Bizde Bayram, Gazze’de Matem
İsrail terör çetesi, İslam ülkelerinin tam ortasında bulunan Gazzelileri aylardır vahşi bir soykırım uyguluyor
40-50 bin şehit 100 binleri aşan yaralı ve haritadan silinen bir Gazze…
Herkes İsrail'in bu yaptığının, vahşet, katliam ve soykırım olduğunu söylüyor ama müdahale eden yok. Başta ABD, Fransa ve İngiltere olmak üzere Batılı ülkelerin liderlerini anladık da İslam ülkeleri liderlerine ne demeli? Aslında anlaşılmayacak bir durum yok, anlaşıldı ki, hepsi Batının kuklaları ve işbirlikçileridir.
Şunu açık ve net söyleyelim ki, İslam ülkeleri liderlerinden, Gazze'de yapılan soykırıma sesiz kalanlar, hatta Türkiye gibi İsrail'le ticaret yapanlar ve bu liderleri iktidarda tutanların hepsi hiç şüphesiz bu yaşananlara ortaktır.
Öyle ki bugüne kadar İsraille ticareti inkar eden AKP iktidarı, içerdeki baskılara dayanmayarak ancak 6 ay sonra, "İsrail'le yapılan ticarete kısıtlama" getirme kararını aldı! Tabi bu yetmez, tamamen kesilmesi lazım.
Hani İsrail'le ticaretiniz yoktu hepsi iftira idi? Hani özel sektöre müdahale edemiyordunuz? Neden on binlerce insanın ölümünü beklediniz? Hangi vicdanla katil İsrail'e "Uçak Benzini ve Jet Yakıtı" sattınız? İsrail'le ticaretinize karşı çıkan ve TBMM'de bunları haykırırken, hayatını kaybeden, şehid Hasan Bitmez'e niye hakaret ettiniz?
Vatandaşın artık AKP'nin bu ikiyüzlü politikasını ve katil İsrail'le işbirliğini görmesi gerekir. Zaten Bakanlığın aldığı bu kararla İsrail işbirlikçisi olduklarını ve ellerinde Filistinlilerin kanı olduğunu itiraf etmiş oldular.
Bakanlığın bu kararı sonrası, bugüne kadar AKP'yi savunan ve destekleyen, İsrail'le ticareti inkar eden kişilerin, ruh halini merak ediyorum?
Gazze'de bütün bu vahşet yaşanırken, hangi yüz ve hakla bayram yapacağız. Herhangi birimizin evinde bir cenaze çıkmışsa, "bayramı kutlar veya düğün yapar mıyız?"
Cihadı terk eden ve Gazzelileri cihatta yalnız bırakanlar olarak, hangi yüz ve hakla bayram yapacağız.
Abdullah b. Ömer (R.A), Rasûlullah (S.A.V)’ı şöyle buyururken dinlediğini haber vermiştir:
“İyne yoluyla alışveriş yaptığınız öküzlerin kuyruğuna yapışıp, ziraata hayatınız hasrettiğiniz(razı olduğunu) ve cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah size öyle bir zillet musallat eder ki, dininize dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.”(Sunen-i Ebu Davud, Kitabu’l-İcare, B. 54, Hds. 3462; Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 42, 84.)
İzzet ve onurunu kaybetmiş, zillet çukuruna düşmüş liderlere sahip bir ümmet olarak, hangi yüz ve hakla bayram yapacağız.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) Müslümanları bir vücuda benzetmiş ve: “Mü’minler birbirlerini sevmede, birbirlerine karşı sevgi ve merhamet göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman, bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateş çekerler” bu duygu ve inanca sahip değilsek, hangi yüz ve hakla bayram yapacağız.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadiste: “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez." dediği halde, Müslüman kardeşimizi kafirlerin ve zalimlerin vahşetine terk etmişken, hangi yüz ve hangi hakla bayram yapacağız?
Bütün bu vahşet ve soykırıma sesiz kalan ve İsrail'le ticaret yapan liderler, hangi yüz ve hakla bayram yapacak ve bayram mesajını yayınlayacak?
Gazze'de yaşanan vahşet ve soykırıma engel olamamış bu ümmet hangi yüzle "müminler kardeştir" ayetini okuyacak ve birbirlerine bayram mesajlarını gönderecek?
Evet bugün bayram ve bütün müslümanlar, evlerinde bayram hazırlığı ve kutlamalar yapıyor. Şekerler, tatlılar, et çeşitleri, yemekler yeni elbiseler...
Gazzeliler de hazırlık yapıyor, ama bayram için değil, şehitlerin defnedilecekleri yerler, şehit olanlar için kefen ve yeni şehitler için hazırlık...
Evet bu nasıl bir dünya ve nasıl bir İslam alemi ki, bu alemde, Gazzelinin sevinme hakkı, bayramlaşma hakkı, yaşama hakkı hatta defn olma hakkı bile yok!
Hepimiz, "niye bu haldeyizi" düşünmek zorundayız. İşgaller, akan kan ve göz yaşı niye hep müslümanların payına düşmüş? Bunu çok düşünmeli ve cevabını aramalıyız.
Başsız, dağınık, kukla ve işbirlikçilerin yönettiği bir İslam aleminde elbette farklı bir şey beklenemez.
Uyanmak, özümüze dönmek, İslamı doğru anlamak ve cihat ruhuyla tekrar İzzet ve şerefimizi elde etmek zorundayız.
Belki şunu hatırlatmakta fayda vardır. İslam'ı doğru anlamak ve önemine göre öncelikleri doğru tayın etmek zorundayız.
Örneğin, yüzbinlerce Müslüman, İslami devlet için çalışanlara bir kuruş para vermez ama her sene umreye gider, milyarlar harcar, bununla öğünür veya hiç ihtiyaç yokken ihlastan uzak ihtişamlı ve süslü camiler inşa ederiz. Halbuki Allah (cc) Tevbe Suresi 19. ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır:
"Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a ve âhiret gününe iman edip Allah yolunda cihad eden kimse(lerin amelleri) gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah katında eşit olmazlar."
Maalesef siyasi gücü ve cihat ruhunu bir türlü doğru kavrayamadık. Yaşadığımız sıkıntıların siyasi güç ve cihat ruhunu kaybettiğimiz için olduğunu artık anlamamız gerekir.
Dış mihrakların işbirlikçisi olmayan bir iktidar, cihat ruhunu doğru kavramış Müslümanlar olsaydık, Gazze'de bu vahşet yaşanır mıydı? Elbette hayır.
Hikmet ve manasına uygun bayramlar dileğiyle bayramınızı tebrik ederim.
Vesselam