TEŞKİLAT VE MÜŞKİLAT

Biz Milli Görüşçüler liderimize ve teşkilatımıza hep güvendik. Güvenmekle kalmadık, onların çizdiği yolu takip ettik ve hep vebalden kurtulduk. Diğer bir deyişle müşkilatımızı teşkilatımızla aştık. Elbette temel esaslarımız çerçevesinde.

Birkaç örnek verebiliriz:

1970’li yıllarda Erbakan Hocamızın ve Genel Merkez teşkilatımızın çizdiği CHP ile koalisyon yapınca  “partimiz CHP’nin koltuk değneği oldu, komünistleri affetti” şeklinde önümüze müşkilat çıkarmaya çalışanlara uymadık, gösterilen hedefe doğru koştuk. O bahane ile teşkilatı terk edenler bir sömürgeci kapitalist hareketin maşası olup çok şey kaybederlerken bizler kazançlı çıktık. Liderimiz ve teşkilatımızın o devirde başardıkları hala dillerde destan olmaya devam etmekte.

1997’de Liderimiz Erbakan için; “Başbakan sıfatı ile MGK’da meşum 18 maddeyi imzalayıp dinimize ihanet etti” diye uydurdukları yalanla önümüze müşkilat çıkaranlara kanmayıp “kurtaran bir gemi” kabul ettiğimiz lider ve teşkilatımıza bağlı kalıp, çizilen yolda gayret ettik. Bu uyduruk bahaneyle “yenilikçi” yaftası altında hareket edip ayrılık çıkaranların bugün sırtlandıkları vebal ve günahlara baktığımızda, ne kadar doğru karar verip hareket ettiğimizi görüp Allah’a şükretmekteyiz.

2010 yılında “Erbakan artık yaşlandı, köşesine çekilmeli, partiden elini çekip vesayete son vermeli, genç ve dinamik bir lider ve kadro ile yola devam etmeli” diye önümüze müşkilatlar çıkarıp ayrılığa düşenler, gittikleri siyasi hareketin geçmiş ve gelecekteki işledikleri akıl almaz yıkımlarına ortak olmak gibi vebal ve günahların altında bocalamaya mahkum oldular. Bizler ise bu müşkilatlara rağmen liderimiz Erbakan Hocamıza bağlı kalıp teşkilat çatımızın altında bize verilen görevleri canla başla yerine getirmeye devam ettik. Çünkü bizim için teşkilatımız “kurtaran gemisi” sayılıyordu. Geriye dönüp baktığımızda, bilhassa Liderimizin vefatından sonra onun kıymetini anlamış, yere göğe sığmaz methiyeler düzenlere ama içine düştükleri bataklıktan kurtulmalarına imkan olmayanlara baktığımızda ne kadar isabetli hareket ettiğimizi görüyor, şükür secdelerine varıyoruz.

Yakın geçmişte, mevcut iktidarın Irak, Afganistan, Libya, Suriye, Mısır’ın yıkımları ile sonuçlanan süreçte istilacı ve katliamcıları desteklediği politikalarına karşı, hançeresi yırtılırcasına muhalefet edip, yapılması gerekenleri ortaya koyan Liderimiz ve teşkilat yöneticilerimize karşı, “bunlar derin devletin mensubu, bunlar Saddamcı” ya da “bunlar Esetci, bunlar Kaddafi maşası” veya “bunlar Türkiye’nin bir koyup üç alması gibi avantajlarını önleyen yapıdalar” diye akıl almaz iftiralara bakıp liderimizi ve teşkilatımızı terk edenlerin, hangi günahlara ortak oldukları saymakla bitmez. Biz ise hep “kurtaran gemimizde” kalıp gayret ettik. Dönüp baktığımızda şükrediyoruz.

Örnekler çok. Saymakla bitiremeyiz.

Günümüzde ise yeni ve çarpıcı bir örnek daha oluşmakta.

Bazı kardeşlerimiz Millet İttifakı ile seçimlere girme kararı alındığında ve bunun için oluşturulan protokoldeki maddeleri bahane edip, hoş olmayan üsluplarla “Genel Merkezimizde eksen kayması var” ve benzeri bahanelerle önümüze müşkilatlar koymaya çalışmaktalar. Geçtiğimiz seçimlerde bu bahanelerin arkasına sığınıp, eteklerimizden geri çekmeye teşebbüs ettiler. Bir kısmı açık açık başka partilere ve adaylara oy verdiklerini ilan bile ettiler. Bu yanlış hareketlerde bulunan kardeşlerimizin, kazanmasına destek verdikleri kişi ve partilerin son Filistin İsrail savaşında, İsrail’e diplomatik ve “ticaret” yaftası ile devasa boyutta ikmal, levazım ve istihkam malzemeleri desteği vererek akıl almaz boyuttaki katliamlarının vebaline ortak olduklarını açıkça görmekteyiz. Biz ise önümüze çıkarılan müşkilatlara rağmen liderimiz ve teşkilatımızın çizgisinden çıkmadık, gayretlerimizi ortaya koyduk.

“Eksen kayması” iddiasının aslı olmayan bir bahane olduğunu TBMM’ne gönderdiğimiz temsilcilerimiz güzide çalışmaları ile bu uğurda gerekirse can vereceklerini göstermekle ispat ettiler. İsrail ile ticaretin Filistin’e ihanet olduğunu TBMM’den dünyaya ilan ettiler. Teşkilatımız, MİLKO’larımız ve duyarlı vatandaşlarımızın sokaklara çıkması ile geç de olsa olsa bu ihanet gibi ticareti önlemeyi başardılar. Böylece “eksen kayması” bahanesini ne sebeple olursa olsun dillendiren kardeşlerimizin; yaptıkları yanlışları görüp nadim olduklarını, bir çoğu ile görüştüğümüzden dolayı bilmekteyiz.

Bu defa “kurtaran gemi kabul ettiğimiz” teşkilatımızdan kimsenin inmeyeceği, Allah’ın yardımına müstahak olucu çalışmaların devam edeceği ve eninde sonunda zaferin bize nasip olacağı inancındayız.

MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER

Zafer inananların,

Ve zafer yakın, yürüyün!

Dönüş bahanesi üretmeyin,

Gemileri yakın, yürüyün!

Ekrem Şama