İHMAL Mİ? ÇEKİNGENLİK Mİ?

Öncelikle yayımlanan tüm yazılarıma göstermiş olduğunuz ilgi ve teveccühünüz için siz değerli okurlarıma en içten ve en derin teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Sizlerden almış olduğum birçok olumlu yorumlar ve geri bildirimler (Feedback) aldım. Bu almış olduğum geri bildirimlerin toplumsal sorunlara bir nebze ışık tutabildiğini görmüş olmak beni ziyadesiyle heyecanlandırdı diyebilirim. 

Bu bağlamda evliliklerde koşulsuz sevginin oluşturduğu huzur ortamı eşler arasında kişisel gelişimi artırırken, eşlerin birbirine yeterli ilgi ve özverisini ihmal etmemeleri durumunda; evlilik birlikteliklerinin sağlam milli, manevi ve ahlaki değerler manzumesi üzerine kurulması, toplumsal yapının da buna bağlı olarak sağlıklı gelişim göstermesi ve sağlam bir bünyeye kavuşması mümkün olabilecektir. Bu nedenle, eşlerin birbirleriyle barışık, sağlıklı, dengeli, istikrarlı ve daha da önemlisi evlilik birlikteliğini her türlü dış etkilerden koruyarak, kültür ve medeniyet değerlerimizle örtüşen sağlam zeminli bir yapı olarak inşa edebilecek kabiliyet ve sorumluluk sahibi olmaları son derece önemlidir.

Evlilik öncesi döneminde ise çiftler enerjilerinin ve zamanlarının büyük çoğunluğunu birbirlerine harcamayı tercih ederler. Heyecanın en üst düzeyde olduğu bu dönemde neredeyse iletişimsiz bir an geçirmezler. Hediye alıp vermek, sürekli sevgi sözcükleri söylemek gibi sevgilerini somut bir şekilde sergileyen çiftler, birlikte olamadıkları zamanlarda da telefonla konuşarak veya mesajlaşarak neredeyse günün her anını iletişim halinde geçirirler. Evlilik dönemine geçildiğinde ise bazı çiftlerin enerjilerinin düşmeye başlamasıyla birlikte sükûnet dönemi başlar. Bu dönemde eşlerden birinin diğerine ilgi, yakınlık ve sevgi göstermemesi anlamına gelen “duygusal ihmal” durumu meydana gelir. Bu durumun mağdurları genellikle kadınlar olur. Günümüzdeki evliliklerde, özellikle evliliğin ilerleyen zamanlarında kocaları varken yok olan, yani duygusal ihmal gören kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Evlilik fiziksel, ruhsal, cinsel ve bilişsel parçalardan oluşan bir bütündür. 

Evlilik birlikteliğinde, eşinize hak ettiği gerçek anlamdaki ilgi ve değeri vermelisiniz. Her zaman işinizle ve çocuklarınızla uğraşmamalı ve eşinizi ihmal etmemelisiniz. İlkesel olarak, zamanınızı verimli bir şekilde yönetmek, eşinize ve ailenize hoş vakit geçirebilmek ve yeterli zamana sahip olmak için hayatınızda bir dengeye sahip olmanız gerekmektedir.

Evliliklerde çiftlerin düştüğü en büyük yanılgılardan biri ise “Ben söylemeden eşim beni anlasın” düşüncesidir. Söz konusu uzun yıllar evli çiftler dahi olsa, eşlerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerini, ihtiyaçlarını ve isteklerini otomatik olarak bilmesi beklenmemelidir. Aksi takdirde yanlış anlaşılmalara yol açar ve gereksiz çatışmalara neden olabilir. Bu bağlamda sağlıksız ve yetersiz bir iletişimçiftler arasında duygusal açıdan uzaklaşmalarla sonuçlanabilir.

Evliliklerde çoğu insanın zayıflığı, eşleri hayattayken onları ne kadar sevdiklerini söyleme konusundaki çekingenliği olduğu da söylenebilir.Bu nedenledir ki; sevgi, saygı ve güven düğümleri atılan evlilik ipine, huzur kuşlarını uçurmadanmuhabbet meltemioluşturabilecek birkaç evlilik ilkesi oluşturulmalıdır. Bu ilkeler:

Eşinize sevginizi açıkça gösterin. Sevginizi sözlerinizle ve davranışlarınızla ifade etmekten asla vazgeçmeyin.

Eşinizle görüşmeden asla yatağa girmeyin. Cinsel uyumu yakalayın!Ne diyordu Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” :)  Mutlu bir evlilik içingerekli olan duygusal birlikteliğin yanı sıra, düzenli ve sağlıklı bir cinsel birlikteliğin de olması gerekir. Evlenen çiftlerin bilmesi gereken en önemli hususun kültürümüzün cinsel tatmini evliliğin içine yerleştiren bir kültür olduğudur. Bu nedenledir ki evliliğin kadınların da erkeklerin de cinsel doyumlarını sağlayacak bir uyum içerinde yaşanması olmazsa olmazdır. Erkeğin ilgisizliği kadınları, kadının ilgisizliği erkekleri bazen başka arayışlara itebilmektedir. Evlilikte çoğu problemlerin toplumumuzda tabu olarak görülebilen ve dile getirmekten çekinilen cinsel sorunlardan kaynaklanabildiği unutulmamalı ve bu durumun çözümü için gerekiyorsa tedavi görmeli ve çekingenliği bir tarafa bırakarak, sağlıklı bir cinsel yaşam için sağlıklı iletişim kurmaya da özen gösterilmelidir.

Mümkün ölçüde gergin olmamaya ve birbirinize karşı yüksek sesle bağırmamaya özen gösterin. Sinirlendiğinizde eşinizi kıracak herhangi bir söz sarf etmemek ya da ona zarar verecek bir davranışta bulunmamak için öfkenizi kontrol altında tutun. 

Değer verdiğinizi hissettirin. Eşinizi beğendiğinizi, ona değer verdiğinizi, saygı duyduğunuzu gösterin.

Eğer ki birisi ‘kavga’ yı kazanacaksa bırakınız diğeri kazansın.

Eşinizi yargılamanız ve eleştirmeniz gerekiyorsa, bunu sevgiyle yapın.

Eşinizi değiştirmeye çalışmayın. Hiç kimse mükemmel değildir. Her insanın iyi ve kötü yanları, olumlu ve olumsuz özellikleri olabilir.

Eşinize günde en az bir kez iltifatta bulunmayı deneyin. :)

Bir hata yaparsanız, itiraf etmeye ve özür dilemeye hazır olun.

Özetle, eşinizi ihmal etmekten ziyade, çevrenizdeki dünyayı ihmal edin ve birbirinize özel zaman ayırın. Gelecekte hatırlamaktan mutluluk duyacağınız güzel anılar biriktirin. Sevgilerimle…