Yenilenen İstanbul seçimleri nihayet sonuçlandı, fark 31 Marttan kat, kat fazla oldu.
Burada en önemli etkenlerin başında seçim iptaline seçmenin inanmaması ve Ekrem İmamoğlu'nun mağdur olduğu fikrinin oluşması oldu.
Ayrıca kerhen AKP politikalarını beğenmese de alternatif görmediği için oyunu AKP'ye veren ciddi bir kitle var, bu kitle bu defa AKP karşısında güçlü ve kazanabileceğini ispatlamış bir aday görünce tercihini değiştirdi.
Bu seçimin en önemli sonuçlarından bir de halk artık eskisi gibi algılara itibar etmiyor.
Yıllardır AKP'nin en büyük başarısı, oluşturduğu algılar ile seçmeni rahat manipüle ediyor olmasıydı, ancak artık vatandaş, özellikle trol diye tabir ettiğimiz kesimin algı operasyonlarına, iftiralarına, karalama ve ötekileştiren üslubuna kanmadı.
Halk ötekileştirilmekten o kadar bıkmış ki, biraz kucaklayıcı bir üslupla kendisine yaklaşanı bağrına bastı.
AKP bundan sonra eski kucaklayıcı siyasetine geri dönmek istese (hiç öyle bir niyetleri de yok) rakiplerinin eline o kadar koz verdi ki, ne zaman bunu yapmaya çalışsa eski ötekileştirici konuşmaları sürekli ortaya dökülecek.
Nasıl ki AKP yıllardır CHP'nin toplumun genelini ve özellikle mütedeyyin kesimi kucaklamak istediğinde karşısına 1940'lı yıllarda yaptıkları konuyorsa, bundan sonra AKP'de her kucaklayıcı söyleme dönmeye çalıştığında son yıllarda yaptığı ayrıştırmalar önüne konacaktır.
1994 yılında Milli Görüşçü Refah Partisi kadrolarının dişini tırnağına takarak kazandıkları İstanbul'u AKP o hazır bulduğu miras üzerine oturarak 15 yılda yeniden elden kaçırmıştır.
Kaybetmenin en önemli nedenlerinden bir de, Milli Görüş anlayışını Türkiye'de iktidara taşıyan belediyeler olmuştu, belediyecilik anlayışları şehrin kenar köşede kalan vatandaşlarını önceleyen ve hizmeti her alana yayan bir anlayıştı.
AKP bu mirasın üzerine haksız bir şekilde oturdu ve halka kendisini bu anlayışın devamı gibi gösterdi fakat zaman içerisinde vatandaş AKP'nin o anlayışta olmadığını fark etti.
AKP şehirlerin yönetiminde halkın her kesimini önceleyen değil rant için bir kesim zengini önceleyen bir anlayışla hizmet edip, yıllarca eleştirdikleri rantiyeye şehirleri kurban etmesi sonun başlangıcı oldu.
Kendi zenginlerini oluşturdu ve bu kesime önemli rant alanları açtı, bununla birlikte lüks ve tepeden bakan bir anlayışı kendilerine seçtiler, sonlarını kendi elleri ile hazırladılar.
Asıl mesele bu sonuçların ülke geneline yansımaları, AKP eğer başkanlık sisteminde ısrarlı olur ve yürütmeye devam ederse ilk yapılacak seçimde hiç de beklemedikleri neticelerle karşılaşması süpriz olmaz.
Kendi içlerinde mutlaka bunları tartışmaya başlayacaklardır, yakında içeriden bölünmelerinde başlaması ile işler artık Erdoğan için daha da zor bir hal alabilir.
AKP tabanı artık onu bunu suçlamak yerine pelikancı zihniyeti suçlamaya ve liderlerinin de bu yapıyı artık yanından uzaklaştırması gerektiğine odaklanmaları kendi gelecekleri için daha hayırlı olacaktır.
Seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu'nu tebrik ederim, bundan sonra AKP'nin zaman içinde düştüğü yanlışlara ve eski CHP belediyeciliğine dönerse parlayan yıldızı zaman içerisinde sönecektir.
Partizanlık yapmadan adaleti önceleyen ve hizmeti genele yayan bir anlayışla hizmet ederse siyasette önü daha da açık olacağı aşikar.
AKP kendi elleri ile yıllar sonra ciddi bir rakip çıkardı karşısına, eğer son bir hata olarak Ordu valisi olayında İmamoğlu'na ceza da aldırıp başkanlığını düşürürlerse yeni Cumhurbaşkanlarını ilan etmiş olurlar.