İL MUHAKKİKLERİNİN İNCELEME/SORUŞTURMA ESNASINDA BİR KADIN ÖĞRETMENİ AZARLAMA YETKİSİ VAR MI?

2024-2025 Eğitim-Öğretim yılı görevlendirmemi Balıkesir ili Karesi ilçesi Mehmet Azman Çavuş Ortaokulu’na yapmışlar.

Okullar açılmadan öğretmenler bir hafta eğitime hazırlık seminerine katılıyorlar. Pazartesi, salı ve çarşamba semire katıldım. Tam seminer bitti, 4 Eylül günü okulun bahçesine çıktım, evime gideceğim, arkamdan okulun müdür yardımcısı seslendi. Yukarı çıktım gerisin geri. İdareye durumu sordum. 

“Hocam hakkınızda bir soruşturma varmış, gitmeyin, bekleyin, muhakkikler yolda”...

KÖŞE YAZARLIĞINA İLK BAŞLADIĞIM YILLARDA YAŞADIĞIM “TORPİL HAKKINDA YAZMA HOCAM, MUHAKKİK YOLDA” OLAYINI TEKRAR YAŞADIM 

İlgili idarecimize “Ne hakkında soruşturma açılmış, kimler gelecekmiş?” dedim. “Bir bilgim yok Hocam, zaten bize söylemezler” dedi...

Beklemeye başladım.

Daha sonra geldiklerinde öğrendim ki bir erkek, bir kadın İl Milli Eğitim Müfettişleri imiş... (bana söylediklerine göre)

BİR ARKADAŞIM ASKERLİK ANISINI ANLATMIŞTI: MARKO PAŞA

Bahriyeli arkadaşım askerliğini Deniz Kuvvetleri’nde yaparken nöbetçi çavuş kolluğunu tuttuğu sırada nizamiye kapısından elini kolunu sallaya sallaya sivil biri giriyor, tabii ki nöbetçi çavuş kolluğu tutan arkadaş “Beyefendi nereye gidiyorsunuz?” diye soruyor, “Kapsülden telefon açacağım” diyor. O zamanlar cep telefonları yeni yeni çıkmış, Türkiye'de sayılı kişide var.

O da “Siz kimsiniz?” diye soruyor...

Sorar sormaz da sivil beyefendiden tabiri caizse fırçayı yiyor.

Bunu duyan astsubay nöbetçi amirlikten çıkıyor. “Beyefendi, nöbetçi çavuş haklı, kimsin sen?” diyor.

Sivil kişi bunun üzerine binbaşı olduğunu, falan filan yerde görevli olduğunu söylüyor.

Nöbetçi astsubay “Alnında mı yazıyor senin binbaşı olduğun, falan filan yerde görev yaptığın?” diyor. “Gecenin üçünde bu askeri birlik içine bu şekilde giremezsiniz” diyor.

“Paşa olsanız dahi, askeriyeye bu şekilde girdiğiniz için benim için ‘Marko Paşa’sınız” diyor...

Nöbetçi astsubay haklı mı? Evet, sonuna kadar haklı...

İL MUHAKKİKLERİ “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA LİYAKAT ŞEHİDİ OLMAYA HAZIRIM” ADLI KÖŞE YAZIM İÇİN İNCELEMEYE GELMİŞ 

Balıkesir il Milli Eğitim Müdürlüğünce bu incelemede görevlendirilmişler, kendileri o şekilde beyan etti.

Ne bir kimlik gösterme var…

Ne bir kendilerini tanıtma var…

İsimlerini soruyorum, söylemek istemiyorlar.

Ellerinde bir dosya, dosyanın içinde benim gazete köşe yazımın internet çıktısı, resmî bir belge soruyorum, “Yok gösteremeyiz” diyorlar.

SAYIN VALİ’M, YA BU KİŞİLER OKULA BENİ ÖLDÜRMEYE GELMİŞSE N'OLACAKKK? 

Yerel basında gazete köşe yazarıyım. Fotoğrafım birçok haber sitesinde. Yerel basında köşe yazarı olduğumdan dolayı köşe yazılarım fotoğrafımla birlikte ilgili mecralarda yayınlanıyor veya herhangi bir yazımı alıntı yaparak başka haber siteleri kendi sitelerinde yayınlayabiliyor.

