KELİME-İ TEVHİDİN ANLAMI
İslama Girmek. İçin Önce "Lâ" Deniyor?
Lâ; iki yüzlü bir madeni paraya benzer. Bir yüzünde nefiy( red inkâr) öbür yüzünde ise tasdik vardır. Çünkü Lâ ilâhe; hem nefiy ve hemde tasdiktir. Ancak Kelime-i Tevhid'in başındaki Lâ'nın evveli inkâr, sonu ise tasdiktir.Yani önce Tâğüti iktidarların ve ilahların hayatına ve getirdikleri düzenlerine son verir. Bu inkâr bölümüdür. Sonra İllallah ile Tevhide dayalı iktidara kapı açar. Bu da tasdik bölümüdür.
Lâ ile Tâğüt ve Tâğüt'un kanunları, hükümleri inkâr edilir. Peki kişi önce Allah ve Allah’ın hükümlerini tasdik etsede sonra Tâğüt ve hükümlerini inkâr etse olmazmı? Olmaz. Çünkü Allah ve ilâhi kanunlarını tasdik etmiş olmak için herşeyden önce kalbi putlardan ve sahte ilahlardan temizlemek gerekir. Putlardan ve sahte ilahlardan temizlenmiş bir kalb ancak illallah diyebilir. Evet, kalbi putlarla ve tâğüti kanunlarla meşgul olanlar illallah diyemezler. Bunu bir örnekle izah edelim.Ş oyle ki ; daha önce doldurulmuş bir teyp bandını düşünelim. Önce bu doldurulmuş bu banda yeni bir takım şeyler doldurmak istiyoruz. Önce ne yaparız? Daha önceki bilgileri sileriz. Önceki bilgileri silmeden yeni bilgiyi almak mümkün değildir. Tıpkı bunun gibi bir kişinin Allah ve ilahi kanunlarına iman edebilmesi için tüm tâğüti kanunları,sahte ilahları ve Allah’ın şeriatı ile çatışan bilgileri, inançları kalbinden ve hayatından tamamen söküp çöplüğe atması lazımdır. Kalb ve hayat seytâni kanunlardan, tâğüti hükmlereden temizlenip safi olunca artık o kalb ve hayat Allah’ın ilâhi hükümlerine müsait bir duruma gelmiş olur. İşte bu kişi o anda İllallah der.
Nefiy edati Lâ'nın Kelime-i Tevhid'in başına gelmesi ;
İslamın açık ve insanların aldatmaktan uzak bir sistem olmasındandır. İslam, beşeri rejimleri, tağüti düzenleri inkâr ettiğini, reddettiğini ve bunlara karşı ilanı harb ettiğini daha İslam binasının kapısının girişinde ilk şart olarak beyan eder. İslam, bu özelliğini Kelime-i Tevhid'in başındaki Lâ ile ortaya koymuştur. Kişi İslamı kabul ettiğini söylenin de bununla birlikte tabi olduğu beşeri rejimi de met-u senâ etsin önemi yoktur, veyahut bir şimdi muhatabımızın tabi olduğu ideolojisinin bir put olduğunu söylersek, muhatabımız bizden kaçabilir. Bu nedenle şimdilik bunları anlatmayalım.
Kişi zamanla bu putlardan vazgeçer mantığı Kelime-i Tevhid'in bir Lâ ilâhe ilkesine aykırıdır. Lâ buna müsaade etmez. Bunun için nefiy edatı Lâ önce gelmiştir.
Kelime-i Tevhid'in başındaki nefiy edatı Lâ'nın önce gelmesi değişime kabul etmeyen bir Sünnetülllah 'tir.
LÂ İLÂHE ibaresi İslam nizamının tavizsiz bir nizam olduğunu öğretir. İslama girmek isteyen bir kimse daha ilk başta hesabını yapmak mecburiyetindedir. Allah’ın hakimiyetine boyun erdikten sonra taviz aramayı lâ ilâhe ilkesi reddeder. Kişinin Allah’ın ilâhi kanunlarıyla birlikte başka sahte bir ilâhın hükümlerine tabi olmaya Lâ ilâhe düsturu tahammül etmez. Günümüzde ortaya atılan "Türk-İslam Sentezi, " "Arap-İslam Sentezi ", İslam Sosyalizm ", " İslam Milliyetçiliği"...gibi putlar Lâ ilâhe ilkesine tamamen ziddır. İslam eksik değildir, yama kabul etmez. İslam çağlar üstü mutlak, kâmil ve hak bir nizamıdır.
