BİLANÇO KURALI VE İMRALI
Ekonominin bireyleri sayılan işletmeler muayyen zamanlarda bilançolarını tanzim edip açıklarlar. Bu onların o tarihteki durumları demektir.
Bilançoların aktif tarafı varlıklarını, pasif tarafı da bu varlıkların kaynaklarını gösterir. Bir bakıma aktif tarafı nimetlerini, pasif tarafı da külfetlerini temsil eder.
AKP iktidarı MHP’nin öncülüğünde bir “İmralı Süreci” başlattı. Dediklerine göre bu süreç başarı ile tamamlanırsa, “İmralı Mahkumu” hapisten kurtarılacak ve PKK terör örgütü de dağdan inip silah bırakacak.
Böylece bir bilanço oluşacak. Bu bilançonun aktif tarafı yani nimet tarafı “terörsüz bir Türkiye olacak.” Ama ne hikmetse bu bilançonun pasif tarafı ağızlara bile alınmıyor. Nimet ballandıra ballandıra anlatılırken herkes alkışlıyor ama külfetten kimse bahsetmiyor.
Muhtemel külfetleri endişe içinde düşünüyoruz:
Acaba bu muhtemel bilançonun pasifinde topraklarımız üzerinde bir eyalet mi oluşturulacak? Federatif yahut konfederatif bir vatan parçası mı hayata geçirilecek? Bu iktidar ta başında bölünmenin hazırlığı sayılan “İkiz Yasalar’ı” bunun için mi kullanacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ta başından beri dillendirdiği “eyalet sistemi” söylemi hayata mı geçirilecek? Allah korusun vatanımızda böyle bir hat çizgisi oluşturulursa, bu hattın çok kısa süre sonra “İsrail-Türkiye Sınırı’na” dönüştürülebileceğini göremeyen “ferasetli” bir göz düşünülebilir mi? Bu da BOP’un yani Büyük İsrail Projesi’nin son halkası olmaz mı?
Açıklamalara baktığımızda hep PKK terör örgütünün kendini lağvetmesinden bahsediliyor. Diğer uzantıları ve ortak oluşumları ağızlara bile alınmıyor. Acaba PKK silah bırakacak dedikleri, iktidarın; “Ayakkabı numaralarını bile bildiği 86 terörist” midir? Şayet böyle ise bu durum çok gülünç değil midir?
Bu kastedilen bilançonun bir tarafında yıllarca vatandaşa ezberletilen ve Büyük Şeytan’ın, çoğunu topraklarımızdan geçirerek 40 bin TIR, 50 bin TIR, 60 bin TIR dolusu silah verdiği “YPG, PYD” ve daha başka isimlerle anılan PKK’nın yan kuruluşları da var mıdır? Hatırlayınız, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bu terör örgütlerini bitirmek ve o silahları imha etmek üzere büyük bir harekat başlatmıştı da, Büyük Şeytan telefonu kaldırıp “Harekatı derhal durdurmazsan yurt dışındaki servetlerini açıklarım ha!” diye şantaj yapmış ve operasyon yarım kalmıştı. Yine Büyük Şeytan’ın eğitim elemanları bölgeye gelerek o terör örgütünün bilmem kaç bin elemanını eğiterek “hayali bir düşmana karşı savaş hazırlığı” yapmışlardı. Acaba bu silahlar ve eğitimli PKK yan kuruluşu örgütü mensubu olan kadrolar, bu oluşacak bilançonun bir yerinde olacaklar mı? Yoksa onlar da yukarıda tarif ettiğimiz muhtemel federasyonun Suriye topraklarındaki uzantısı mı sayılacak? Yoksa Trump’un dediği “Türkiye lideri Erdoğan çok akıllı ve becerikli. Biz Suriye’den çekileceğiz, onun inisiyatifine bırakacağız” dediği ve bizim yandaş medyanın “işte dünya lideri böyle olur” tavırları ile alkış başlattıkları “akıllılık” diye bu durum mu kastedilmişti? Yoksa Katil İsrail’in bir yanda Suriye işgali ile meşgul iken, diğer yanda YPG’ye uzattığı “zeytin dalı” ile her türlü işbirliği ve destek vaadi bundan dolayı mıdır?
Allah korusun böyle bir federatif ya da konfederatif oluşum, “Türkiye’nin himayesi ile kurulup, “fetih” diye millete yutturulmaya kalkışılması, Suriye’nin ve Türkiye’nin parçalanarak “Eşbaşkan eliyle” Büyük İsrail’in kurulmasına yani BOP’a hizmet ettirileceği aşikar değil midir?
Cumhurbaşkanlığı’nda görevli Dışişleri uzmanları, MİT, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarları, TBMM’deki ilgili komisyonlar, ilgili akademisyenler, diğer uzmanlar… Bütün bunları oturup düşünüp gerekli teklif ve uyarıları yapmazlar mı?
Cumhurbaşkanı “40 yıllık terör belasından kurtulmamıza çok yakınız” açıklamalarını yaparken terörsüz bir Türkiye bilançosunu kastediyor olmalı.
O halde, İmralı Süreci sonunda bir bilanço oluşacak.
Bu bilançonun aktif yani nimet tarafı allanıp pullanılarak takdim edilirken, külfet tarafını kimse konuşmuyor. Ya da konuşamıyor.
Bizim bülbüllerimiz “dut mu yediler” de suskun oturuyorlar?
NANE
Düşünmeden yersen naneyi,
Sonra düşünürsün ama neyi?
Ekrem Şama
...