Köşe yazımı okumuş biri, fikirlerimi beğenmemiş olabilir, yazılarıma karşıt fikirli olabilir veya eleştirilerim zoruna gitmiş olabilir ve yazımın çıktısını almış, hakkımda araştırma yapmış olabilir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün internet sitesinde bu yıl kimin nerede görevlendirildiği açık açık yayınlanmış olduğu için Mehmet Azman Çavuş Ortaokulu’nu aramış veya birine aratmış, “Meryem ÇILDIR öğretmen orada mı?” diye sormuş ve “Evet burada” cevabını aldıktan sonra “Okuldan çıkmasın, beklesin, geliyorum” demiş olabilir mi? Olabilir pekâlâ...

Baskın yapar gibi İl’den muhakkikler geliyor. 

Pat diye…

Tebliğ tebellüğ hiç yok...

Önceden haber verme, şahsıma bilgi verme hiç yok...

Hasta ve yaşlı babama ben bakıyorum. Ona göre plan program yapıyorum. “Herhangi bir plan veya programın var mı? Uygun musun? Müsait misin?” diye soran hiç yok...

Ya tam tersi olmuş olsa? 

Bu işleri bilen biri, muhakkik adı altında şahsıma kumpas kurup okula aniden "muhakkik" imiş gibi gelip şahsımı görev yerimde kurşun yağmuruna tutmuş olsa, bunun hesabını kim veya kimler verecek?

Böyle bir saçmalık görmedim...

Kamu görevlisi, devlet memuru dediğin ilk önce kendini tanıtır, kimlik gösterir...

Elinde resmî bir yazı olur. Onu ibraz etmekten de imtina etmez…

MUHAKKİK OLAN, KENDİNİ KOMSER KOLOMBO SANIYOR 

Zannedersin, 007 James Bond. Bir gizem, bir gizem, sormayın gitsin. Bir soru soruyorsun “Bilgi veremeyiz” diyorlar. İsim soyisim soruyorsun, söylemek istemiyorlar. “İnceleme/Soruşturma talebini kim yapmış?” diyorum. Yanılmıyorum. 16 Nisan'da torpilci ve mobbingci, makam ve liyakat hırsızı sever Eski İl Müdürü Ali Tatlı talep etmiş. “Valilik onayı var mı?” diyorum.

Cımbızla, zar zor cevaplar alıyorum. Etrafımda neler döndüğünü, gelen sivil kişilerin gerçekten Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli muhakkikler mi olduğunu, yoksa şahsıma bir saldırı mı yapmaya gelmişler, onu anlamaya çalışıyorum...

“AVCILAR’DA EŞKİYA TERÖRÜ BÖYLE YAŞANDI” 

Link: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/avcilar-da-eskiya-teroru-boyle-yasandi-10485597

Hürriyet Gazetesinde 02 Aralık 2008 tarihli haberin başlığı aynen bu şekilde yayınlanıyor.

Haberin devamı:

“İstanbul Avcılar’da polis kıyafetiyle bir müzikholü basan beş kişi, konsomatris C.K.’yı götürmek istedi. C.K.’nın direnmesi üzerine saçlarından sürükleyerek bir otomobile sokan beş saldırganın yaptıkları güvenlik kameralarına kare kare yansıdı.”

Ha polis yeleği giymiş, müzikholü basmış… 

Ha eline bir dosya almış, dosyanın içinde benim köşe yazımın internet sitesi çıktısını iliştirmiş, bana ibraz edilebilen başka hiçbir resmî yazı yok, okula muhakkik olarak gelmiş...

Muhakkik olduğunu kim biliyor? Kimse… Resmî yaka kartları dahi yok. Kimlik gösterip kendilerini tanıtma tenezzülünde bile bulunmuyorlar.

BALIKESİR VALİMİZ SAYIN İSMAİL USTAOĞLU'NA ŞU SORUYU SORMAK İSTİYORUM: 

SİZCE BU ŞEKİLDE BİR UYGULAMA OKULLARDA CİDDİ BİR GÜVENLİK AÇIĞI TEŞKİL ETMİYOR MU, SAYIN VALİ’M?

Şahsıma sorarsanız, bir kadın öğretmen olarak mobbing ve makam hırsızlığına karşı çıkan şahsımı kadrolu olduğum Bilsem’den Eski Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç'ın yalan ve iftiralarla dolu şikayetleri üzerine, Balıkesir İl Milli Eğitim Müfettişlerinin tutmuş olduğu yanlı ve taraflı, hiç de adil olmayan bir soruşturma raporu ile karar verip başka hiçbir saha araştırması yapmadan Bilsem öğretmenliğime son veren Özel Eğitim Genel Müdürü Sayın Mustafa Otrar'ın keyfi imzası ile kadrolu Bilsem öğretmenliğim düşürülmüş ve sürgün gitmiş olduğum Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda görevim sırasında bez futbol topu saldırısına maruz kalmış bir kadın öğretmen olarak…

FETÖVARİ KUMPASLAR İLE KARŞI KARŞIYA KALDIM 

Geçen yıl sürgün gitmiş olduğum Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda alenen Fetövari kumpaslar ile karşı karşıya kaldım...