Şayet Kelime-i Tevhid'in başına beşeri düzenlerin her türlüsünü reddeden Lâ gelmeseydi, İslam birtakım beşeri sistemlerle birleşirdi. Lâ ilâhe hakikatı, iman eden insanın,insan uydurduğu kanunlarla, ilâhi kanunları birleştirme düşüncesini, tasavvurunu ve eylemini tarihin çöp sepetine atmak için Kelime-i Tevhid'in başına Lâ gelmiştir.
İslam tamdır. İslam ilahlara ve bu ilahların getirdikleri tüm beşeri sistemlere (Laikliğe demokrasiye, milliyetçiliğie, sosyalizme ve tüm...izmlere hayır... Müslüman ,hiç bir ilahı ve beşeri sistemleri kabul etmemekle ve reddetmekle işe başlıyor ve İslama böylece giriyor.
İLÂH:Luğatte ısınmak, güvenmek, sevgiyle yönelmek ve kulluk etmektir. Buna göre ilâh: Güvenilen, sığınılan, sevilen ve tapılandır .Bunlar; tanrılar, putlar ,hevâ ( nefsin keyfi ve şerefi sonsuz istek ve arzuları) ve buna benzer beşeri birçok ilahlardir...
Lâ ilâhe deyince: İlah namına gösterilecektir, soylenilebilecek,tasavvur edebilecek hangi mefhum ve düşünce varsa, önce hepsini reddediyorum. Yani Müslümanlığa Cenâb-ı Hakk’la yaptığım ilk ahidleşmeye ve antlaşmaya bütün ilahlarin reddi ile başlıyorum...Çünkü kalbimde Allah'tan başka ilahlar ve bunların beşeri sistemleri var iken, Allahü Teâlâyı ve ilâhi nizamını böyle bir kalbe yerlestiremem.Yüce Allah diğer bütün ilahlardan ve düzenlerinden temizlenmiş olan kalbimde yer almalıdır. Pislik üzerine temiz bir şeyin konmayacağı gibi çürük temel üzerine sağlam bina inşa edilmeyeceği muhakkaktır. Tâğütu ve kendini ilahlaştiranları ve düzenlerini tanımayan inkâr edeceğime, onlarla ilişkimi keseceğime, kalbimi tüm bu
( manevi) ilah pisliklerinden temizleyerek yalnızca tertemiz olan kalbime Allahü Teâlânin ve Rasülünün sevgisini ve nizamı yerlestirecegime söz veriyorum , ahd ediyorum...demektir.
Kişi Lâ ilâhe dediği andan itibaren İslama ters düşen her türlü kanunla ilişkisini kesmiş olmakla beraber, aynı zamanda gayri islami kanunları ayaklar altına almış olur. Bundan ötürüdür ki ,"İslam 'a ters düşen her kanun ayaklar altında çiğnenmelidir.Kafalardan sökülüp çöplüğe atılmalıdır denilmiştir. Allah’a imandan önce; Allah’ın ilâhi kanunlarına rağmen ihdas edilmiş beşeri kanunların kafalardan sökülüp çöplüğe atılması İslamın değişmez isteği olması nedeniyle Kelime-i Tevhid'in başına önce Lâ ilâhe gelmiştir.
Yeryüzünde insanlığın hayatını ifsad eden ve dünyayı bir kan gölü haline getiren; dinsiz ve düzmece duzenlerdir.İnsanlığın bugünkü ızdırabı bunlardan geliyor. Bu nedenle insanlığın ızdırabını dindirecek tek güç sahte ilahların başına Lâ ilâhe balyozudur. İnsanlık Lâ ilâhe deyip sahte ilahların düzen ve kanunlarını kafasından ve tüm hayatından koyarsa nefes alabilecek, İLLALLAH demekle de can bulacaktır.