Şehitler ve Müsebbipler

Şehidimiz var,  Şehit İsmail Haniye. 

Şehitlerimiz var Gazze. 

Şehitler yurdu, Filistin ve Gazze. 

Gazze'deki şehitler kervanına katılım her gün artarak devam ediyor. Gazze’li on binlerce şehit gibi, bayramda 3 oğlu, 4 torunu ve ailesinden 60 şehit veren İsmail Haniye, kendisi de bu muazzez şehitler kervanına katılmış oldu. Allah kendisine ve tüm şehitlere rahmet etsin mekanları cennet olsun.

ABD ve İsrail’in başını çektiği emperyalist güçler, işgalciler, soykırımcılar, katiller, işbirlikçi hainler, zalimler bir türlü kana doymuyor ve doymayacak… Ta ki, yeni bir Ömer, yeni bir Selahaddin Eyyubi çıkıncaya kadar. 

Bir avuç Siyonist Yahudi, 1948 yılından bu yana İslam coğrafyasının kalbine bir hançer gibi saplanmış, 76 yıldır Filistin topraklarını adım adım işgal ediyor ve katliam yapıyor. Ve son 11 aydır pervasızca ve hiç çekinmeden Gazze'de soykırım uyguluyor, komşu ülkeleri bombalıyor ve başka ülkelerin topraklarında suikastler yapıyor… Peki İsrail bu haydutluğu, bu pervasızlığı ve bu cesareti nerden alıyor?

Elbette;

·         İslam ülkelerinin dağınıklığından,

·         İslam ülkeleri liderlerinin, ABD ve İsrail’in kuklası ve işbirlikçi olmalarından, 

·         İslam ülkelerinin doğrudan veya dolaylı olarak başta ticaret olmak üzere her alanda İsrail’e olan ilişkilerinden,

·         Ve İsrail’in ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin askeri, finans ve siyasi alanlarında aldığı sınırsız desteğinden almaktadır.

Bu vahşetin durması ve diğer ülkelerin de aynı akıbeti yaşamaması için başta D-8 ülkeleri olmak üzere 57 Müslüman ülke bir araya gelerek siyasi, ekonomik ve askeri işbirliği yapmalıdır. Türkiye buna öncülük etmelidir. Bu birliktelik sağlanmadığı sürece, İsrail ve ABD’yi durdurmak mümkün değildir. Çünkü “İsrail ve ABD ancak güçten anlar” diyen Erbakan hocamız 11 aylık kısa iktidarında hemen D-8’i kurmuştu. 

22 yıllık Erdoğan iktidarında, geriye doğru baktığımızda böyle bir gayreti maalesef göremedik. Aslında AKP’nin kurulduğu ilk günden beri ABD ile işbirliği içinde olan Erdoğan’dan ABD, İsrail ve Emperyalist güçlere karşı olacak “İslam Birliğini” kurmasını beklemek saflık olur.  Bu bir iddia veya iftira değil, bizzat kendi açıklamalarından ve icraatından çıkan sonuçtur. Ha “dünya beşten büyüktür” sözünü söylemiştir. Peki Erbakan Hocamızın kurduğu D8 gibi gereğini yapmış mı? Hayır. Erdoğan İslam Birliğini niye kuramaz? Hatırlayalım:

·         AKP'nin kuruluşu aşamasında Erdoğan’ın Milli Görüş gömleğini çıkarması ve ABD ziyaretleri,

·         Erdoğan’ın “Ben daha Başbakan olmadan önce Sayın Bush’la başlattığımız bir süreç var o devam ediyor “demesi. (30.6.2022 NATO zirvesi sonrası)

·         Yahudi Kuruluşu, American Jewish Committee (AJC) tarafından “Cesaret ödülü” verilmesi (2004)

·         BOP eş Başkanlığı

·         Irak ve Suriye'de ABD ile işbirliği yapması 

·         “Türkiye ABD’nin Irakta başarılı olmasını samimiyetle arzu etmekte ve çok yönlü destek olmaktadır” demesi (2004)

·         “İsrail’in yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır” demesi. (2004)

·         Suriye'deki muhalif güçlere çok yönlü destek olmak ve ABD ile beraber Türkiye'de “eğit-donat eğitimini vermesi”” 

·         ABD ziyaretlerinin birçoğunda Yahudi lobi ve cemaatleriyle görüşmesi,

·         İsrail’le ticaret hacmini 2002 yılına göre yaklaşık 7 kat artırması,

·         İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara rağmen 7 ay boyunca ticareti devam ettirmesi

·         Gazze'de soykırımın 11. Ayına girmesine rağmen Kürecik ve İncirlik’in halen açık tutulması ve 

·         Yine İsrail'e Azeri petrolünün Ceyhan üzerinden akışına devam ettirmesi.

Ha bu arada, Milletin gazını almaktan başka hiçbir faydası ve yaptırımı olmayan, “One Minute” “İsrail terör devletidir” “Biz Filistin halkı ve Hamas'ın yanındayız” İsrail’i kınama ve lanetleme”  “Karabağ’a girdiğimiz gibi İsrail'e de gireriz” gibi hamasi ve sloganik söylemleri söylemekten de geri durmamıştır. Peki sonuç koskocaman bir sıfır. Bütün bu söylemlere rağmen 22 yıllık iktidarları döneminde İsrail İle ilişkiler hep artarak devam etmiş ve İsrail’in aleyhine olacak hiçbir yaptırım yapılmamıştır.

Hepimizin şahit olduğu gibi, siyasi irade olmadığı sürece de vatandaşların ve STK’ların kınama, lanetleme, basın açıklamaları veya yürüyüşlerinin, İsrail üzerinde hiçbir caydırıcı etkisi olmuyor. Olmadığını da görüyoruz. Aslında yapılan basın açıklamaları ve yürüyüşlerin iktidara yönelik olması ve iktidarı bazı kararları almada zorlaması gerekirken, bazı sendika, cemaat, grup ve STK’ların yaptığı basın açıklamalarında, Erdoğan ve iktidarına bir çağrıda bulunmamaları, eleştiri yapmamaları ve diğer ülkelerin yöneticilerine hitap etmeleri çok düşündürücüdür. Bu eylemlerin elbette küresel anlamda etkisi ve faydası vardır ve iktidarı da az çok etkilemektedir. Ancak bugün yapılanların birçoğu “milletin gazını” almaya, “AKP ve Erdoğan’a olan tepkileri azaltmaya” yaramaktadır. Ben inanıyorum ki eğer bugün AKP yerine CHP iktidarda olsaydı, yapılan bütün basın açıklamalarda “CHP yerden yere vurulacak” yürüyüş ve mitinglerde “iktidar istifa” diye yer gök inleyecekti! 

Ve son olarak şunu da söyleyeyim ki, Gazze'de yaşanan soykırım ve İsmail Haniye suikasti için 

İslam ülkeleri liderleri hiç timsah gözyaşları dökmesin. Çünkü sesiz kalarak, İsrail’e doğrudan ya da dolaylı ticari, siyasi, istihbari v.s destek vererek Gazze’deki bütün katliamların ve İsmail Haniye’nin şehit edilmesinin suç ortağıdırlar. Bugüne kadar seyirci olmasalardı vahşet buraya kadar ulaşmazdı. 

Unutmayalım ki İsrail katilleri, bu işbirlikçi liderlerin sessizliğinden, korkaklığından ve dağınıklığından cesaret alarak bu pervasızlığı gösterebiliyor.

Müslümanların uyanması dileğiyle

Vesselam