Bir matematik öğretmenince, Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda öğrencilerinin matematikteki durumunun kötü olduğu gerekçesiyle sözde öğrenci yararına gibi gösterilip “Yazılı soru ve cevaplarını sınıflarımıza önceden verelim” teklifi ve akabinde de yoğun ısrarı ile karşılaştım...

Fetövari kumpasların içine çekildiğimi farkettim. Bu nedenle şahsımın hazırlamakla görevlendirildiği yazılı sorularını Okul Müdürü Yüksel Kocaşahan'a tutanak ile teslim ettim. Olması gerektiği gibi. Adilane…

O zamana kadar sesi hiç çıkmayan okul müdürü, teslim tutanağını görüp sorumluluğun şahsımdan kalktığını görünce kahkaha ile gülerek “Yazılı soru ve cevaplarının önceden öğrencilere verilmesini doğru bulmadığını” söyledi... Daha önceleri bu tekliften ve ısrardan haberi olan okul müdür yardımcısı Leyla Hanım ile birlikte kendisi, sessizce “Acaba soruları öğrencilere sınav öncesinde verir mi?” diye bir bekleyiş içerisine girmişlerdi...

Ardından Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezinde kadrolu öğretmen olarak halen görev yapan Türkçe öğretmeni Handan Burak Aksoy ders esnasında beni aramış. Tabii ki ders esnasında telefonumun sesi daima kapalı (acil durumlar hariç) olur. WhatsApp üzerinden mesaj atmış “Rehberlik Araştırma Merkezi’nden Haluk (Gökçe) Hoca çocuğu için özel matematik dersi almak istiyormuş, senin telefon numaranı istedi, vereyim mi?” diye sormuş. Hiç geri dönüş yapmadım, aramadım ve WhatsApp üzerinden de hiçbir şey yazmadım. Çünkü Millî Eğitim Bakanlığı’nda kadrolu bir öğretmenin resmî görevi dışında özel ders vermesi "aylıktan kesme cezası" gerektirir ve aylıktan kesme cezası alan biri de yönetici olamaz...

TAM İKİ GÜN BOYUNCA REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİNDE GÖREVLİ ERKEK ÖĞRETMEN TARAFINDAN DEFALARCA ARANDIM 

Bu ısrarın sebebini hiç anlamış değilim. Suç teşkil edecek bir konuda iki gün boyunca, defalarca, ısrarla aramak birkaç aramadan sonra kadın öğretmeni tacize giriyor. Hatta bir defasında yanımda nişanlım vardı, çok sinir oldu. Bu denli ısrarlı aramaları aramızda tartışmaya bile neden oldu… Hem de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından suç olarak kabul edilmiş bir konuda defalarca aranıyorum… İlgili öğretmenler hakkında tabii ki tüm hukuki haklarımı kullanıp dava açacağım inşallah en kısa zamanda. Tüm arama kayıtları şahsımda mevcuttur.

BEZ FUTBOL TOPU GÜMMM DİYE KAFAMDA PATLATILDI 

Tüm bu Fetövari kumpaslar ve özel ders adı altında tacize varan aramaların ardından...

Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda bez futbol topu saldırısına maruz kaldım.

Ve aylarca tedavi görmek zorunda kaldım. 

Yaralanmam neticesinde uzman doktorların uygun gördüğü istirahatlerin tüm raporlarını Ali Hikmet Paşa Ortaokulu Müdürü Yüksel Kocaşahan’a günü gününe WhatsApp üzerinden ilettim...

Hatta Ali Hikmet Paşa Ortaokulu Müdürü Yüksel Kocaşahan bir “Geçmiş olsun” telefonu dahi açmayıp göndermiş olduğum raporları görünce şahsımı aramış, avazı çıktığı kadar telefonda bana bağırmaya başlamıştı; “8C sınıfı (LGS öğrencileri) n'olacakkk?” diye...

Bez futbol topu saldırısına uğramış, beyin travması geçirmiş, omurilik zedelenmesi ve şah damar hasarı tespit edilmiş halde ve istirahatte olduğum halde bir de telefonda okul müdürü Yüksel Kocaşahan’ın hakaretlerine maruz kaldım, iyi mi?

