Türkiye’nin Açlık ve Yoksulluk Dansı: Asgari Ücretle Kıbrıs Tatili Arasında Bir Ülke

Merhaba sevgili okur,

Bugün sizlere Türkiye’nin ekonomik tablosunu mizahi bir dille anlatmak istiyorum. Öncelikle elimizde üç temel rakam var: Açlık sınırı 19.800 TL, yoksulluk sınırı 64.585 TL ve asgari ücret 17.000 TL. Matematik bilmeyen biri bile bu tabloyu görünce bir “Hadi canım!” çekiyor.

Şimdi düşünün, bir evde oturuyorsunuz. Açlık sınırının altındasınız ama aç değilsiniz; zira mide alışmış artık üç öğünü bir öğüne indirmeye. Yoksulluk sınırını göremiyorsunuz, çünkü o sınır Everest’in zirvesi kadar uzak. Ama ülkemizde garip bir şey oluyor: İnsanlar ya bu Everest’in zirvesinde kayak yapıyor ya da dağın dibinde taşa oturmuş "Keşke şu kayaktan kayanlar biraz yemek atsalar" diye bekliyor.

Hafta sonu Instagram’ı açıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, herkes Kıbrıs’ta! Bir kesim için Kıbrıs, adeta Kadıköy-Bostancı vapuru gibi bir şey olmuş: Gidip geliyorlar, otellerde spa yapıyorlar, casinoda şansını deniyorlar. Diğer kesim ise akşam ekmek almak için cebinde kalan son bozuklukları topluyor. Kimi şansını rulette denerken kimi bakkalda “Abi, fişi bırakma” diyor.

Sonra bir de şu var: Bazen markete gidip alışveriş yapanları izliyorum. Sepeti dolduranlar var, gözleri ışıl ışıl. Bir de sepetin yanından “Sadece bakıyorum” diye geçenler var. Bir taraf organik avokado alırken, diğer taraf file poşete “Organik mi görünüyor?” diye bakıyor.

Ülke öyle bir noktada ki, 12.000 TL emekli maaşı alan amca, ayın ortasına geldiğinde cebindeki 20 TL’yi dolara çevirip yatırım yapmayı düşünüyor, çünkü TL ile enflasyon yarışında mağlup olmuş. Ama öte yandan 5 milyonluk arabasıyla sahile inip “Ya ekonomi ne kötü be” diyen birini de görebiliyorsunuz.

Peki, çözüm ne? Vallahi bu tabloya bakınca çözümü bulmak zor. Belki de çözüm, açlık sınırı ve yoksulluk sınırı arasındaki uçurumu kapatmak yerine, herkesi Kıbrıs’a tatile göndermek olabilir. Çünkü anladığım kadarıyla, Kıbrıs’a gidince her şey bir anda daha güzel görünüyor.

Son olarak, şunu söyleyip bitireyim: Bu ülkede bazıları, 17.000 TL maaşla nasıl geçineceğini düşünürken, diğerleri 64.000 TL yoksulluk sınırında bile mutsuz olabiliyor. Bizim ülke, ekonomik değerlerin değil, ekonomik çelişkilerin ülkesi. Ama kim bilir, belki de bu çelişkilerle yaşamayı öğrenmek, bizim yeni milli sporumuzdur.

Sevgiyle kalın, açlık sınırının üzerinde, yoksulluk sınırının biraz altındaki huzurlu yerinizi bulun!a