Dünya yaratıldıktan sonra başladı aslında hak ile batılın, adaletle zulmün kavgası!
Kimler bu uğurda hapislerde yatmadı ki? Başta Hz. Yusuf. İslam alemi bu mücadele uğruna hapse düşeni medreseyi Yusufi'ye de diye adlandırır.
Elbette sadece İslami camia değil inandığı değerler uğruna, haksızlığa susmadığı için, düzene itiraz edenler hep bu yollar ile sözde 'terbiye' edilmeye çalışıldı.
Dünyada düzenin sahipleri isyan edeni baş kaldıranı sevemezlerdi, çünkü hakikati söyleyenler uyuyanları uyandırırlarsa tüm imkanlarından olacaklardı.
Zira bu Dünya yaratıldığından beri böyle olmuştur ve kıyamete kadar da böyle olacaktır, her daim batıl düzen savunucuları ile hakkı söyleyenlerin mücadelesi devam edecektir.
Müşrikler, Hz. Peygamberi davasından vazgeçirmek için birçok teklifte bulunmuşlardı.
Efendimize ''eğer nam peşindeysen seni meşhur yapalım, makam sahibi olmak istiyorsan seni kral yapalım, kadın istiyorsan sana kavmimizin en güzel kızlarını verelim, para istiyorsan seni en zenginimiz yapalım. Ne istiyorsan söyle yeter ki davandan vazgeç." dediler.
Hz. Peygamber ise onlara bir peygamberin şanına yakışır şekilde cevap vermişti;
“Vallahi, şunu bilin ki güneşi sağ elime, ay'ı da sol elime verseniz yine davamdan vazgeçmeyeceğim. Ya Allah, bu dini hakim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm." demiştir.
Allâh Resûlü isteseydi Kureyşlilerin başkanlık veya hükümdarlık teklifini kabûl ederek bu imkân ve kuvveti ileride İslâm’ın teblîği için bir vâsıta olarak kullanabilirdi.
Lâkin Varlık Nûru Efendimiz, böyle bir siyâsete girmeye ve bunu dâvâsına âlet etmeye aslâ râzı olmadı. Çünkü İslâm, her türlü gâye ve vâsıtayı kullanma husûsunda, dînin haysiyet ve şerefine sadâkat kâidesini dâimâ muhâfaza etmiştir.
Bu sebeple Müslümanlar, birçok durumda fedakârlık ve cihâda mecbur kalırlar. Çünkü tâkib ettikleri yol, kendisinde hiçbir eğrilik bulunmayan sırât-ı müstakîmdir.
Efendimiz onlara ''ben sizin zulümlerinizi bitirmek üzere gönderildim der.''
İktidar sahipleri her daim kendi kurdukları ya da başında bulundukları düzenlerini muhafaza etmek için çabalarlar, buna karşın kendisine doğruyu söyleyenleri ise önce makam veya farklı imtiyaz teklifleri ile, kendi safına çekmek ister ancak başaramaz ise susturma yoluna giderler, bunun en etkili yolu da hapsetmektir.
Ebu Hanife’ye de Kufe kadılığı teklif edilmiş, her türlü baskıya rağmen kabul etmeyince de hapsedilmişti.
Kimi canını verdi bu mücadelelerde kimi hapislerde ömrünü;
Abdülkadir El-Cezairi, Ömer Muhtar, Ahmed eş-Şerif es-Senusi, Osman bin Fudi, Şeyh Şamil, İzzeddin El-Kassam, Mutiur Rahman Nizami, Abdülkadir Molla ve daha niceleri Hasan el-Benna'dan Necmettin Erbakan'a hapis yatan, şehadete kavuşanlar var ve daha ismini sayamadığımız niceleri.
Daha geçtiğimiz aylarda Temel Karamollaoğlu'nun pasaport başvurusunda ortaya çıkan bilgileri karşısına terörle ilişkili yazılması aslında ülkede muhalefet edenin terör sopası ile terbiye edilmeye çalışıldığının en büyük ispatlarından.
Ülkemiz de son dönemde fikirlerini dile getirmenin doğruya doğru, yanlışa, yanlış demenin cezasını çeken bir isim var Alparslan Kuytul.
Düzenin gidişatına itiraz etmenin acısı çıkartılıyor kendisinden.
Kuytul, iyi gördüklerini söyleyen yanlışları eleştiren bir yapıya sahip.
Fakat artık kulaklarını hakikate tıkayan bir yapının eline geçirdiği terör sopası ile, susturmak istediğine vurduğu bir adalet sistemimiz var.
Zamanında FETÖ yapılanmasının elinde olan bu sopa, şimdi iktidar sahiplerinin eline geçti.
FETÖ'cüler devlete sızmakta önlerinde engel olanlara karşı kullandılar bu sopayı, iktidar da kendisini haklı eleştiri yapanlara karşı kullanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Alparslan Kuytul'un eşi Semra hanım da bu durumun doğrulayan bir açıklama yaparak, eşinin susması için cezaevinden bir yetkilinin kendisine ricada bulunduğu belirtti.
03 Ocak 2018'de bir şafak operasyonu ile başlayan bu süreç, 24 Ocak 2019'da tahliye ve susmayacağından emin olunması sonrası 24 saat geçmeden yeniden tutuklama ile devam etti.
Şimdi de yeni suçlar isnat edilerek süreç tam bir garabete doğru sürükleniyor.
Başta Alparslan Kuytul olmak üzere sevenlerine sabır ve mücadele azimlerinin eksilmemesi dileğimi iletirken son olarak şunu sözler ile seslenmek isterim ki; ''Zulüm ebedi olamaz, kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır.''
BU SUÇ DOSYASI DEĞİL, SUS DOSYASIDIR......
SUSMAYACAĞIZ....
Alparslan Kuytul