Nakbe’nin yıl dönümünde İsrail Soykırmı!
Ramazan ayı ve bir kadir gecesi günü. Lübnan’da Filistin Kamplarındayım.
’48 sürgününden bu yana sıkışıp kaldıkları kamplarda yaşam mücadelesi veren Filistinli mülteci kardeşlerimize yönelik IHH’nin yürüttüğü çalışmaları yerinde görmek ve destek olmak için kampları ziyaret ediyoruz. Beyrut’ta Burj El baraj, Trablus’ta Nehrül Barid, Sabra-Şatilla ve daha pek çok Filistin kampında yaraları sarmaya, kardeşlerimizi kucaklamaya çabalıyoruz.
Kısıtlı zamanda bir kamptan diğerine koşuşturken bir ateş düşürdüler yüreğimize..
İsrail’in her ramazanda olduğu gibi yine Aksa’ya saldırılar düzenlediği haberleri geliyordu. Fanatik Yahudiler Terör devleti İsrai’lin kuruluş yıldönümünü Aksa’da kutlamak üzere saldırı hazırlığında olduklarını ilan ettiler, küstahça.
Korkaktılar alabildiğine ama “ağabeylerinden” cesaret alarak sabahına tüm dünyanın gözü önünde baskın düzenlediler İslam’ın kıblesi Aksa’ya. Büyük bir askeri güç yığmalarına rağmen günler ve geceler süren zorlu direnişleri ile Siyonistlerin bu hayaline set çekti, kahraman Kudüs halkı.
Bu kez vicdanı olan her kes ayağı kalktı Aksa için. Alanlara insan seli aktı ülkemiz ve tüm beldelerden. Farklı çevreden, farklı düşünceden insanlar kenetlendi aksa için. Defalarca saldırdılar eli kanlı siyonistler ve tamamı sivil Filistinliler tarafından her seferinde püskürtüldüler.
Aksanın Murabıt ve murabıtaları siper etti bedenlerini Siyonist işgaline karşı, biz alanlara aktık, duanın gücüne sığındık.
Kalbimiz ve ruhumuzla Aksa’da kardeşlerimizin yanı başında durduk.
Şehitlerini defnetti kahraman Murabıtlar, yaralıları tedaviye uğurladı. Ardından terk etmeden Aksa’yı bayram için süslediler.. Bir sel olup aktılar Aksa’ya adeta, bayram namazı kılarken hep beraber göğe yükseldi ayetlerin huzuru, âminlerimiz, âminlerine karıştı Aksanın.
Çok geçmedi bir gün sonra bu kez taktik değiştirdi Siyonistler!
Gazze’yi korkunç bir şekilde bombalayarak şehirleri yaktı, çocukları katlettiler adeta bir gün sonraya tekabül eden Nakbe’ye atıfta bulunurcasına..
Evet, bu gün günlerden Nakbe yani felaket günü..
15 Mayıs 1948’de tarihin kara sayfalarına “felaket” günü olarak düşecektir Nakbe.
Fiili uygulaması 48’de gerçekleşse de Planlaması çok daha önce yapılmış uzun bir sürecin sonucudur nakbe.
1917’de İngilizlerin Filistin’i işgali ile başlamıştır her şey. İngiliz mandası o tarihten itibaren “etrafı mübarek kılınmış topraklar”da Siyonistlere alan açmaya başlamıştır.
Söz konusu tarihte yayınlanan Balfour Deklarasyonu İngilizlerin Filistin’de ulusal bir Yahudi anayurdunu desteklediğini ilan etmiştir. İngiltere bu vaadinin arkasında duracağını bir mektup aracılığı ile ifade etmiştir.
Nitekim 1897’de Basel konferansında Siyonist teşkilatı ile beraber teorik olarak kurulan İsrail devleti, İngilizlerin işgali ile beraber Filistin topraklarına nüfus taşımaya başlamıştır.
İngilizlerin desteği ile Filistin’e başlayan Yahudi akınına karşı, Filistinliler sert direniş göstermişlerse de İngiliz mandası bu direnişe karşı Yahudileri himaye etmiştir.
Yeryüzünün her tarafına dağılmış bu yurtsuz, korkak ve tembel topluluk, İngiliz işgalcilerin desteği ile ordu kurmuş, silahlanmıştır.
Hayfa’da yaşayan ve Suriyeli bir Lider olan İzzetin El Kassam İngiliz ve Siyonistlere karşı silahlı mücadele başlatmış, ancak 1935’te İngilizler tarafından şehit edilmiştir. Bu durum ne yazık ki, Nakba’ya giden süreci hızlandırmıştır. Çünkü Filistinli direnişçilerin silahları yetersizdir ve aynı anda hem İngiliz işgal kuvvetleri hem de Siyonist işgalcilerle mücadele etmektedirler.
