2013 yılının aralık sonunda bu yazıyı kaleme almışım. Arşivi karıştırırken denk geldim..Bu gün okuduğumda son derece anlamlı bulduğum yazıyı-önemine binaen) yeniden güncellemek isterim.
“Siz aslında 150 yıldır sömürge ve işgallerin yaşandığı İslam coğrafyalarını yok sayarak kendinize“nereye ait olduğu belli olmayan” bir istikamet belirlediniz.
“Ümmet” kavramından olabildiğince uzaklaşıp ne kadar ümmet düşmanı yapı varsa onların koltuğunun altına girdiniz.
Ne Kudüs davası, ne Mescid-i Aksa’nın esareti ve ne de ümmetin oluk gibi akan kanı sizi ilgilendirmedi.Gözyaşları içinde Peygamber Efendimizden bahsedip feryadı figan duyguları yönetirken, onun mücadelesinin üstlendiği misyonun tam aksi istikamette yol aldınız.
Yurt içinde din düşmanları, yurt dışında Yahudi çevresi ile hareket ettiniz. Kendinizden başka hiçbir cemaat, âlim, İslami yapıya saygı duymadınız. Gencecik taze fidanları “hizmet” adına yeryüzünün her yanında dağıtırken neye hizmet ettiğiniz bir türlü anlaşılamadı.
Nitekim 28 Şubat’ta darbecilere yol yordam öğretmek üzere tv’lerde gezip “Erbakan” tehlikesine dikkat çeken ve Milli Görüşün yaklaşan “tehlikesi” karşısında alınması gereken tedbirleri sıralayan da bizzat sizin ta kendiniz değil miydi?
Yine 28 Şubat darbesinde iyice palazlanarak darbecilerin desteği ile faaliyetlerinizi rahatlıkla sürdürürken, başörtü yasağına direnen üniversite gençliğine “başlarını açabilecekleri” fetvasını verip açmayanları neredeyse “vatan haini” ilan eden de sizdiniz.
Başörtüsü mücadelesini meclise taşımak için “hayatını ortaya koyan” Merve Kavakçıyı “AmerikanAjanı” diye yaftalayan siz, Amerikan sığınmacıları değil miydiniz?
Yine, Merve Kavakçı’ya engel olmak için meclis girişine insan(!) yığan, salonda 30 yaşındaki seçilmiş genç hanım Milletvekilinin üzerine yürüyüp “bu kadına haddini bildirin” diyen ve yine
Ülkemize sığınan Çeçenistanlı Mültecileri kendilerine teslim etmek üzere Rusya ile anlaşma imzalayan “Ecevit”e cennette şefaatçi olmak isteyende sizdiniz değil mi?
Tıpkı Siyonist ve emperyalist güçler gibi İslam dünyasının geleceği için faaliyet gösteren hemen heryapıyı “terörist” suçlamasıyla fişleyende sizdiniz.
Gazzede Siyonist güçler tarafından ablukaya alınarak ölüme terk edilen “kardeşlerimize” yardım götürürken şahadet şerbeti içenleri “intihar etmekle” itham eden de sizdiniz. Sahi bu durumda “Uhut,Hendek, Bedir gibi savaşlarda ölüme bile bile giden sahabeler de mi intihar etmişlerdi de biz onlara şehit diyorduk ki.
Zulme boyun eğmeyerek İpe gitmekten bir an bile tereddüt etmeyen Bediuzzaman Said Nursi hazretlerinin bıraktığı mirastan beslenerek zalimlerle işbirliği yapar hale gelen de sizdiniz. İnsanlık ve ümmet için mücadele eden liderlere yönelik küçük düşürücü ifadelerde bulunurken, mason olduğu bilinen siyasilere methiyeler dizen de.
Çok değil daha birkaç sene evvel yabancı uyruklu öğrencilere eğitim desteği veren kurumları “Ergenekoncu” olmakla suçlayarak, kendiniz dışında oluşan söz konusu organizasyonlara öğrenci katılımlarını engelleyişinize bizzat şahit olmuşluğumuz da yok değil hani.
