Koğuculuk, Yalan ve Yalancı Şahitlik
Koğuculuk; insanlar arasında söz taşımaktır. Bu, İslam'ın yasak ettiği ve büyük günahlardan biri olarak saydığı ahlak dışı kötü davranışlardan biridir. Koğuculuk yapan kimseler, Peygamber efendimizin hadislerinde cezalarını çekmeden cennete giremeyecekleri bildirilmiştir.
Peygamberimiz (a.s.) ahbabından herhangi biri hakkında hoşuna gitmeyecek bir söz, bir davranış, kötü bir huy anlatılmamasını, onlar hakkındaki iyi zannı yok edecek bir durumun olmamasını istemiş ve onlara, "Kimse bana ashabımdan birinden (canımı sıkacak) bir söz getirmesin buyurmuş, sebebini, "Çünkü ben, karşınıza zihnimde hiçbir şey olmadan çıkmayı seviyorum "şeklinde açıklamıştır.
Koğuculuk; fertler arasındaki iyi ilişkileri bozan, toplumun huzurunu kaçıran, kardeşlik, birlik ve beraberliği olumsuz yönde etkileyen ahlak dışı bir davranıştır.
Koğuculuk yapan kişinin sözlerine itibar etmemek gerekir. Yüce Allah, “Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba, bütün bunların ötesinde soysuz olan kimseye mal ve oğulları var diye boyun eğme" (Kalem,68/10-14) anlamındaki ayette sözünün dinlenmemesi gerekenler arasında koğuculuk yapanları da zikretmiştir.
Yalana gelince;
Yalan, gerçek dışı ve aslı olmayan söz söylemektir. Yalan İslam'ın şiddetle yasak kıldığı ve büyük günah saydığı davranışlardan biridir. Yalan söylemek münafıklık alâmetidir:
Peygamberimiz (a.s.), "Münafıklığın alameti üç tanedir; (Münafık); konuştuğu zaman yalan konuşur, vaat ettiği zaman döner, sözünü tutmaz, bir şey emanet edildiği zaman ona hainlik eder" buyurmuştur. Yalancılık çok kötü bir huydur. Yüce Allah; “Yalan sözden kaçının” (Hac, 22/30), "Doğru söz söyleyin" (Ahzab, 33/70) buyurmaktadır.
"Yalan insanı kötülüğe götürür. Kötülük de insanı cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyle Allah katında yalancılardan yazılır." Bir insan yalancı damgasını yedi mi hem Allah katında hem insanların nazarında itibarı kalmaz, Allah bu kimseye yardım etmez, onu doğru yola iletmez.
Peygamberimiz (a.s.) "Allah'a ve ahret gününe iman eden kimse ya doğru ve faydalı söz söylesin ya da sussun" buyurmaktadır.
Yalancılık, ahlakın bozulmasına, ailelerin yıkılmasına, toplumun fesadına sebebiyet verir. Yalan söyleyen kimse insanların gözünden düşer, sözüne itibar edilmez, doğru söylediğine de inanılmaz duruma düşer. “Yalan söyleyenin evi yanmış, buna kimse inanmamış,” atasözü, yalancının sonunun nasıl hüsran olduğunu belirtmektedir. Yine atalarımız; “yalancının mumu yatsıya kadar yanar”, “şehrin yukarısında bir yalan söyledim, aşağıda kendim de inandım”, “yalan söyle, tutmazsa izi kalır” sözleriyle yalanın toplum hayatındaki olumsuz etkisine dikkat çekmişlerdir.
Yalanın etkisi uzum ömürlü değildir. Yalancının yalanı, mutlaka bir vesile ile ortaya çıkar. Yalancı kişiler musalla taşına konulduğunda imamın “ey cemaat bu mevtayı nasıl bilirsiniz” sorusuna cemaat diliyle, " İyi biliriz" dese de "içinden yalancının biriydi" der.
Yalancı şahitlik;
İnsanların ruhuna zarar veren, hakkını zayi eden, anarşiyi yayan, yalancı şahitlik, toplumsal kötülüklerin en tehlikelisi ve en çirkin olanıdır. Yüce Allah, “Allah için adaletle şahitlik edenler olun” (Mâide, 5/8) buyurmuş, bırakın yalancı şahitlik yapmayı, şahitlik yapmamamın bile günah olduğunu bildirmiştir. “Şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse bilsin ki onun kalbi günahkardır” (Bakara, 2/283)
Yalancı şahitlik yapmak hem yalan söylemek hem de dolaylı olarak iftira etmektir. Yalancı şahitlik ile kul hakkının ihlal edilmesine ve zulüm yapılmasına sebep olunmuş olur. Bu büyük günahlardan biridir.
Dinimiz aile ve toplum hayatının güvenli ve huzurlu olmasına, fertlerin dindar ve ahlaklı olmasına büyük önem vermiştir. Gıybet, koğuculuk, iftira, yalan ve yalancı şahitlik aile ve toplumun güven ve huzurunu yok eden, fertlerin gayr-i ahlâkî olmasına neden olan kötü davranışlardır. Bu davranışlar tövbe etmeyi gerektiren büyük günahlardan sayılmıştır. Bu itibarla Müslüman, gıybet, koğuculuk, iftira, yalan ve yalancı şahitlik gibi kötü davranışlardan uzak durmak zorundadır. Bu davranışlardan herhangi birini yaptı ise hemen Allah'a tövbe etmeli, hakkı yenen mazlumdan helallik alınmalıdır.
Bir yerde zararlı konuşmalar, dedikodu, gıybet ve koğuculuk yapılıyorsa ortam müsait ise önce ikaz edilmeli, ikaz edilemiyor veya ikaz fayda vermiyorsa o meclis terk edilmelidir. Bu, mümin için bir sorumluluk, bilinçli bir davranış, günahtan kaçış ve günaha vasıta olmama ilkesidir. Peygamberimiz konuştuğu zaman müminin doğru konuşmasını veya susmasını tavsiye etmektedir. Müslüman ne eliyle ne de diliyle insanlara zarar veremez, vermemelidir. Bu, mümin olmanın gereğidir.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü