--Ölmek İstemeyen Hayat!
Her dem dünyaya bir can geliyor, ölümse hayatımızın her anında kol geziyor; doğmak ve ölmek...
Doğana düğün bayram, ölene dünya yalan. Her canlı ölüyor, ama ölüm sadece insanoğlunu korkutuyor!
İnsanoğlu dünyada kendisini kaybediyor. Neden bu da bir yol değil mi? Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar uzayan bir hayat çizgisi ve değişmez kader yolculuğu...
Dünyadan kimler gelip geçmedi ki; yüz yirmi dört bin peygamber, onlara kalmayan bu dünyaya bağlanmakta niye?
Dünya yalan deriz, ama onu bırakıp da gitmek istemeyiz; eşimizi, dostumuzu, oğlumuzu, kızımızı, malımızı - mülkümüzü, şanımızı, şöhretimizi bırakıp gitmek işimize gelmez.
İnsanoğlundan başkasının ölümle kaybedecek bir şeyi yok ki; bu endişe insanda "kaybetme endişesi var" olduğunu bilmenin sonucudur ki, var olduğunu bilmeyen kimse kaybettiğini de bilmez.
Ancak bırakıp gitmek istemediğimiz, sevdiğimiz her şey bizim için bir imtihandır.
Az yaşa çok yaşa ama doğru yaşa, çünkü ölüm bir gün elbet gelecek başa..!
Konuyu Yahya Kemal’in dizeleriyle bağlamak istiyorum :
"Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti dönen yok seferinden. "
Nuray Ayhan