Bir de Sakın Zulmedenlere Meyletmeyin, Yoksa Size Ateş Dokunur

 

İsrail'in Gazze'de ki soykırımı 400 günü aştı. Neredeyse taş üstünde taş, gövde üstünde baş kalmadı.

Bütün bu vahşeti dünya devletleri seyrediyor, ABD ve diğer bazı Batılı ülkeler İsrail’e her türlü desteği verirken, İran ve Yemen hariç diğer Müslüman ülkelerin liderleri ise seyrediyor.

Hatta Türkiye gibi bazı Müslüman ülkeler, seyretmekle yetinmiyor, diliyle İsrail’e terör devleti diyor ama Azeri petrolünü Ceyhan üzerinden İsrail'e göndermeye, Kürecik radar sistemiyle ABD üzerinden İsrail'e istihbarat sağlamaya ve İsrail’e kesildiğini iddia ettiği ticareti, Filistin üzerinden devam ettiriyor. 

Bilindiği gibi İsrail’in işgal, vahşet ve soykırımı 7 Ekimle değil, 1948 yılından bu yana devam ediyor. Türkiye, İsrail'i 1949 yılında tanıyan ilk Müslüman ülke olmuş ve ilişkileri hep devam etmiştir.

İsrail terör örgütünü en çok eleştiren ve bugün en çok dünya ülkelerini İsrail’e karşı tavır almaya davet eden liderlerin başında, Erdoğan geldiği halde, ne hikmetse, İsrail’e ilişkiler bu dönemde daha çok artmıştır.

BOP Eş Başkanı olan, 2003 yılında “İsrail devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır” diyen, 2004 yılında AJC Yahudi kuruluşundan cesaret ödülü alan, 2007 yılında İsrail CB Şimon Peres'i TBMM'de alkışlarla konuşturan, 2010 yılında AKP iktidarının vetoyu kaldırması üzerine İsrail’in, OECD’ye üye olmasını sağlayan, 2002 yılında Türkiye İsrail ticaret hacmini 1.400 Milyar dolardan 2022 yılına kadar yaklaşık 9 milyar dolara çıkaran AKP/Erdoğan iktidarlarıdır. 

Yine Erdoğan NATO toplantısı sonrası sorulan bir soruya: “Ben Başbakan olmadan önce Sayın Bush ile bir süreç başlattım, o günden bu güne gelen bir sürecimiz var, iyi günler oldu, kötü günler oldu, öyle veya böyle Türkiye-ABD ilişkileri yolunda devam etti” demişti. Acaba Erdoğan’ın İsrail’le ilişkileri kesememesinin nedeni yukarıda saydığımız ilişkiler ve verilen bazı sözler mi?

ABD ve İsrail’le işbirliğini sadece Türkiye mi sürdürüyor. Elbette hayır. Maalesef İşbirlikçi liderler (istisnaları var elbet) tarafından yönetilen 57 İslam ülkesi, ellerindeki gücü kullanmayarak, ancak toplanıp toplanıp İsrail’i kınamaktan başka bir adım atmıyor. 

İsrail'in Gazze ve Lübnan’da katliamlar sürerken İsrail’le ilişkileri kesmeyenlere Hud suresi 113. Ayeti Kerimesini hatırlatmak gerekir.

"Sakın zâlimlere meyletmeyin; yoksa onları saracak ateş size de dokunur. Aslında sizin Allah’tan başka hiçbir dostunuz, yardımcınız ve sizi sahiplenecek hiçbir güç yoktur. Öyleyse O’ndan başka bir dost aramayın; aksi halde O’nun yardımından da mahrum kalırsınız" (Hud 113)

Bu ayeti kerime, kafir, münafık, din ve insanlık düşmanlarını ve Müslüman da olsa zalim yönetici, kişi ve kişileri ilgili herkesi  kapsar. 

Görüldüğü gibi, bu ayeti kerime, sadece zulmedenleri değil, zulme alet olanı, taraftar olanı hatta az bir meyil gösterenleri de içine almaktadır. 

Çünkü "Küfre razı olmak küfür olduğu gibi, zulme razı olmak da zulümdür." 

Delalete, yalana, günaha, harama taraftar olmak, aynı şekilde dalalettir, yalandır, günahtır ve haramdır.

Demek ki, bir Müslüman hem zulmetmeyecek hem de zalimden ve onun zulmünden razı olmayacak, yaptığı zulmü övmeyecek, taraftar olmayacak ve zulmünün yayılmasına asla katkı sağlamayacaktır. Yoksa onun zulmüne meyletmiş olacağından, onun zulmüne ortak olmuş olur.

Öyleyse, her Müslümanın; günahın hangi çeşidi olursa olsun, kim işlerse işlesin, o kişi/kişilere ve işlenen harama/günaha rıza göstermemek, onlara itaat etmemek, muhabbet beslememek ve savunmamak, onlarla dostluk ve arkadaşlık kurmamak, destek ve taraftar olmamak, yalakalık ve yağcılık yapmamak, gibi önemli bir görevi vardır.

Ve yine her Müslümanın bilmesi gereken; zalimlere, tağutlara ve yeryüzünde gücü elinde bulunduran, zorba zalimlere dayanmaması ve güvenmemesidir. Çünkü onlara güvenip dayanmak onları dost ve stratejik ortak görmek, onların işlediği bütün kötülük, katliam, soykırım ve işgalleri onayladığınız anlamına gelir. 

Bu anlamda, ABD ve İsrail’le işbirlikçi olan lider ve iktidarların, ABD’yle "dost, stratejik ortak ve model ortaklık" kuranların iyi düşünmesi gerekir.

Müslüman ülkelerin bir an önce kendi özlerine dönmeleri, D-8 gibi kuruluşları harekete koyarak ABD, İsrail ve Batılı ortaklarının İslam Coğrafyasında sürdürdükleri, işgal, sömürü ve katliamlara dur demelidir. Türkiye buna öncülük yapmalıdır. 

Yaşanabilir bir Türkiye ve Dünya için herkes, bu ayeti kerimenin anlamına uygun üstüne düşeni yapmalıdır.

Bilin ki, “Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz."

Vesselam.