ettiklerini gösteren bir bilgi bulunmamaktadır. Asr-ı saadetten günümüze kadar da, müçtehit imamlar ve daha sonraki bilginler, bunlara dayanarak Cuma namazının kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir.
Cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil bir muafiyettir. Diledikleri takdirde, camiye gidip cemaatle Cuma namazı kılmalarında dinen bir engel yoktur.
D. Cuma’nın Sıhhat (Geçerlilik) Şartları
Fıkıh bilginleri, Cuma namazının geçerli olması için bazı şartlar ileri sürmüşlerdir. Bu şartlardan hutbe, şehir ve cemaat hakkında alimlerimiz ozetle şu değerlendirmelerde bulunmuşlardır.
1. Hutbe
Hutbe, Cuma ve bayram namazlarında, genel olarak, Allah’a hamd, Resulüne salât ve Müslümanlara nasihatten oluşan konuşmayı ifade eder. Hutbe Cuma namazının geçerlilik şartlarındandır. Cuma suresinin 9. ayetindeki “Allah’ı anma” ifadesini, Hz. Peygamber’in hutbe ile ilgili hadislerini ve uygulamalarını göz önünde bulunduran müçtehitler, hutbenin cumanın sıhhatinin şartı olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir.
Hutbenin, Cuma vaktinde ve namazdan önce okunması gerekir. Zira Hz. Peygamber, hutbeyi Cuma namazından önce okumuştur. Bu yüzden bütün fıkıh bilginleri hutbenin namazdan önce okunması gerektiği konusunda görüş birliği içindedirler. Günümüze kadar uygulama da bu şekilde olmuştur.
Hz. Peygamber, ilk Cuma namazını, Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında Salim b. Avf oğullarının ikamet ettiği Rânûnâ adı verilen bir vadide kıldırmıştır. Buna göre, farzı eda edecek sayıda cemaatin bulunduğu mezra, köy, belde, şehir gibi büyük veya küçük tüm yerleşim birimlerinde kılınan Cuma namazı sahihtir. Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun 16/04/1933 tarih ve 190 sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır.
2. Cemaat
Cuma namazının sıhhat şartları arasında ileri sürülen cemaat şartı; cemaati oluşturan en az kişi sayısı ve bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazının kılınıp kılınamayacağı şeklinde iki yönden ele alınmıştır.
Cemaati oluşturan en az kişi sayısı
Cuma namazının sahih olması için cemaatin şart olduğu konusunda bütün bilginler ittifak etmekle birlikte, gerekli asgari sayının kaç olduğu hususunda farklı görüşler belirtmişlerdir. Hanefi Mezhebinde, Cuma namazının kılınabilmesi için imamın dışında en az üç kişinin bulunması gerekir. Şafiî ve Hanbelîlere göre, en az kırk, Malikîlere göre de on iki kişinin bulunması şarttır.
Bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınıp kılınmayacağı konusunda farklı görüşler söylenmiş ise de, genel kabul birden fazla yerde Cuma namazı kilinabilecegi yönündedir.
E. Cuma Namazının Rekât Sayısı
Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur. Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî bilginlerine göre, Hz. Peygamber, Cuma namazının farzından önce tahiyyetü’l-mescid dışında, nafile olarak namaz kılmıştır. Hanefîler bu namazın dört rekât olduğunu, diğerleri ise belli bir rekât sayısıyla sınırlı olmadığını belirtmişlerdir. Hz. Peygamber’in Cuma namazından sonra nafile olarak namaz kıldığı konusunda ihtilaf yoktur. Bu namaz, Ebu Hanife’ye göre bir selamla dört, Şâfiî’ye göre iki selamla dörttür. Cuma’dan önce ve sonra kılınan namazlar, Cuma namazına daha sonra yapılan bir ilave olmayıp, Hz. Peygamber’in uygulamasına dayanmaktadır.
Gelecek hafta inşallah başta zuhr-i ahir namazı olmak üzere vaktin sünneti diye kılınan namazlar konusuna değineceğim.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü