AĞLAŞALIM HALİMİZE

Katil İsrail’in hedefleri konusunda en önemli tespit Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan gelmişti:

“Bu terör devleti İsrail’in Filistin’den sonraki hedefi Anadolu topraklarıdır”

Bu durumda Filistin savunmasına verilecek destek, Anadolu topraklarının savunulması anlamına gelmez mi? Tabii ki evet. O halde vatanımızın evlatlarından birilerinin Katil İsrail’e herhangi bir şekilde destek vermesi demek, Anadolu topraklarına ihanet yani vatana ihanet sayılmaz mı? Doğru mantık bunu gerektirir.

Yine şunların da Cumhurbaşkanı’nın önemli tespitleri olduğunu hatırlayalım:

“Kürecik’in de, İncirlik’in de kapatılması kararı bizim inisiyatifimizdedir. Zamanı gelince elbette kapatırız”

“Libya’ya nasıl girdikse, Karabağ’a nasıl girdikse, İsrail’e de gireriz”

“Hem Filistin’den yana gözüküp, hem İsrail’e silah ve savaş mühimmatı gönderen devletler var. Bu iki yüzlülüktür, barışa ihanettir”

Benzeri söylemlerine devam ediyor ama fiili olarak İsrail’i desteklemek anlamına gelen adımlardan da geri durmuyor.

Bu duruma göre:

Akıl almaz şekillerde ve savaş suçları işleyerek Filistin’de, Lübnan’da, Suriye’de, İran’da ve kafasına estiği her yerde katliam yapan Katil İsrail ile diplomatik ilişkileri en yüksek seviyeden devam ettirmek ne demektir?

İncirlik ve Kürecik tesis ve üslerinden İsrail’e yapılan hayati destekleri hiç görmezden gelmek ne demektir?

İsrail’e gidip Filistin’e karşı yapılan katliamlarda görev alan Türkiye vatandaşlarını görmezden gelmek ne demektir?

İsrail’le hayati maddeler, savaş istihkam maddeleri dahil her şeyi kapsayan ve adına “ticaret” denilen ilişkileri sürdürmek, durdurduk dedikten sonra da kaçamak yol ve şekillerle (başka devletler üzerinden, kağıt üzerinde ismi değiştirilmiş gümrükler ve benzeri yollarla) aynen devam ettirilmesine göz yummak ne anlama gelmektedir?

Topraklarımızda sonlanan boru hatları ile gelen petrol ve diğer enerji maddelerinin İsrail’e sevkedilmesi ve taşınması, (anlaşmalarda insan hakları ihlalleri yapan devletlere karşı) vanaları kapatma hakkı bulunmasına rağmen bu hakkı kullanmadan devam etmesine ses çıkarılmaması ne demektir?

İsrail’in askeri tesisleri, kışlaları, silah fabrikaları dahil her yerinde kullanılan elektrik enerjisinin vatanımızda üretilip gönderilmesine göz yummak ne demektir?

İsrail savaş suçu işledikçe, mağdur ülkelerin kendilerine savaş açmasını önlemek için diplomatik girişimler yapmak ne anlama gelmektedir?

Bütün bu çirkefliklere ve terör eylemlerine alçakça devam eden İsrail’i korumak için, bölgeye gelen ABD donanmasına bağlı savaş gemilerine limanlarımızı açarak destek sağlamak, tatbikatlarına destek için savaş gemilerimizi göndermek, tatbikatlarına katılmak ne demektir?

İsrail, ABD, batılı sömürgeci devletler, Azerbaycan ve İsrail’e destek veren diğer ülkelere karşı protesto hakkını kullanarak meydanlara inan duyarlı vatandaş ve sivil toplum örgütlerine karşı, şiddet kullanarak engel olunması, can çekişmekte olan mağdur Gazze halkına hayati yaşam desteği olacak malzemelerin sevkine mani olunması ne demektir?

Bütün bu ve benzeri tutumların “vatan ihaneti” anlamına geldiği aşikar değil midir?

Elbette biz bu duruma sebep olan yöneticilere “hain” diyemiyoruz.

Geriye bir ihtimal kalıyor:

Bu yöneticilerimiz böyle davranmaya mecbur bırakılıyor.

Sevgili okuyucularımız, bu durumda daha feci bir gerçekle karşı karşıyayız demektir. Gelin, çare olmamakla beraber hep birlikte yok edilmiş bulunan “bağımsızlığımız” için ağlaşalım…

Tıpkı Endülüs’ü düşmana teslim edip, ağlayarak yurdu terk etmek zorunda kalan son hükümdara annesinin dediği gibi:

“Ağla oğul ağla! Zamanında mertçe cihad etmedin, şimdi sana çaresiz kadınlar gibi ağlamak düşer!”

ŞEYTANIN ŞAHI

Anlaşıp Büyük Şeytan’la, olmuştun “şah”

Yıllarca hep hava atmıştın etrafa.

Oyun bitince, piyonları da seni de

Doldurup torbaya, attılar arka rafa…

Ekrem Şama

...