Üç Semavi Dinde Kudüs ve Mescid-i Aksa
Kudüs ve çevresi kutsal topraklar mıdır? Kutsallığına dayanak olarak gösterilen dinsel ve tarihsel argümanlar İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik açısından nelerdir? Kudüs bu üç din için neden vazgeçilmezdir?
Gerek İslam’da gerekse Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kudüs ve çevresi kutsal kabul edilir.
İslam açısından Kudüs ve çevresi öncelikle peygamberler diyarıdır. Hz. İbrahim’den Hz. İsa’ya birçok peygamber burada yaşamış, Tevhit mücadelesi vermiştir. Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya gibi bazı peygamberler burada inkârcılar tarafından katledilmiştir.
Kudüs Hz. Muhammed’in İsrâ ve Miraç mucizelerine konu olan mekândır. İsrâ suresinin ilk ayetinde Hz. Muhammed’in bir gece Mescid-i Haram’dan alınıp etrafının mübarek, bereketli kılındığı vurgulanan Mescid-i Aksa’ya götürüldüğü ifade edilmektedir.
Miraç Kudüs’ü hatırlatır.
İsra ve Miraç mucizesinde Kudüs ve Mescid-i Aksa özel bir yere sahiptir. Her Miraç Kandil’inde miracı anarken Kudüs’ü anmamak miracı anlamamak denektir. Zira biz biliriz ki mümin miraç sız, miraç ta Mescid-i Aksa’ sız olmaz.
Kudüs kurtarıcısını beklemekte ve Mescid-i Aksâ âdetâ ‘Neredesiniz Müslümanlar?’ diye haykırarak feryâd-ü figan etmektedir.
Kudüs meselesi sadece Arapların meselesi değildir. Münhasıran Filistinlilerin meselesi de değildir. Kudüs hepimizin, tüm Müslümanların meselesidir. Dün böyleydi, bugün böyledir, yarın da böyle olacaktır. Peygamberimiz “Ümmetin derdiyle dertlenenin özel dertlerini Allah kaldırır. Ümmetin derdiyle dertlenmeyeni Allah kendi dertleriyle baş başa bırakır” buyurur.
Mekke, Medine ve Kudüs. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa.
Üç merkezin üç mescidi Müminlerin kalplerinin attığı üç noktadır. Müminler ne bu noktalardan uzak kalabilirler ne de onlara alternatifler bulabilirler.
Kudüs Mekke’dir, Medine’dir, İstanbul’dur, Ankara’dır, Kahire’dir, Şam’dır, Bağdat’tır, Amman’dır, Tahran’dır, Kâbil’dir, İslamabad’dır, Jakarta’dır, Astana’dır, Taşkent’tir…Vb. Kudüs bir semboldür,
Mescid-i Aksa Kudüs’teki mescittir. Miraç mucizesinde Hz. Peygamber, Mekke’den Kudüs’e götürülmüş ve Miraç mucizesi buradan başlatılmıştır. Ayet-i kerimede “etrafını bereketli, mübarek kıldığımız” ifadesi Kudüs ve civarını nitelemektedir. Dolayısıyla Mescid-i Aksa ile birlikte Kudüs ve civarı mübarek, kutsal mekânlardır.
Bir diğer husus Mescid-i Aksa’nın Müslümanların ilk kıblesi oluşudur.
Hz. Muhammed ve Müslümanlar kıble ayeti nazil olmadan önce yıllarca namazlarında Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya dönmüşlerdir.
Son olarak İslam’da Mescid-i Aksa, kılınan namazın sevabının çokluğu açısından Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebi ile birlikte öne çıkarılan üç mescitten birisidir.
Tüm bu nedenlerle Kudüs İslam’da saygı duyulup hürmet edilmesi gerekli bir harem bölgesidir, Harem-i Şerif’tir.
Yahudi geleneğinde Kudüs “Arz-ı Mev’ud” yani vadedilen toprakların merkezidir, Tanrı Şehri’dir. Kudüs’te bugün Mescid-i Aksa ile Kubbetü’s Sahra’nın da bulunduğu bölge Davut Şehri’dir. Tapınak tepesi ya da Zion tepesi olarak adlandırılan mekân Yahudi geleneğinde mabedin bulunduğu mekândır, kıbledir. Yahudi inancında Kudüs, tarihsel İsrail Krallığı’nın başkentidir. Onlara göre sürgünde yaşayan Yahudiler beklenen Mesih’le birlikte buraya dönecek ve burada egemen olarak mabedi yeniden inşa edeceklerdir. Tüm bu nedenlerle Kudüs ve civarı Yahudiler için de kutsal bir mekândır.
Hristiyanlıkta Kudüs ve civarı İsa (a.s.)’ın yaşadığı, mücadele verdiği, çarmıha gerilip öldüğü ve defnedildiği yerdir. Ölümünden sonra İsa (a.s.) burada yeniden dirilmiş ve göğe yükselmiştir. İleride ikinci kez gelişinde Tanrısal âlemden yine buraya inecek, ölüleri diriltip herkesi yargılayacak ve 1.000 yıllık bir altın çağ başlatacaktır. İsa’nın ikinci gelişi hadisesinde gökteki semavi Kudüs de yeryüzüne inecek ve yeryüzündeki Kudüs ile birleşecektir. Bu inançlar ışığında Kudüs Hristiyanlar için de kutsal bir mekândır.
İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlığın Kudüs’e affettiği bu kutsallık nedeniyle Kudüs ve civarı tarih boyu bu dinlerin mensuplarının bir arada yaşadıkları ve aynı atmosferi paylaştıkları bir yer olmuştu. Ama şimdi heyhat! Siyonist Yahudilerin diğer din mensuplarına (özellikle Müslümanlara), hatta kendileri gibi düşünmeyen Yahudi vatandaşlarına acımasızca zulmettikleri bir vahşet yuvası haline getirilmiştir.
Kudüs’ün ve çevresinin tekrar bir selam yurdu haline getirilmesi için samimi dindarların sorumluluk üstlenerek Siyonist Yahudilere dur deme zamanı geldi de geçiyor bile. Güya medeni dünya Kudüs’te, Gazze’de, Batı Şeria’da hunharca işlenen vahşete, soykırıma daha ne kadar seyirci kalacak. İnsanlık bu zilleti taşıyabilecek mi?
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü