İNSAN OLMAK DEĞİL, İNSAN KALMAK MEZİYETTİR
Allah c.c yarattığı en değerli ve şerefli varlık insandır.
Allah’u Teala Kur’an-ı Kerimde “Andolsun ki biz insanı mükerrem kıldık (üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık)” (isra:70) buyuruyorlar.
İnsan yalnızca et ve kemikten ibaret değildir. İnsanı diğer varlıklardan ayıran özellikler kalp, ruh, vicdan, merhamet sevgi gibi cevherlerdir.
Peki! insan, diğer varlıklardan farklı neden böyle özel yaratıldı? Bu yaratılış özel bir vazife için midir?
İnsanın yaratılış gayesi; Yaratıcıyı tanımak sevmek ve bütün yaratılanlara bu sevgiyi yaymak içindir.
Rabbini tanıyan insan bu tanıma miktarınca kendisinin ve diğer insanların hayvanatın, doğanın kıymetini bilir hak ve adaletle davranır.
Rabbimiz bu şerefli varlık olan insanın hak ve hukukunu koruma adına bizlere birçok yollar göstermiş ve emirler vermiştir.
İşte din insanlığın şerefini korumaya yönelik emir ve yasaklar bütünüdür.
İnsan hayatı kutsaldır. Canı, malı, ırzı, namusu şerefi Allah c.c tarafından koruma altına alınmıştır. Hal böyle olunca haksız yere cana kıymak, mallarının üzerine çökmek, namusa, ırza göz dikmek, el uzatmak en büyük zulümdür ve haramdır.
“Mümin müminin aynası ve kardeşidir; Onun kaybolan malını ve çiğnenen şerefini korur, arkasından kendisini destekler, gıyabında hakkını savunur.”
(Ebu Davud)
Ne hazindir ki, yaşadığımız dünyada insan onuru ile asla bağdaşmayan, savaşlar, cinayet, işkence, şiddet, dışlama, aşağılama, hor görme, hakaret, haksızlık gibi birçok yanlışı iç içe yaşamaktayız.
Toplum olarak ahlaki bir çöküş içerisindeyiz. Ahlakın dibe vurduğu bir dönemde yaşıyoruz. Toplumumuzdaki bu ahlaki çürümeyi iliklerimize kadar hissediyoruz.
Hz. Ali ra. “Ahlakı bozulan bir toplumda yalnızlık şifadır” sözü ile toplumsal birlikteliğin güçlü olması için ahlakın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istemiştir. Çünkü Ahlak İslam’ın tamamlayıcısıdır.
Yaşadığımız şu dönem; Bencilliğin, egoistliğin, çıkar ilişkilerinin, adam kayırmacılığın tavan yaptığı, edep, ar haya, utanma yalan, dolan, helal kazanç gibi değerlerin yok sayıldığı günler.
Kısa yoldan zengin olma sevdası insanların kalbini katılaştırıyor kutsal saydığımız değerlerin önüne geçiyor.
Bir toplumda ahlak zarar görürse o toplum çöküntüye uğrar o Vatan çok geçmeden yıkılır yok olur.
Vatanı vatan yapan içindeki insanlardır, dindir, toplumun yaşam biçimidir.
Bir Vatanı vatan yapan uğrunda verilen canlardır toprağına dökülen kandır.
İnsan Eşref-i mahlukattır o zaman yaratılanların en şereflisi gibi davranmak zorundadır. İnsan ve aynı zamanda İslam’la şereflenen Müslüman; kalp kırmaz, gönül yıkmaz, kötü söz söylemez, harama helale dikkat eder, tartıda hile yapmaz, fahiş fiyatlarla ürün satmaz insanları kandırmaz torpil ve rüşvetten uzak durur.
Kardeşleri zalimin zulmü altında inim inim inlerken, başını deve kuşu gibi kuma gömmez “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demez. Çünkü bilir ki o yılan döner dolaşır bir gün gelir onu da sokar.
Kendisini insan diye nitelendiren ama insanlıkla alakası olmayan zalimler, dünyanın birçok coğrafyasında olduğu gibi Gazze de 7 ekimden beri soykırıma devam ediyor. Çocuk, bebek, yaşlı, kadın, erkek demeden hatta hayvan nefes alan her canlıyı öldürüyor.
Bizler bu vahşete kayıtsız kalamayıp ekran başında izlerken yanıp kül oluyoruz. Sıcacık evlerimizde, ocakta kaynayan çeşit çeşit yemeklerimizle, pahalı markalı arabalarımızla hayatımızı idame ettirirken yine de nimete şükürsüzlük yapıyoruz Yaradan’a layıkıyla kulluk yapamıyor, ona yaratıcıya verdiğimiz sözleri yerine getiremiyoruz.
Çöp kenarlarına asılan ekmekler, çöpe atılan yemekler, birkaç yılda fahiş fiyatlarla değiştirdiğimiz telefonlar ve eşyalarla nankörlükte sınır tanımıyoruz.
Ne yapabilirim elimden bir şey gelmiyor deme!...
Öncelikle yaşadığımız toplumda ahlaklı ve namuslu olmayı, güzel evlatlar yetiştirmeyi, insan gibi birlikte yaşamayı, birlikte hareket etmeyi öğrenip, sonra zalimin karşısında önce dualarımız ile ardından fiiliyata geçerek boykotlarla, eylemlerle yapacağımız yardımlarla sesimizi dünyaya duyurup masumların yanında olacağız.
Bunları yapabilmek için de önce kendimizi sorgulayalım.
Allah-u Teâlâ’nın ayetinde buyurduğu gibi;
“Andolsun ki biz insanı mükerrem kıldık (üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık)” (isra:70) ayette belirtilen gibi bir insan olabildik mi onun nefis muhasebesi yapalım.
Rabbim bizi bilgisine, makamına, malına, mülküne, rütbesine, ilmine, ameline güvenerek kibirlenenlerden eylemesin. İblisin düştüğü cehalet, kibir çukuruna düşürmesin, ayaklarımızı sabit kılsın, yüreğimizden merhameti, yüzümüzden tebessümü eksik etmesin. (Amin)
Selam ve dua ile
Aynur YAVUZ