Bağırsak Neden Önemli?
Teknolojinin bu kadar gelişmediği dönemlerde hastalıklar da bu kadar artmamıştı. Teknoloji ile birlikte yaşamımız kolaylaştı fakat, hastalıklarımız arttı. Hazır paketli yiyecekler hayatımıza girdi. Bu gıdalarla birlikte ister istemez zararlı katkı maddelerini bünyemize almaya başladık.
İşte ne olduysa bundan sonra oldu.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda Çokuluslu gıda ve ilaç şirketlerinin elinde birer kobaya döndüğümüzü görüyoruz. Nereye baksak nereye gitsek katkı maddeleriyle karşılaşıyoruz. Katkı maddelerinin ağırlıklı olduğu bu yapay dünyamızda; kanser, tansiyon ve şeker pandemisiyle karşı karşıyayız.
Peki ne yapalım da sağlığımızı koruyalım? İşe kendimizi tanıyarak başlayalım.
Bu yazıda bağırsak sağlığımızdan bahsedeceğim.
Bir önceki yazımız midemizle ilgiliydi. Değerli okuyucu; bağırsaklarımızda 2-3 kilo kadar mikrobiyota var. Bu mikrobiyotayi bir organımız gibi düşünerek, iyi bakterilerin artması için sağlığımıza özen göstermemiz gerekiyor. İlk önce bunu bu şekilde kabul etmeliyiz.
Örnek vermek gerekirse; mikrobiyotamizin temelini oluşturan kalın bağırsağımızın suya ihtiyacı vardır. Eğer çıkarttığımız idrar çok kötü amonyak kokuyorsa, bedenimizin suya ihtiyacı olduğunu bundan anlayabiliriz. Yeterince su içmezsen bağırsak ne yapsın? Sürekli ekmek, tatlı ve asitli içecek tüketirsen bağırsak nasıl görev yapsın?
Biliyorsunuz ki bağırsaklarımız ikinci beyin olarak adlandırılıyor. Bağırsak problemi yaşayanlarin beyin hastalıklarına yakalanma oranı daha yüksek. Uzun süre kabız ya da ishal olan bir beden ne kadar sağlıklı olabilir ki?
2013 yılına ait bir İngiliz raporuna göre ;1979'dan bu yana Amerika'da beyin rahatsızlıklarından ölüm oranı erkeklerde 66, kadınlarda ise 92 gibi inanılmaz bir oranda arttı. Çalışmanın başyazarı Profesör Colin Pritchard'ın söylediğine göre: "Bu istatistikler gerçek insanlar ve ailelerle ilgilidir. Ortada çevresel ve toplumsal değişikliklerden açıkça etkilenen bir 'salgın' olduğunu fark etmemiz gerekiyor." Araştırmacılar aynı zamanda insanları gitgide daha genç yaşlarda etkilemeye başlayan bu hastalık dalgasının, diğer sebeplerden ölme riskindeki düşüşlerin aksine nasıl arttığına dikkat çektiler. 2013'te New England Joumal of Medicine, bu ülkedeki her demans hastasının bakımı için yıllık elli bin dolar harcandığını gösteren bir rapor yayımladı.
Bu da yılda yaklaşık iki yüz milyar dolara tekabül eder. Bu da kalp hastalarının bakımı için harcadığımızın iki katı, kanser hastalarının bakımı için harcadığımızın ise neredeyse üç katıdır. Duygu durum ve anksiyete bozuklukları da artış gösteriyor ve hayat kalitesini en az diğer nörolojik rahatsızlıklar kadar düşürüyor. Amerika'da her dört yetişkinden biri, yani nüfusun 26'sından fazlası teşhis edilebilir bir akıl hastalığından muzdarip. Anksiyete bozuklukları kırk milyondan fazla Amerikalının hayatını kabusa çeviriyor. Ayrıca yetişkin Amerikan nüfusunun yaklaşık 10'u reçeteyle satılan çok güçlü ilaçların verildiği bir Duygu durum bozukluğuna sahip. Yunan Hekim Hipokrat” Bütün hastalıklar bagirsakta baslar” sözünü hatırlatmak isterim. Şu soruyu sormadan geçemeyeceğim. Bu kadar çok beyin rahatsızlığının sebebi daha fazla kötü patojenik bakteri olabilir mi? Bilim insanları on bin çeşit mikrop türü tanımladılar. Her mikrobun da kendi DNA’sı olduğuna göre, bu sekiz milyondan fazla gen anlamına gelir. Bugün bilim adamları bağırsak organizmalarının bağışıklık sistemi fonksiyonu,detoksifikasyon, enflamasyon, nörotran smitter ve vitamin üretimi, besin emilimi, açlık ya da tokluk sinyali verme ve karbonhidrat ve yağları kullanma gibi çok çeşitli fizyolojik aktivitelere katıldığını ifade ediyorlar.
Bundan dolayıdır ki; ne yediğimizi bilmekliyiz. Ekmek,un,pizza hamuru,çörekler ve un içeren hemen hemen her şeyde bulunan potasyum bromat böbrek tümor oluşumunu tetiklediği bilinmektedir. Bilinçli olursak sağlığımızı koruyabiliriz. Katkı maddelerinin ne olduğunu çok iyi öğrenmeliyiz ve marketten paketli gıdalar alırken etiket okumasını öğrenmeliyiz. Başka türlü çocuklarımızı koruyamayız.
Zaman zaman sağlık konusuna gireceğiz. Çünkü sağlıklı kalmak kadar hasta olduktan sonra iyileşmekte o kadar meşekatli ve zor .
Bilinçli tüketici olmak zorundayız...