ADALET VE İSKELET

Yıllardan beri hep konuşulurdu; yaklaşan Marmara depremi, büyük İstanbul depremi.

Geçen hafta bir tanesini yaşadık. Düzce depremi. Şafaktan biraz önce geldi. 5.9 şiddetinde imiş. Çevre il ve ilçelerden de hissedildi. Çok şükür ki, en az hasar, zayiat ve can kaybı ile atlatıldı. Ölenlere Allah rahmet eylesin, yaralı varsa da şifalar dileriz.

Bir faydası olduysa, büyük bir ayıbın ipucu ortaya çıktı. Şöyle ki:

Düzce’de en çok hasar gören bina Düzce Adalet Sarayı oldu. Resim ve videolarını gördük. Yıkıcılığı çok düşük olan bu depreme rağmen büyük hasar meydana gelmiş. Şayet gündüz iş saatlerinde olsaymış, panik ve izdiham sebebiyle çok can kaynı yaşanabilirmiş. Allah korumuş.

Öğrendik ki bu bina 2008 yılında yapılmış. Görkemli törenlerle açılmış. AKP iktidarınca ihalesi yapılmış, yapımcı firma en uygun teklifi vermiş. Taahhüdünü zamanında bitirmiş. Hükümet yetkilileri incelemişler, bakmışlar, mükemmel olduğunu görmüşler, basmışlar imzayı ve yüklenici firma da parasını alıvermiş. Mutlaka böyle olmuştur. Deprem bilincinin en yüksek olduğu yıllarda yapıldığına göre, bu binayı devlet adına kontrol ile görevli uzmanlar depreme dayanıklı olmadığını hiç fark edememişler mi? Yaparken kullanılan malzemenin kalitesizliğini ve yetersizliğini kontrol etmemişler mi? Ceketlerinin ceplerinin ağırlığından dolayı mı inceleyememişler acaba?

Ara kabul tutanakları ezbere mi yapılmış. Geçici kabul protokolü binayı inceleyerek değil de masa başında mı düzülmüş. Kesin kabulden önce kim kontrol etmiş? Kesin kabul tutanağını kim ve nerede tanzim etmiş. Kim hangi sıfatla ve hangi incelemelerden sonra nerede imzalamış? Binanın iskeleti kontrol edilmemiş mi? Demiri, çimentosu, kolonları kirişleri hiç mi görülmemiş. Faraza 5,9 değil de daha şiddetli bir sarsıntı olsaydı bu bina yerle bir olmaz mıydı? Adaletin iskeletinin çok kişiyi mağdur ettiğini duyuyorduk da, bu tür iskelet acaba kaç kişiyi öldürebilirdi?

Biraz daha karıştırınca bunu yapan firmanın bir çok dev boyutta resmi bina yaptığı görülüyor. Hem de onlarca veya daha da fazla! Hastaneler, adalet sarayları ve bunun gibi binalar.

Beklenen büyük deprem gelirse bu binaları kullananlar canlarını kurtarabilecekler mi? İhale kanununu yüzlerce kere değiştirip istenilen firmalara ihaleler verildiğine göre, bu kayırılan müteahhitler acaba taahhütlerini sağlam yaptılar mı? Düzce Adalet Sarayını teslim alan yetkililer acaba daha başka binaları da teslim aldılar mı? Teslim alırlarken “teslim oldular” mı? Burada dönmüş olması kuvvetle muhtemel “görememe bedelleri” acaba kimlere kadar gitti?

Bütün bunları hemen acil olarak araştırılması soruşturulması, depreme dayanıksız olduğu tespit edilen binaların hemen mühürlenmesi ve ilgili herkesten hesabının sorulması gerekmez mi?

5,9 Düzce depremi bize bu ipucunu verdi. Büyük deprem gelmeden önce bu adımın mutlaka atılması gerekir. Zira bunlar sadece adalet mekanizmasını değil, bizi maddi, manevi ayakta tutan iskeletlerimizi de mahvettiler.

Bu iktidar bu incelemeleri tahmin edilen sebepten dolayı ihmal eder, savsaklarsa ve yaklaşan seçimlerde sandıktan başka bir iktidar çıkarsa, yeni iktidarın ilk yapacağı işlerden birisi, bütün ihale kanunundaki değişiklikler yapılarak verilen bu ihalelere konu olan bina ve altyapıları incelemesi ve gerekli tedbirlerin alması şarttır diye düşünmekteyiz. Sadece depreme dayanıklılık yönü ile değil, her yönü ile incelenmelidir. Keza kentsel dönüşüm ihalelerine konu yapılar da mutlaka incelenip araştırmalara konu edilmelidir.

5,9 Düzce depremi bizce faydalı bir deprem oldu.

Yazdığımız yönüyle…

ANA FAY

Yeri göğü dengede tutan,

Ana fay kırılacak bir gün;

Haydi, ektiğini biç diye,

Sana haykırılacak bir gün!..

Ekrem Şama