Erkek egemenliği altına girmiş makamların kadın öğretmenlere ne denli önem ve değer verdiklerini çok acı bir şekilde ortaya döküyor…

Söz konusu makam ve mevki olunca bir kadın öğretmeni Balıkesir İl Milli Eğitim içinde her yönde baskı ve mobbing ile susturmaya çalışıyorlar.

BALIKESİR'DE KADIN ÖĞRETMEN YÖNETİCİ OLMAK İSTERSE DEĞERİ ÇÖP 

Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü komple erkek egemenliği altına girmiş ve torpilli makam hırsızlığı da Sayın Valilerimizin koruyup kollaması ile deyim yerindeyse kol geziyor.

2022 yılında Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünün görüntüsü adeta köy kahvesini andırıyordu, komple erkek egemenliği altında idi...

Yıllardır, ben kendimi bildim bileli, bir tek il kadın şube müdürü yoktu. Gazete köşe yazılarımda yaza yaza, zar zor, iki tane İl Milli Eğitim Şube Müdürlüğü kadrosuna kadın şube müdürü görevlendirmesi yapıldı...

Balıkesir'de bileğimin hakkı ile Bilsem müdür yardımcılığını kazanmış Dr. Meryem ÇILDIR öğretmene makam hakkı gelince ise korona döneminde korona olduğum ve akabinde ortaya çıkan komplikasyonlar nedeniyle Karesi İlçesi’nde sağlık kuruluna gönderilen ilk öğretmen, şahsımdır.

Amaç “sahtekâr öğretmen, usulsüz rapor kullanıyor” algısı oluşturmak ve “O yüzden yönetici yapmadık” demek... Çalınan minareye kılıf… Onay makamı kim? Sayın Karesi Kaymakamı...

Dr. Meryem Çıldır öğretmen yönetici olmaya kalkarsa hem kariyer ve makam hakkı elinden alınır hem Bilsem kadrosu elinden alınır hem sürgün gönderilmiş olduğu okulda “kumpas”lara maruz kalır, ardından da bez futbol topu saldırısına uğrar…

Müdür Bey telefonda arar, canının istediği şekilde fırça atar, beyin travması geçirmiş bir kadın öğretmene. Artık bu kadarına yuhh ve pes diyorum.

Okul müdürleri bu cesareti, bu kadar pervasızca hareket etmeyi ve kadın öğretmenlere bu denli canlarının istedikleri şekilde fırça atma hakkını nereden buluyorlar? 

Balıkesir Sayın Valilerimizin kendilerini sorgusuz sualsiz koruyup kollayacaklarından çok emin olduklarından dolayı bu denli rahat olabilirler mi?

Çünkü onlar hakkında ne olmuş olursa olsun, her nedense, Sayın Valimiz hiç soruşturma açmıyor. Onlar okul müdürü, hiç suçları yok, onlar sütten çıkmış ak kaşık, liyakatli kadın öğretmense onda suç çok… Hak ettiği; soruşturma üstüne soruşturma...

Görevim sırasında bez futbol topu saldırısına uğramış olduğum halde, öğrenci velilerinden iki tanesi Cimer'e “Çok rapor kullanıyor” diye şikâyet eder, anında “muhakkikler yolda”, gelir…

Herhalde beyin travması geçirmiş ve omurilik zedelenmesinden muzdarip şekilde, o halde okulda ders verebileceğimi sanıyorlar… Sanki ben demirden yapılmış bir robotum...

SON OLARAK YENİ GELEN İL MİLLİ EĞİTİM MÜFETTİŞLERİ 

04.09.2024 tarihinde Mehmet Azman Çavuş Ortaokulu’na gelen İl Milli Eğitim Müfettişleri imiş, resmî bir belge görmedim, kendileri öyle söylüyor.

