ABD'NİN TÜRKİYE İÇİN FEDERASYON PLANLARI

10 Aralık 2016 yılında Milli Gazete'deki köşemde “Türkiye'yi parçalamanın ayak oyunları” diye bir yazı yazarak tehlikeye dikkat çekmiştim. Amerika ülkemizi eyaletlere bölmek istediğini hiç bir zaman saklamadı.

Bahse konu yazımda; “ ABD Dışişleri Bakanlığı’nın uzun vadeli politikalarını belirleyen “Bureau of Intelligence and Research’ün (İstihbarat ve analiz bölümü) “çok gizli” damgalı bir raporu, Yunanistan’da yayımlanan Stohos gazetesi tarafından ortaya çıkarıldı. INR diye adlandırılan İstihbarat ve Analizler Bürosu’nun CIA ile ortak olarak hazırladığı belirtilen çalışmada Türkiye’nin Kürt Sorununu çözmesi için federasyon öneriliyordu.

Federasyonlaşmış bir Türkiye’de uluslararası 10 milyonluk İstanbul federasyonunun çok etkili bir konumda olacağı öngörülüyordu. Yunanistan İstihbarat Örgütü KYP’ye çok yakın olduğu bilinen Stohos’un haberinde Türkiye’yi federasyonlaştırma senaryosunun Yugoslavya sorununun kapanmasından sonra gündeme gireceği belirtiliyordu.”

 “Bureau of Intelligence and Research’ün (İstihbarat ve analiz bölümü) “çok gizli” damgalı bir raporundan bu şekilde bahsetmiş,ülkemizde de onaylanan ikiz yasaları gündeme getitmiştim. 

Stohos’un haberinin üst başlığı “Yugoslavya’nın dağılmasından sonra sıra Ankara’ya geldi” diye konulmuştu. Başlık ise “Türkiye bölgesel büyük güç rolünü oynamaması için federasyonlaştırılacak” 

Stohos’un haberi söyle sürüyordu:

“CIA’nin çok gizli olarak adlandırdığı planları, uluslararası ve bağımsız bir İstanbul istiyor. Yugoslavya sorunu kapanır kapanmaz sıra Türkiye’ye gelecek. Bunun ilk adımı olarak CIA ve INR’nin (İstihbarat ve Analizler Bürosu) yıllardır üzerinde çalıştığı federasyon planı yürürlüğe konacak. ABD Dışişleri Birimi’nin çok gizli raporunda, federasyonlaştırma programının ana unsuru Kürtler. Bundan şunu anlıyoruz ki, ABD Türkiye’yi bölmek için yıllardır bir çalışma içerisindedir. (Tanrı’ya başkaldırı, Evanjelizm Ali Kuzu S.292-293)”

Amerika için Türkiye'yi oltada balık olarak görmekteydi. Bunun böyle olduğunu şurdan anlıyoruz. Rockefeller’in Eisenhower’a yazdığı 1956 tarihli, Başkan’a gizli mektubun bir bölümünde Türkiye için şu sözleri söylüyordu: “Birinci gruba bizimle dost olan ve bize uzun süreli, sağlam askeri paktlarla bağlanmış olan antikomünist hükümetlerin iktidarda olduğu ülkeler girer. Bu ülkelerde yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Bu noktada dışişleri bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş iktisadi yardım, örneğin Türkiye’ye, bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani, bağımsızlık eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -Türkiye gibi- doğrudan doğruya iktisadi yardım da yapılabilir, ama bu ancak bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır.” Rockefeller ailesi, Amerika’daki Yahudi lobisinin başını çeken bir ailedir. Bu aile de Rothschild ailesi gibi başlangıçta banka ve finansman işine ağırlık verdi. 

Bu yüzden Amerika’da yıllardan beridir para piyasalarında saltanat sürmektedirler. Hatta Amerika’da sermaye alanında 150 yılı aşan bir Rockefeller hanedanlığından söz edilir. Fakat sadece finans ve para piyasasında kalmamışlardır. Petrolden endüstriye çok geniş bir alana yayılmış ve oldukça güçlü bir sermayenin sahibidir. Irak ve sonrası Suriye'de yaşananların ardından sıranın bize gelebileceği zaten merhum Erbakan hocamız defalarca ifade etmişlerdi. Halkımız bu gerçeği neden göremiyor? Halkımız ivedilikle medya büyüsünün etkisinden kurtulması gerekiyor.

Amerika'nın, İsrail'in ve İngiltere gibi ülkelerin oyununu ancak Milli Görüş bozacağını halkımızda çok iyi biliyor. Bilmesine rağmen hep güçlüden yana oy kullanmış ama sonucunda kaderi hiç değişmemiş. Toplum olarak kendimizi değiştirmedikten sonra ne ekonomimiz değişir ne de  kaderimiz. 

Artık kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünme vakti. Saadet Partisi'nin saflarında buluşalım ve hep beraber mücadele edelim.