“Benden gayrısı yalan” derken sizler, biz bütün bunların karşısında “aman hizmet ediyorlar Müslüman kardeşlerimiz” diyerek sessizliğe bürünmüş idik.
Oysa siz “hizmet” kavramının kutsallığını yok ettiniz!.
Düşmanları dost edinip, dost olması gerekenleri düşman gören anlayışınız karşısında sergilediğimiz sessizliği, şimdi siz kendi ellerinizle bozdunuz.
Bilesiniz ki Artık hiçbir kutsallığınız kalmadı. Maskeleriniz düştü, saygınlığınız yerle bir oldu.
Esasında siz İslam düşmanlarının coğrafyalarımızda başlattığı “İslam’a karşı İslam” tezinin Türkiye ayağında bir numaralı fail oldunuz. Meğer siz sadece “paralel devlet” hayali ile “işbirliğine kurmaya çalıştığınız” AKP’ye karşı değil, aslında siyaset, eğitim, insani yardım gibi alanlarda varlık gösteren tüm İslami yapılara karşı ayaktaymışsınız.
Görünen o ki siz, kıyamdasınız!..
Ne var ki kıyamınız Allah adına, İslam ümmeti için değil “inandığınız ve ardı sıra yürüdüğünüz” kutsalınız her ne ise onun içindir..
Siz ki tebliğ ve davetin kutsallığını yerle bir ettiniz, siyasetin gerekliliğine gölge düşürdünüz, Ümmetin sıkıntılarını gidermek için yardım köprüleri inşa eden kurumları “illegal” olmakla suçlayıp adanmış canlara kastettiniz..
Bilesiniz ki,
Artık bizde kıyamdayız!.
Bu ülkeye ve ümmete ömrünü adamış Lider Erbakan’a (rahmetle) çektirdiğiniz tüm sıkıntılar, iftira, entrika ve darbe girişimlerinin intikamı için Kıyamdayız!.
Yalnız Siyonist ve emperyalist düşüncelere değil, İçimizdeki münafık ve hainlere karşı da kıyamdayız! İnsanlığın ıslahı, ümmetin birliği için değil “ifsat” için kollarını her yere dolamış ahtapotlara karşı kıyamdayız.
Ümmetin evlatlarına kastedenlere karşı kıyamdayız!.
Yer yüzü coğrafyasını bir uçtan bir uca kuşatan, mazlumun, mağdurun, yetimin duası olan İHH’ya karşı başlatılan hain tezgahlara karşı kıyamdayız!.
Canım yanarak, kalemimden kan damlayarak yazıyorum
Ki, evet bizde artık kıyamdayız!.
“İçimizdeki beyinsizler” yüzünden helak olmamak için kıyamdayız!.”
Bu yazıdan yaklaşık üç buçuk yıl sonra,
Tarihler 15 Temmuz 2016’yı gösterirken gizli emellerini icra etmek üzere yollara döküldükleri tankların önüne dikilen bir halkın gerçek kıyamını görmüş oldu tüm hainler.
Rahmetli Erbakan Hocamızın cemaat yapısından bahisle “Siyonist ve Masonik” yapıların teşkilatlanma biçimini karşılaştırırken “çocuklarınız İHL’lerden alıp Gülen’in okullarına yazdırırsanız Siyonizm’e asker vermiş olursunuz” sözlerin tüm hakikati ile karşımıza çıkmaktaydı.
Ülke evladını, ülkenin tankı ve tüfeği ile kendi ülkesine ve milletinin karşısına dikmeye kalkan ihanet, yine ülke insanının göğsünü siper etmesi ile bastırılmış oldu.
Fikirsizliğin, acziyetin, güç elde etme hırsının ihanete dönüşeceği her eylem, elbet zayi olacaktır. Ancak Allah için, vatan ve millet için göğsünü siper etmiş, canından geçmiş her erdemli insan da hem bu dünyada şeref bulup hem de Rabbi huzurunda ikramların en muhteşemine muhatap olacaktır..
Allah bu ve benzeri acıları ülkemize bir daha yaşatmasın. Ümmete birlik ve selamet buyursun..
Unutulan tarih tekrarlanır!
Unutma Ey İnsan!
Dostunu düşmanını da iyi tanı!