İstikametinden faydalandığım nadir kadınlardan birisidir, Hatice Nermin Erbakan..
İlk gençlik yıllarımdan itibaren kendisini izleme şansını bulduğum bu güzel insanın, manevi dünyama mühim katkıları olduğunu ifade etmek isterim.
Kendi döneminin şartlarında hanımlarda pek fazla bulunmayan özelliklere sahiptir Hatice Nermin Erbakan. İktisat eğitimi almış üç dil biliyor olmasına, üniversitelerde hocalık yapmasına rağmen gayet sade mütevazı bir yaşam biçimini tercih etmişti.
İnancı, görgüsü, kültürü, tahsili asalet ve tevazusu ile örnek alınabilecek model bir kadındı Nermin hanım.
Dünya meselelerini kendisine dert edinir, sürekli bir şeylerin tasasını çeker, hayatını salt şahsi kaygılar üzerine bina etmekten kesinlikle imtina ederdi.
Eşinin omuzladığı mücadele onun da hayat çizgisi olmuştur. Üstelik bu noktada daima olması gereken yerden; eşinin hemen “yarım omuz gerisinden“ sürdürmüştür bu yürüyüşü.
Nermin hanımın Erbakan Hocamızın fırtınalarla geçen mücadelesindeki en büyük şansı olduğunu düşünmüşümdür hep.
Zira o öylesine “doygun” bir kadındı ki, lider eşi olmanın getirdiği sorumlulukları olgunlukla ve gereği gibi yerine getirebilmekteydi.
İslam şahsiyetini kuşanmış bir hanımefendi olduğuna yakinen şahitlik etmiş kimseler olarak gördük ki; gerek eşinin liderlik ettiği mücadeleye “kendi alanından” destek vermesi ve gerekse onun yanı başında sergilediği duruşu bir çok güçlüğün kolaylaşmasını sağlamıştır.
Adı gibi Hatice misyonuna sahip biriydi o. Sevdiklerini sevgisi ile besler, hayır hasenatta sessizce ama hep önde yürürdü. Tasavvuf ahlakı ile etrafına ışık saçar, ibadet ve teslimiyeti ile biz gençlere örnek olurdu.
Ona dair en son hatıram ise; Milli görüş ile ilgili gerçeklen bir fotoğraf sergisini ziyaretidir. Sergilenen fotoğraflarda geçmişe dair sancıları yeniden hissetmiş olmalıydı ki, avluda koluma girdiği o kısa yürüyüş esnasında söylediklerini hala unutabilmiş değilim.
“Hepiniz hocanızın Cumhurbaşkanı olması için dua ediyorsunuz. Fakat ben bu duaya amin bile diyemiyorum. Öylesine yoruldum ki.”
İlah-i takdir..
Bir güz vaktinde Çok sevdiği ve inandığı hayat arkadaşı, dava arkadaşı Necmeddin Erbakan’ı ardı sıra mahzun bırakıp, Hakka yürüdü Nermin hanım.
Bu ani ayrılışın üzüntüsündeyken, üzerindeki parıltılı elbise ile göklere uzanan merdivenden yürüyüşü ve başını döndürerek bana gülümseyişi, “rüyalarıma” ulaşan mutlu bir mesaj gibiydi.
Nitekim ölümü de tıpkı yaşamı gibi güzelliklerle süslüydü. Ramazan’ın 21. Gecesi muhtemel bir kadir rahmeti ile veda etti sevenlerine.
Milli görüşün annesi Hatice Nermin hanımı, fatih camiinden binlerce evladının göz yaşları ve duaları eşliğinde Hakka uğurlayışımızın yıl dönümündeyken
Hocamızın onun ardından nasıl bir hüznü kusanmış olduğunu gıpta ile hatırlamaktayım..
Vefatından bir süre sonra ziyaretine gittiğimizde Erbakan Hocamızın “Nermin teyzeniz" diye kurduğu her cümlede hıçkırıklara sarsılışını hiç unutamıyorum .
Bu tıpkı “Ben Hatice’nin sevgisi ile rızıklandırıldım" diye buyuran Peygamberimizin (sav) “gönlünün rızkı" benzeriydi..
Hatice validemize komşusu olması niyazı ile…
Ayşe Müzeyyen TAŞÇI