Küçücük bir odaya girdik, hava sıcaklığı malum, ben odaya girer girmez klimayı kapattılar. Zannedersin bankanın tahsilatçı taşeron şirketi… Uygulanan psikolojik taktik ve teknikler bire bir aynı… (Merak edenler için Bkz. “İnsanlar İkiye Ayrılır” sinema filmi…)

Ellerinde “Millî Eğitim Bakanlığında Liyakat Şehidi Olmaya Hazırım” köşe yazımın internet çıktısı… Sürekli olarak “İfade vermek zorunda değilsiniz” diye baskı kurmaya çalışıyorlar… “İfademi yazılı olarak vereceğimi, Yasalarımızın tanımış olduğu haklarım kapsamında avukatıma danışmak istediğimi” söylediğim halde, seslerini yükselterek, zaman zaman ayağa kalkıp sürekli olarak “sen anlamıyorsun" muamelesi yapmaları…

Evet, Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürlüğünde erkek egemenliği altına girmiş makam hırsızlığını ve bu makam hırsızlığının aktörlerinin Sayın Valimizin neden koruması altında olduklarını, neden bu torpilci makam hırsızları hakkında Sayın Valimizin hiçbir soruşturma başlatmadığını evet ben anlamıyorum, hiçbir zaman da anlayamayacağım...

Ve erkek muhakkikin bir ara ses tonunu oldukça yükselterek ayağa kalkar gibi yapıp adeta üzerime yürüyecek ve fiziki saldırıda bulunacak gibi hareketler yapması, Balıkesir'de görev yapan bir kadın öğretmenin durumunun ne denli insan haklarından uzak olduğunun bir göstergesi… Tabii ki yasal yollardan hukuki olan tüm haklarımı sonuna kadar her konuda kullanacağım, bunda kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın!

Utanmasalar, fiziki olarak dövmeye kalkışacaklar...

Muhakkik değil, sanki hem sorgulayıcı hem ceza kesmeye kalkan hem davranışları ile karşısındakini küçük düşürmeye çalışan bir hal ve tavır içine girmiş durumdalar.

Resmen racon kesme işine soyunmuşlar gibi...

HORTUM SÜLEYMAN 

Basını az çok takip eden bizim jenerasyon bilir.

Kim bu hortum Süleyman? 

Eski dönemlerde İstanbul Beyoğlu'nda görev yapan Süleyman Ulusoy (d. 14 Mayıs 1956, Horasan, Erzurum) veya bilinen adıyla Hortum Süleyman, Emniyet eski müdürü ve tanınan bir polistir. 

2000 yılında, görev sırasında 9 travestiye şiddet uyguladığı gerekçesiyle TCK 245. Madde uyarınca “Efrada kötü muamele etmek” suçundan 2 yıl 3 ay ile 27 yıl arasında hapis istemiyle yargılanmış, 2003 yılında af çıkması sonucu ceza almamıştır.

Yani Hortum Süleyman kendisine tanınan görev ve yetkileri fersah fersah aşmış biri...

Ne güzel iş hem polis hem savcı hem hâkim hem de ceza uygulayıcısı… Yani Hortum Süleyman'a göre koskoca memlekete bir polis yeter; savcıya, hâkime ıslahhaneye gerek yok, hepsini bir arada Hortum Süleyman yapıyor...

İncelemeye gelen, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Muhakkikler de onu andırıyor ne bir resmî yazı var ne bir kimlik var ne bir tebliğ tebellüğ belgesi var, ne de önceden bir telefon açıp İl Milli Eğitim Müdürlüğüne davet var…

Ne var? Zorla baskı yaparak ses yükselterek erkek muhakkikin ayağa kalkar gibi yapma hareketi, küçücük odaya girince hemen klimayı kapatma, “sen anlamıyorsun” (gerizekalı) muamelesi yapma ve “bu bu şekilde ifade vereceksin” (yol gösterme adı altında akıl verme) olayı…

Ellerinde imkân olsa, Türkiye Cumhuriyeti 1970'li yılların Türkiye’si olmuş olsa, liyakat hakkını arayan kadın öğretmeni döverek soruşturma yürütecekler herhalde...

BALIKESİR VALİSİ SAYIN İSMAİL USTAOĞLU 

Sayın İl Valimiz, Kuvayi Milliye şehri Balıkesir'e ilk geldiğinde kendisine bir kadın öğretmen olarak, doktoralı bir bilim öğretmeni olarak ve aynı zamanda da bir gazete köşe yazarı olarak “Hoş geldiniz” çiçeği gönderdim ve randevu talep ettim...

SAYIN BALIKESİR VALİMİZİN HERKESE EŞİT MESAFEDE OLMASI GEREKMEZ Mİ?

Sayın Balıkesir Valimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız adına Balıkesir'de Sayın Cumhurbaşkanımızı temsil makamına sahip...

Herkese eşit mesafede durması gerektiğini düşünüyorum.