Nihayetinde 14 Mayıs 1948’de İngiliz mandası sona erecektir ve işgalci İngilizler çekilmezden önce olanca gücünü kullanarak köy ve şehirleri ele geçirmeye başlamıştır. Pek çok organize soykırımlar gerçekleştiren İngiliz mandası, Filistinlilere “ya evleriniz terk eder gidersiniz veya ölürsünüz” uyarısında bulunmuştur. Bu uyarılar sürerken İngiliz işgalciler Filistin’in en büyük şehirlerinden olan Hayfa ve Yafa’yı ele geçirmişlerdir.
Tam 675 köy ve kasaba yakılmış, binlerce Filistinli katledilmiş, nüfusun nerde ise yüzde almışından fazlası vatanlarından sürülmüştür.
Bütün bunlardan sonra 15 Mayıs 1948’de Siyonistlerin o dönemki Lideri olan David Ben Gurion’un İsrail Devletinin kuruluşunu açıklaması ile İngilizler resmen Filistin’den ayrılmışlardır.
Haritadan binlerce yıllık bir medeniyeti temsil eden Filistin devleti çıkarılmış ve insanlık tarihi boyunca tek bir yurt edinememiş –İngiliz eli ile- israiloğulları tarafından, İsrail adından yeni bir terör devleti yerleştirilmiştir. Siyon yıldızı (Davut Yıldız) ile çizilen İsrail bayrağı Filistin topraklarında göndere çekilmiştir.
48’den bu yana sayıları 5 Milyona ulaşan Filistin Mülteciler sürüldükleri Lübnan, Suriye ve Ürdün’de iptidai şartlarda, adeta açık hava cezaevine dönüştürülen kamplarda yaşam mücadelesi vermektedirler. Çalışma izni, kimliği ve mal edinme hakkı olmayan kayıt dışı, milyonlarca sürgün Filistinli ağır bedeller ödemektedirler.
Tam 73 yıl boyunca Filistinliler vatanlarına ve evlerine dönme umudu ile anahtarları saklayarak, nerede ise 5 kuşağın doğup büyüdüğü kaplarda hayata tutunmaya çalışmaktadır. Geride kalanlar ise İsrail zulmü altında topraklarını ve Kutsal Kudüs şehrini muhafaza için direnmektedirler.
“2 bin yetmiş yıl önce bu topraklarda İsrail devletinin var olduğu” ve yine “Nil’den Fırat’a kadar tüm coğrafyanın kendilerine Allah tarafından vaat edilmiş olduğu” iddiasını güden Siyonistler, Büyük İsrail devletini kurma planını sürdürmekte, bu uğurda 1917’den bu yana bölgede etnik temizliğe gözü dönmüşçesine devam etmektedir..
Hz Peygamberimiz s.a.v 23 yıllık Peygamberlik döneminde tam 14 yıl boyunca “etrafı mübarek kılınmış topraklarda” bulunan Mescid-i Aksa’ya dönerek namaz kılmıştır. Müslümanların üç mescidinden biri olan Mescid-i Aksa’nın ziyareti tavsiye buyrulmuş ve gidemeyenler için “kandillerinde yanmak üzere yağ gönderilmesi” tavsiye olunmuştur.
Nitekim;
Mecid-i Aksa’nın kandilleri sönmeyecektir!
Mescid_i Aksa’nın kandillerini söndürmeye gücünüz yetmeyecek, Ey israiloğulları!
Mescitlerimizi yıksanız da biz yeniden yapacağız, kandillerini asla söndürmeyeceğiz!.
“Biz Kitapta israiloğullarına şöyle bildirmiştik: Yeryüzünde iki defa fesat çıkarıp böbürleneceksiniz. İkincinin zamanı gelirse; birilerinin yüzlerinizi rüsva etmeleri, mescide ilk girdikleri gibi tekrar girmeleri ve ele geçirdiklerini yerle bir etmeleri için gelmiş olacaklar.(isra suresi 4)
Buhari/Müslimde geçen Bir hadisi Şerife göre ise israiloğullarının zulmü şiddetlenecek ve artık buna sabrı kalmayan Müslümanların kendilerini cezalandırmasından korkan Siyonistleri arkasına saklandığı ağaçlar “ey Müslim Yahudi arkamdadır gel ve bul” diye ihbar edecektir.
Ve artık Müslümanların birleşmesi, İslam Birliğinin kurulma zamanı gelmiştir!