NATO askerlerinin planları ile yaklaşık 9 bin sivil Boşnak Müslüman; kadın, erkek, ihtiyar, çocuk, hasta, yaşlı Sırp kasaplarına silahsız olarak teslim edilmiş ve 1995 yılı 11/12 Temmuz gecesi hepsi zalimce ve hunharca katledilmişti. 

Buna SREBRENİTSA katliamı adı verildi. 

Biz de ertesi günü Bosna temsilcilerinin de bulunduğu bir ortamda bu menfur olayı tv ve gazetelerden izlerken Büyükşehir Belediye Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile beraberdik.  

O gün beraberce BM, NATO ve Sırp canilerine lanetler ettik. Göz yaşlarımızı akıtarak bu kuruluşların İslam düşmanı kuruluşlar olduğunu, bunlara asla güvenilemeyeceğini beraberce ifade ettik. Birbirimize anlattık. 

Halen taptaze olan bu olay bize aynı şeyleri ifade eder. BM, NATO veya AB gibi kuruluşlara bunlara asla güvenilemez, çünkü İslam ve Müslüman düşmanıdırlar. 

Ne oldu? 

Nasıl oldu? 

Neden oldu? 

O günün Belediye Başkanı ve 20 yıldır da en tepe noktada ülkeyi yöneten Recep Tayyip Erdoğan; bilemediğimiz ve asla tasvip etmediğimiz şekilde bu kuruluşların İslam ülkelerine musallat olmalarına olumlu oy vererek, katkıda bulunarak, ilgili koalisyonların içinde bulunarak, destek vererek katliamlar yapmasına sebep oldu. 

Afganistan katliamı, Libya katliamında bizzat NATO'nun bulunması, diğer Müslüman ülkelerdeki katliamlarda NATO silahlarının kullanılması nasıl mümkün oldu? Sayın Cumhurbaşkanımız bunun için nasıl olumlu oy verdi, destek verdi, donanma gönderdi, anlaşılması asla mümkün olmayan bir politikadır. 

Bu katliamların aleyhine bir girişimi, bir konuşması, bir muhalefet şerhi var mıydı, biz hatırlamıyoruz.  

Tarihler Srebrenitsa katliamını ve sonra gelen NATO katliamlarını yazarken Türkiye'nin tutumunu nasıl anlatacaklar? 

Bu utanç nasıl bizlere de bulaştırılacak? 

Anlayamadığımız, tasvip etmediğimiz, hayret ettiğimiz en önemli konulardan biri de budur, hatırladıkça da içimiz kan ağlamaktadır! 

 

11.07.2022