Fakat Sayın Vali Bey’e göndermiş olduğum “Kuvayi Milliye şehri Balıkesirimiz’e hoş geldiniz” çiçeğimi Sayın Balıkesir Valimizin o dönem paylaştığı resimlerde gördüğüm kadarıyla, makam odasında hiç göremedim, tüm sosyal medya fotoğraflarını dikkatlice inceledim. Sanırım liyakatim gibi, çiçeğimi de çöpe attılar.

Ve Sayın Valimiz ile görüşme talebime de aradan aylar geçmiş olmasına rağmen olumlu veya olumsuz hiçbir yanıt gelmedi.

SAYIN VALİM, BALIKESİR’DEKİ TORPİLLİ MAKAM HIRSIZLARINA SORUŞTURMA HİÇ YOK MU?

Sayın Vali’m, sürekli şahsım hakkında soruşturma izni verdiğinize göre buradan köşe yazılarımı okuduğunuz anlamı çıkar sanırım.

Ve köşe yazılarımda sürekli: 

Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezinde dönemin okul müdürü Turgut Kıvanç hakkında torpilci ve mobbingci bir müdür olduğunu ve köy okulundan arkadaşı Tuncay Evliyaoğlu’na, bir Bilsem öğretmeni olmadığı halde, Bilsem'de müdür yardımcısı makamını, bu torpil sistemi içinde peşkeş çektiğini ve makam hırsızlığı yaptığını sürekli olarak yazıyorum.

Bu makam hırsızlığından acaba eski okul müdürü Turgut Kıvanç herhangi bir şahsi menfaat elde etmiş mi? Yoksa sadece arkadaş hatırı mı? 

Sayın Vali’m sizin; hak, hukuk ve adalet çerçevesinde, makam ve mevkinizin de Sayın Cumhurbaşkanımız’ı temsil makamında olmanızdan dolayı, herkese eşit mesafede olmanız gerektiğinden Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde ve bilhassa Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi’nde vuku bulan torpilli makam hırsızları hakkında herhangi bir soruşturma açtınız mı veya böyle bir soruşturma açma hazırlığınız var mı? Bir gazeteci, eğitimci köşe yazarı olarak sormak istiyorum; bu konuda kamuoyunu ve okuyucu kitlemi aydınlatırsanız sevinirim...

Yoksa, şahsıma yıllardır uygulanan mobbingin bir devamı olarak sadece şahsım hakkında mı sürekli olarak soruşturma izni veriyorsunuz?

MUHAKKİKLER GİDERKEN AKIL VERMEYİ HİÇ İHMAL ETMİYORLAR

İnceleme hangi konuda başlatılmış?

1- Sağlık raporlarımı gününde idareme vermemişim (!)…

Allah'tan elektronik posta var, WhatsApp uygulaması var, hepsi ispatlı. Elektronik posta yoluyla gönderdim... Çıktısını alıp çalışır duruma gelir gelmez de idareme ulaştırdım. Hatta belki sorun ederler diye bir defasında da yaralanmamın ardından o zamana kadar tarafıma verilmiş tüm raporları yaşlı babam bizzat gidip tutanakla kendilerine teslim etti…

Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünde torpil sistemi olduğuna mı inanamıyorsunuz?

Şaka gibi… Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünde torpilin tıkır tıkır işlediğine dair elimde onlarca belge var, bu konuda dava açtım ve daha da açılacak birçok dava ve tazminat davaları var, sırada...

2- Sıralı Amirleri zan altında bırakmışım...

Hangi konuda? Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda uğramış olduğum bez futbol topu saldırısından dolayı alınması gereken iş güvenlik tedbirlerini almamış olduklarından dolayı Sayın Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş olduğumdan dolayı sıralı amirleri zan altında bırakmışım ve “Liyakat Şehidi Olmaya Hazırım” köşe yazımdan dolayı...

İl müdürü muhakkikleri olduklarını iddia eden şahıslar giderken akıl vermeyi de ihmal etmiyor:

“Hocam, ‘sıralı amirleri kastetmedim’ diyin, bu incelemeden bir şey çıkmaz zaten” diyip gittiler…

Okulda çalışan öğretmenlerin can güvenliğinden kimler sorumlu? Balıkesirli bakkal, kasap, manav veya diğer esnafı değil herhalde...

Sıralı amirler sorumlu. Bu sorumluluğu olan ve bu sorumlulukta ihmal veya kastı olan Kanun’da geçtiği şekliyle “işveren ve işveren vekili”, tüm sıralı amirlerden ayrı ayrı davacı ve şikayetçiyim...

Saygılarımla. 

Dr. Meryem ÇILDIR